Enerji Sempozyumu'nda konuşan Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi Sözcüsü Agit Özdemir, güvenlik barajlarına dikkat çekerek, “Ilısu Barajı sadece enerji politikası değil güvenlik politikası ile ilgilidir” dedi
DİYARBAKIR YENİGÜN - Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) tarafından Diyarbakır’da düzenlenen 12’nci Enerji Sempozyumu 2’nci günüde devam etti. Sempozyumun özel oturumunda konuşan Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi Sözcüsü Agit Özdemir, barajlara dikkat çekti. Özdemir, Ilısu Barajı’nın yaratacağı tahribatlar dikkat çekerek, barajın kurulma nedeninin sadece enerji üretme amaçlı olmadığını savundu. Özdemir, “Birçok inanç ve kültür sular altında bırakılarak, yok edilecek. Dicle Vadisinde 550 bulunmaya hazır kültürel varlık, şu ana kadar yapılan kazı yüzde 5 oranında, baraj ile birlikte en fazla yüzde 10’nu kazılabilecek. 11 bin 500 yıllık Hasankeyf Höyüğü sular altında kalacak. Körtik Tepe 12 bin 500 yıllık tarihe sahip. O da sular atında kalacak. 150 yıllık çarşı yıkıldı, yıkım esnasında arkeolojik yer bulundu. Durum bu kadar vahim” diye konuştu.
‘Net rakamlar paylaşılmıyor’
Sosyolojik açıdan da durumun vahim olduğunu belirten Özdemir, medyanın yarattığı algıya dikkat çekerek, “Medya bölge halkının barajı desteklediğini söylüyor ama halkın yüzde 80’i baraja karşı. 199 yerleşim yerinden 55 bin kişi göç etmek zorunda kalacak. 25 bin Koçer, yaklaşık 100 bin insan etkilenecek. Burada yaşayanların yüzde 75’nin gelir kaynağı tarım. Buradaki insanlar kırda yaşıyor, köyden kente göçe zorlanıyor. TOKİ tarafından yapılan 710 konut hak sahiplerine teslim edildi. Bunlar da bekar olanlara verildi. Yüzde 67’lik bir kesim Hasankeyf’te kalmak istiyor” diye konuştu. Barajla ilgili verilere ulaşmadıklarını belirten Özdemir, “Verilere ulaşma noktasında sıkıntılarla uğraşıyoruz. Avrupa tarafından yayınlanan ÇED Raporu yetersiz. İhale dokümanlarına ulaşamıyoruz. Bunlara dahi mahkeme kararıyla ulaşabiliyoruz. Cengiz Holding barajın maliyetinin 875 milyon Euro, devlet yetkilileri ise 1.8 milyar Euro söylüyor” dedi.
“Enerji değil güvenlik”
“Şu ana kadar 30 köyün sular altında kaldığını dile getiren Özdemir, Sit alanından çıkarılan Hasankeyf’in güvenlik politikalarıyla ilgili yönü olduğunu ve bunun Ortadoğu’da var olan savaşı derinleştireceğini” ileri sürdü. Özdemir, “Hasankeyf 1978’de birinci derecede sit alanı ilan edildi. Hasankeyf ve Dicle Vadisi UNESCO kriterlerinin onda dokuzunu karşılamasına rağmen Türkiye tarafından hiçbir şekilde başvurulmadı. Sadece enerji politikası değil güvenlik politikası ile ilgili. Güvenlik barajı Türkiye tarafından literatüre kazandırıldı. Baraj Türkiye enerji ihtiyacının 1.39 karşılayacaktır. Bu barajın enerji meselesiyle ilgili olmadığı ortadadır. Ilısu barajı enerji sorununu çözmeyecek. Ilısu Türkiye’de enerji verimi en düşük HES projesidir” şeklinde konuştu. Özdemir, Hasankeyf’in kurtarılması için çok geç olmadığını belirterek, İspanya ve Yunanistan’da yapımı biten barajlardan tepkiden dolayı vazgeçildiğini hatırlattı. (Haber Merkezi)