Diyarbakır’daki çocuklara gönüllü olarak spor dersleri veren Günay Yay, bölgede bir ilk olan Satranç Boksu sporunu yaygınlaştırmak için çalışmalara başladı. Özellikle Sur ve Bağlar semtlerinde yaşayan gençlere kendini adayan Yay, kentte sporun da bitme noktasına geldiğinden şikayetçi. Yay,“Biz tembel bir toplum olduğumuz için kolay olanının peşine düşüyoruz. Kolay yoldan para kazanmanın derdine düştüğümüz için de Diyarbakır’da spor bitme noktasına gelmiş durumda. Şu an herkesin bildiği spor futbol. Futbolda da gelişme yok. Spordan bihaber kişilerin bir yerlere gelmesinden dolayı kentte spor maalesef yok. Bütün çocuklarımıza destek sunulmalı” diye ifade ediyor.
Remziye ÇELİK/Yenigün Özel
DİYARBAKIR YENİGÜN -Giderek popüler hale gelen spor dallarından biri olan Satranç Boksu bölgede ilk olarak Diyarbakır’da yapılmaya başlandı. Hem bilek hem de beyin gücü isteyen Satranç Boksu’nun ilginç yanı ise, iki sporun aynı anda yapılması. Satranç masasında birbirini alt edemeyen sporcular ringe çıkıp boks ile birbirini yenmeye çalışıyor. Bu sporu kentte yaygın bir hale getirmeyi amaçlayan ve Yay Spor ’un kurucularından da biri olan Günay Yay, kentte gönüllü olarak çocuklara wushu, tekvando, jimnastik, kick boks sporlarının yanı sıra şimdi de Satranç Boksu sporunu gençlere vermeye başladı. Satranç Boksu sporu için hazırlıklara koyulan Yay, yoksul semtlerdeki çocuklar başta olmak üzere birçok genç için bu işi gönüllü yaptığının da altını çiziyor. Okullardaki öğrencilerle işe koyulan ve Satranç Boksu sporunun henüz bölgede bilinmediğini, bunun için çalışmalara başladıklarını ifade eden Yay, yetkililerden destek de beklediklerini belirterek; “Satranç Boksu, 16 ülkede gerçekleştiriliyor. Türkiye’de de yavaş yavaş yaygınlaşıyor. Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde de ilk kurucuları bizleriz” dedi.
“Sur çocuklarına gönüllü tekvando dersi vererek başladım”
Diyarbakır’ın en kötü semtlerinde büyümüş biri olduğunu ve spora başlama nedeninin de çevresindeki arkadaşlarının yaşadığı elim olaylar olduğunu söyleyen Günay Yay;“Çocukluğum hep kavga ile geçti. 2000’lerin başında atletizm ile tanıştım. Dereceye girince iller arası ve Türkiye şampiyonluklarına davet edildim ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle ve ailemin izin vermemesinden dolayı gidemedim. Babam Urfa’ya çalışmaya gidince gizliden gizliye tekvandoya gitmeye başladım. Yıllarca ailemden gizli olarak bunu yaptım. Çocukluğumdan beri çalışıyordum. Hem maddi imkansızlıklar hem de ailemin spordan bihaber olmasından dolayı spora gitmeme müsaade etmediler. İki sen boyunca o şekilde gidip geldim. Hatta tekvando kıyafetlerimi almak için geceleri gidip çalışıyordum. 2007’e yılına kadar sporcu olarak 2007’den sonra fahri olarak antrenör olarak gençlik müdürlüğüne ait bir yerde çalıştım. Orada çocuklara gönüllü tekvando veriyorduk. Bunu yapmamın nedeni de çocukluk arkadaşlarımın çoğu ya öldü ya da hapse girdi. Kimse kalmadı. İlk başta Sur çocukları ile başladık. Rağbet de oldu. Bir iki okul ile anlaştık. Kızlarımızdan biri tekvandoda Türkiye şampiyonu oldu. Oraya gelen çocukların polislerden tedirgin olduklarını farkedince çevik kuvvet polisi ve çocuklarla üniversitenin geniş bir yerinde oryantiring yarışması düzenledik. Ondan sonra daha çok yayıldı” ifadelerini kullandı.
