‘Görünmeyen’ haber ajansı: Jin News

Kadın odaklı haberciliği esas alan ve “Kadının kalemiyle, hakikatin izinde” sloganıyla 2017’de yayın hayatına başlayan Jin News, medyada kendine bir...

Kadın odaklı haberciliği esas alan ve “Kadının kalemiyle, hakikatin izinde” sloganıyla 2017’de yayın hayatına başlayan Jin News, medyada kendine bir yer açmayı başardı. Ajansın editörlerinden Ayşe Güney, kadınların sesi ve sözü olduklarını söyledi

Vecdi ERBAY

DİYARBAKIR YENİGÜN -  Yemekten sonra balkona çıktık çaylarımızı alarak. Balkondan bakınca Ofis semti şehirde yaşadığını hissettiriyor insana. Çiseleyen yağmurun altında koşturan insan kalabalığı, trafik, mağazalar, kafeler… Az önce o kalabalığın içindeydim. Bir araba su sıçratmış, bir kadının renkli şemsiyesi yüzümü yalamış, adamın biri bana çarpmış, birisinin küfrettiğini duymuşum… Aşağıdaki keşmekeşin içinde olmak yorucudur belki. Ama buradan, bir dairenin balkonundan bakmak, bir evin avlusunda olmak gibi rahatlatıcı bir duyguya bırakıyor yerini. Uzaklaştıkça aşağıdaki her şeye bir hoşgörü de birikiyor sanki. Balkondan aşağıya bakarken sadece bunları düşünmüyorum elbette. Birazdan içeri gireceğim, Jin News’in çalışanlarıyla sohbet edeceğim. Bilmeyenler için Jin News hakkında bir iki küçük bilgi vereyim. Sonra sözü ajansın editörü Ayşe Güney’e bırakacağım zaten. Jin News bir haber ajansı. Kürtçe ve İngilizce iki kelime. Türkçede kelimelerin ilki ‘kadın’, ikincisi ‘haber’ anlamına geliyor. Kadın haber ajansı. Bütün çalışanları, editörü, muhabiri, kameramanı, fotoğrafçısı, aşçısı kadın. Türkiye’deki ilk kadın ajansı değil Jin News. Jinha, 2012’de, Dünya Kadınlar Günü olan 8 Mart’ta yayın hayatına başlamıştı ve Türkiye’de bir ilk olmuştu. Jinha, 29 Ekim 2016’da KHK ile kapatıldı. Kadın gazeteciler kısa bir süre sonra “Medyanın diline, çuvaldız niyetine” diyerek Şujin (Çuvaldız) ajansını kurdu. Ancak ömrü uzun olmadı ve Şujin de Ağustos ayında KHK ile kapatıldı. Jin News, 25 Eylül 2017’de, “Kadının kalemiyle, hakikatin izinde” diyerek, bir anlamda bu birikimin üzerine inşa edildi.

İtiraz ile başlayan süreç

Ajans, kadın haberciliği yapıyor. Bundan sadece kadınlarla ilgili haberler yapılıyor anlamı çıkarılmasın. Ajansın editörlerinden Ayşe Güney, “Siyasetten spora, ekonomiden sanata kadar her alanda haber yapıyoruz. Bu anlamda diğer ajanslardan bir farkımız yok. Ama haberleri kadınların perspektifinden görmeye çalışıyoruz. Mesela şimdi Kanal İstanbul tartışması gündemde, biz kadınlar bu tartışmayı nasıl değerlendiriyor, buna öncelik tanıyoruz. Siyasetçi, akademisyen, çalışan kadınların yorumlarına yer veriyoruz. Sadece erkeklerin konuştuğu bir platforma itiraz ediyoruz” diyor. Kadınların sesini ve sözünü duyurmaya çalışıyor Jin News. Bunu yaparken yeni bir dil arayışı içinde olduklarını da söylüyor Ayşe. Mesela haberlerinde kadınların soyadını bir kez kullanıyorlar ve haberin devamında sadece adı yer alıyor kadınların. “Çünkü” diyor Ayşe, “O soyadı bir erkeğe, babaya ya da eşe aittir. Biz bunun doğru olmadığını, bunun erkek egemen dünyaya ait olduğunu biliyoruz ve reddediyoruz, haberlerimizde kullanmamaya çalışıyoruz.” Bu ret biçimi hem günlük hayatta hem de medya dilinde alışık olmadığımız bir tutum. Garipsenebilir ama neden bu ret üzerine tartışılmasın ki? Sonuçta birçok kadının en yakınlarındaki erkekler tarafından çalışma hayatında engellendiğini, baskı ve şiddet gördüğünü biliyoruz.