“Çocuklar şampiyonaya yırtık elbiselerle geldi”
Karacadağ köylerindeki çocuklara gönüllü wushu sporuna hazırladıklarını fakat maddi imkansızlıklar yüzünden çocukların şampiyonaya yırtık elbiselerle katıldığını belirten Yay; “Bir iki yıl kick boks dalında eğitim vermek için İstanbul’a gittim. Tekrar döndüm ve wushu branşına merak sardım. Bu branşta milli sporcu oldum. Bir gün bir hoca aradı ve Karacadağ’ın bir köyünde çocuklar için bir şeyler yapacaklarını söyledi. Çınar ve Derik arasında bir köymüş. Orada tekvando dersi verecektik. Derslere başlayınca oradaki çocuklarda şunu fark ettik, oradaki çocukların fiziksel yapısının esneklikten çok güce dayalı olduğunu bu yüzden de wushu branşının daha uygun olacağına karar verdik. İl bazına ulaştıklarında ise yırtık elbiselerle geldiler. Bu şartlara rağmen birçoğu da başarılı oldu. Maddi imkânsızlıklardan dolayı üç tanesini sadece Türkiye şampiyonasına götürebildik. Ve üçü de ikincilik elde etti. Biri kan davasından öldürüldü. Biz ne olursa olsun çalışmalara devam edeceğiz diye karar aldık. Çalışmalara başladık neticede biz Allah rızası için yapıyorduk. Geçen ay üç yarışmamızı Balkan yarışmasına götürdük. Wushu sporunda da iki tane ikinci bir beşincilik elde ettik. Geçen sene kayyım döneminde belediye desteği aldık. İşitme engelliler sporcularımız da derecelere girdi” Dedi.
“Kent çocukları için spor kulübü de kurdum”
2015 yılında kulüp kurduğunu fakat maddi imkansızlıklar nedeniyle bunu tekrar gerçekleştiremediklerini söyleyen Yay, “Kulübü kurmamın sebebi, insanlara faydalı olabilmekti. Atletizme de katılım sağladık. Fakat yine imkansızlıklar nedeniyle uluslararası düzeyde katılım gösteremedik. Bir gün Yeniköy mahallesindeki Bağlar çocuklarının beden eğitimine girmek istediklerini fakat ek puanlarının olmaması nedeniyle giremediklerini öğrendim. Bunun üzerine ben de üç sene devam edecek olan bölgesel voleybol takımı kurdum. Beden Eğitimi ne gitmek isteyenler ve voleybolu sevenler için 3 yıl bölgesel voleybol takımı kurduk. Kendi çabalarımızla devam ettik. Bu yıl kuramadık maalesef. Uzun yıllar beraber spor yaptığımız bir arkadaşım aradı. Satranç boksu yapacaklarını söyledi. Güneydoğu ve doğu illerindeki çocuklar için böyle bir spor yapma niyetinde olduğunu ve bununla ilgili bir federasyon kurmak istediğini söyledi. Benden de dahil olmamı istedi. Doğudaki çocuklar hem zeka hem de güç olarak buna müsaitler. Güneydoğu temsilciliği sorumluluğunu bana verdiler. İlk defa bu sene kuruldu. Okullarda vermeye başlayacağız. Şu an bir okulda başladık” diye ifade etti.
“Satranç Boksu’nun bölgede ilk kurucuları bizleriz”
Günay Yay, Satranç Boksu’nun dünyada 16 ülkede yapıldığını Türkiye’de yaygınlaştığını ve bölgeye ilk getirenlerinin kendileri olduğunu söyledi; “Satranç boksu 2000’li yılların başında Fransız bir çizgi roman yazarının hayata geçirmiş olduğu Soğuk Ekvator karakterinden geliyor. Bu soğuk çizgi film karakterde 29 saatlik bir boks maçı ve 45 saat süren bir satranç maçı oluyor. Bir Alman çıkıp bunu devamlı hale gelmeye karar verir. Bu uzun süreyi düşürmekle işe koyulurlar. Herkese 4.5 dakikalık bir süre veriliyor. Kim daha erken bitirirse ve rakibini mat ederse o kazanıyor. Satranç olduğu için çoğu zekaya dayanıyor. Buradaki amaç stratejik güç ile yani kas gücünden ziyade zeka gücü ile kişiyi ön plana atan bir organizasyon. 16 ülkede bu spor gerçekleştiriliyor. Türkiye’de de yavaş yavaş yaygınlaşıyor. Doğu ve güneydoğu bölgesinde de ilk kurucuları bizleriz. Satranç boksu beş raunttan oluşuyor. Üçü satranç ikisi ise satrançtan oluşan ve stratejiye dayalı bir spordur. Satranç esnasında rakip mat edilirse kazanılmış olunuyor. Her sporcunun dört dakikalık hamle hakkı var. Aynı zamanda hıza da dayalı bir spordur. Eğer satrançta beraberlik varsa ringe çıkılır ve bir nefret olmadan, belli kurallar çerçevesinde hakem himayesinde dövüş yapılır. En son kazanan bulunana kadar satranç-boks şeklinde devam edilir. Burada henüz yapamadık. Geçen sene Niğde’de yapılan şampiyonada bir sporcumuz Türkiye şampiyonu oldu. 15 sporcumuz vardı aslında. Destek bulamadığımız için gidemedi sporcularımız. Kasım sonu dünya şampiyonasına katılmayı hedefliyoruz. Ortaokul ve kızlı erkekli bir takım oluşturuyoruz. Kadın antrenörümüz de var. Kulüpte kız sporcularımız ve antrenörlerimiz olması için çalışıyoruz.”
“Kentte spor bitme noktasında!”
Kentte sporun bitme noktasına geldiğinin altını çizen Yay, destek beklediklerini sözlerine ekledi; “Maddi durumu çok çok kötü olan öğrenciler var. Projemizde görme, işitme engelli ve dezavantajlı çocuklarımızı da alacağız. Kendi alanlarıyla ilgili yönlendireceğiz. Özellikle görme işitme çocuklarımıza tekvando, görme engellilerde de atletizm yapacağız. Biz bunu Diyarbakır’da daha fazla yaygınlaştırmaya çalışacağız. Bu öğrencilerimizin sayısı kentte yok denecek kadar az. Maddi durumlar ve ilgilenilmediği için maalesef bu çocukların yetenekleri de ortaya çıkarılmıyor. Ve biz tembel bir toplum olduğumuz için kolay olanının peşine düşüyoruz. Kolay yoldan para kazanmanın derdine düştüğümüz için de Diyarbakır’da spor bitme noktasına gelmiş durumda. Şu an herkesin bildiği spor futbol. Futbolda da gelişme yok. Spordan bihaber kişilerin bir yerlere gelmesinden dolayı kentte spor maalesef yok. Bütün çocuklarımıza destek sunulmalı. Ayakkabısı ya da yol masrafları karşılanmadığı için şampiyonalara katılamayan onlarca sporcumuz var. Bu sene umutluyuz. Spor, bitme noktasına geldi lakin son anda umutlar yeşerdiğini fark ettik. Gençlik Spor il Müdürlüğü’ne iki şube müdürünün geldiğini öğrendik ve kendileriyle görüşmeye gittik. Kendilerinin gerçekten spor geçmişli olması ve bölge halkına hizmet için mücadele vermek için uğraş verecek olan müdürlerinin gayretiyle sokmak üzere olan sporun tekrardan yeşereceğine ümitvar olduk. Bizim bir talebimiz yok. En azından çocuklara konaklama, spor kıyafeti yapılsa bile yeterli bizim için. Liyakatli insanların bir yerlere gelmesi ile spordaki sorunlar çözülür.Destek bekliyoruz.”