Medyada yeni bir dil yaratmak

Medyanın kadınlarla ilgili haberlerde kullandığı dil ve görseller elbette çok önemli. Bu konuda konuşurken Jin News editörlerinden biri söze giriyor, bir haber ajansının adını söyleyerek, “Her sabah bu ajansın haberlerini okuyorum ve bu ajanstan kadınlarla ilgili haberlerin nasıl yapılmaması gerektiğini sinirlenerek öğreniyorum. Kadınlarla ilgili hazırladıkları haberlerin dili ve sunumu o kadar berbat” diyor. Gülüyoruz ama değişik ve etkili bir öğrenme biçimi. Ajans çalışanları toplantılarla, seminerlerle, tartışmalarla kendi dillerini geliştirme çabası içinde. Ayşe, “Hem kişisel olarak kendimizi hem de haberciliğimizi geliştirmek için arayış içindeyiz. Çünkü bizim deneyimlerimiz, biriktirdiklerimiz, paylaştıklarımız kadınlara ve topluma doğru biçimde temas etsin istiyoruz” diyor. Medyada yeni bir dile ihtiyaç olduğu vurgulanır hep. Yeni bir medya dili yaratmak hiç kolay olmayacaktır belki ama ilk adımları Jinha ile atılan bu çaba, şimdi Jin News ile devam ediyor.

Sahada çalışan kadın gazeteciler

“Kadının kalemiyle, hakikatin izinde” gazetecilik yapmak kolay mı peki? Türkiye’de hakkını vererek gazetecilik yapmak, bir anlamda ateşten gömlek giymek. 90’lı yıllarda onlarca gazetecinin öldürüldüğünü, hapse atıldığını, sürgüne gittiğini bilmek bile o ateşten gömleği hissetmek için yeterli. Ama 90’lı yıllardan bu yana gazeteler ve gazeteciler üzerindeki baskılar biçim değiştirerek devam ediyor. Sadece 2016’da onlarca gazete, televizyon, ajans bir gecede kapatıldı. Yüzlerce gazeteci gözaltına alındı, haklarında soruşturmalar açıldı, tutuklandılar. Daha on gün önce Jin News muhabiri Melike Aydın İzmir’de tutuklandı. Bunu hatırlatınca Ayşe, “Melike’nin ilk duruşmada serbest bırakılacağına inanıyorum çünkü gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklandı” diyor. Sonra şimdiye kadar karşılaştıkları sorunları özetleyerek anlatıyor: “Polisin baskısı her zaman var. Büromuzu, ‘Burada fuhuş yapılıyor ihbarı aldık’ diye rahatça basabiliyorlar. Kadın cinayetleriyle ya da tecavüzle ilgili haber yapınca erkekler arayıp tecavüz etmekle tehdit edebiliyorlar. Sahada çalışan arkadaşlarımız erkek meslektaşları tarafından da ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Mesela, ‘Sen kadınsın, buraya gitme’ ya da ‘Sen dur, ben fotoğraf çekerim’ diyorlar. Oysa biz gazeteciyiz ve erkeklerin yaptığı bütün işleri kadın olarak biz de yapabiliriz. Malzemelerimizi erkeklere ihtiyaç duymadan taşıyabiliriz, haberlerimizi yapabiliriz. Yeter ki onlar sahada gereksiz centilmenlik ya da kabalık yapmasınlar. Bunu yapıyoruz da zaten. Çatışmaların yaşandığı dönemde kadın arkadaşlarımız sahada çalıştılar ve bu nedenle ölüm tehlikesi atlattılar, haklarında soruşturmalar açıldı, tutuklu yargılandılar.”

Görünmeyen ajans

Birçok konuda uzun uzun konuştuk ama esasında bu görüşmeye neden konulardan biri, Ayşe’nin bazı şikayetleri olmuştu. Ayşe, Gazete Duvar dahil birçok gazetenin Jin News’e hak ettiği ilgiyi göstermediğini söylemişti. Mesela, “Duvar’daki arkadaşların bilgisayarlarında Jin News sekmesi açık oluyor mu?” diye sormuştu. Duvar’ı savunmak başka bir şey ama her gün diğer ajanslar kadar Jin News de takip ediliyor muydu, doğrusu hiçbir fikrim yoktu. Ayşe, “Sadece Duvar değil ki” diyor ve ekliyor: “Birçok gazete bizim haberlerimizi görmüyor ya da bizi kaynak göstermeden yayınlıyor haberi. Kadın kurumları, kadın siyasetçiler de öyle, bizim haberlerimizi görmüyorlar, sosyal medyada paylaşmıyorlar nedense. Bu konuda hassasiyet göstermelerini bekliyoruz çünkü onların haberlerini yapan, onlara ilk mikrofon uzatan Jin News oluyor her zaman.” Şikayetlerini dile getiriyor Ayşe ama mağdur değil, daha çok mağrur bir tarzda. Çünkü yaptıkları işi biliyor ve buna inanıyor hem kendisi hem de birlikte çalıştığı arkadaşları. Yemekler, çaylar, sohbet güzeldi Jin News’te. Yağmurdan sakınmak için saçak altlarında yürümeye çalışırken, esas güzel olanın Jin News’in varlığı olduğunu düşündüm. ‘Kültürel kod’ adı verilen davranış biçimlerinden kendimizi ne kadar kurtarmaya çalışsak da bu hiç kolay olmuyor. Bunun için Jin News gibi kurumlara, bu kurumların daha görünür olmasına ihtiyaç var.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Genel Haberleri