Psikiyatri Uzmanı Dr. Kuzeymen Balıkçı “Dünya Ruh Sağlığı Günü” için “Değişen Dünyada Gençler ve Ruh Sağlığı” Olarak ilan edilen bu yılki tema aracılığıyla, gençlerin ruh sağlığının korunması ve dayanıklılığın arttırılmasının hedeflendiğini söyledi
Foto: Arşiv
DİYARBAKIR YENİGÜN - “10 Ekim, Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından “Dünya Ruh Sağlığı Günü” olarak kabul edilmekte ve her yıl farklı bir tema ile etkinlikler düzenlenmektedir” diyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Kuzeymen Balıkçı, Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün bu yıl ki temasının “Değişen Dünyada Gençler ve Ruh Sağlığı” olarak ilan edildiğini bildirdi. Bu tema aracılığıyla gençlerin ruh sağlığının korunması ve dayanıklılığın arttırılmasının hedeflendiğini ifade eden Balıkçı, gerçekleştirilen etkinliklerle bu konuda toplumsal farkındalık oluşturulmak istendiğini söyledi.
“Gençlik dönemi çok önemli bir dönem”
Dünya Sağlık Örgütü’nün sitesinde, “Ergenlik ve yetişkinlik döneminin ilk yılları bir çok değişimin yaşandığı, örneğin okulların değiştiği, gençlerin evden çıktığı ve üniversiteye başladığı veya yeni bir işin başladığı bir yaşam zamanıdır” ifadelerinin yer aldığını bildiren Balıkçı, yazının devamında “Birçok genç için bu dönem heyecan verici zamanlardır. Bununla birlikte, bu değişimler stres ve endişe zamanları da olabilir” ifadelerine yer verildiğini de sözlerine ekledi. Gençlik döneminin, bireyin yetişkin rolüne hazırlandığı, kimliğini oluşturmaya başladığı çok önemli bir dönem olmakla birlikte, önemli ruhsal hastalıkların ortaya çıkma riskini de barındıran bir süreç olduğunu da hatırlatan Balıkçı, günümüz gençlerinin daha önceki dönemlerden daha farklı ve hızlı değişimlerin olduğu bir dönemde yaşadığını, yoğun olarak teknolojik gelişmelere maruz kaldığını, birçoğunun teknolojinin sunduğu sanal ilişkilerle bağ kurmaya çalışırken, sosyal etkileşimin azlığı nedeniyle kendini yalnız hissettiğini, ruh sağlığını güçlendirecek doğru kaynakları ise her zaman fark edemediğini ifade etti. Açıklamalarında, 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olarak kabul edilen Sigmund Freud’un sözlerine de yer veren Balıkçı, Freud’un, ruh sağlığını ‘sevmek ve çalışmak’ olarak tanımladığını hatırlatarak şöyle devam etti; “Bu açıklama, ruh sağlığı ile ilgili çok kısa ama oldukça kapsayıcı bir açıklamadır. Ruh sağlığı yerinde olan bir insan, hem kendisiyle hem de diğer insanlarla uyum ve denge içerisinde olur. Kişinin ruh sağlığı bozulduğunda, sevme yetisi etkilenir ve insanlarla olan ilişkisi bozulmaya başlar. Kişinin ruh sağlığının bozulması; iş, aile, sosyal ve fiziksel sorunlar yaşamasına yol açar” dedi.
En sık rastlanan ruhsal sağlık sorunu anksiyete bozukluğu
Son dönemde yapılan araştırmalarda, gençlerde en sık anksiyete bozukluğu görüldüğünü ifade eden Balıkçı, bu duruma kızlarda yüzde 20, erkeklerde ise yüzde 10 oranında rastlandığına dikkat çekti. Gençlerde gözlenen diğer ruhsal bozukluklar hakkında bilgiler de veren Balıkçı açıklamalarına şöyle devam etti;
“Anksiyete bozukluğunun ardından depresif bozukluk, alkol ve madde kullanım bozukluğu gelmektedir. Öte yandan gençlerde depresyon korkutucu bir hızla artmaktadır. Major depresyon görülme sıklığı çocuklukta yüzde 1.7 iken ergenlik öncesi yüzde 3’e, ergenlikle birlikte ise yüzde 5’e yükselmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre depresyon, 10-19 yaşlarındaki çocuk ve gençlerde hastalıklara sebep olan ve fiziksel yetileri kısıtlayan en önemli etkenlerden biridir. Yetişkinlerden farklı olarak depresyon ergenlerde yüksek oranda suçluluk duygularına ve intihar girişimine sebep olabilmektedir. Ayrıca gençlik döneminde ortaya çıkan depresyonlarda, tanı konmadığı ve tedavi edilmediği zaman birçok başka sorunlar da ortaya çıkabilmektedir. Bu durum hastaların okul başarısını düşürmekte, sosyal ilişki kurma becerisini azaltmakta, madde kullanma sıklığını ve en önemlisi de intihar riskini artırmaktadır” Ergenlik çağındaki gençlerin sağlığının korunmasının, hem kısa hem de uzun vadede sadece gençlerin sağlığı bakımından değil, aynı zamanda ekonomiler ve toplum açısından da son derece önemli olduğunu vurgulayan Balıkçı, sağlıklı genç yetişkinlerin iş gücüne, ailelerine ve çevrelerine, bir bütün olarak da topluma daha fazla katkı sağlayabilecekleri yönündeki kanıtların arttığını söyledi. Ergenlik çağındakiler ve genç yetişkinlerde, ruhsal sıkıntı ve hastalığın önlenmesine yardımcı olmak, ruhsal hastalıkların üstesinden gelmek ve iyileştirilmesi için erken yaşlardan itibaren zihinsel dayanıklılık sağlamak amacıyla pek çok şey yapılabileceğini kaydeden Balıkçı, “Önlemek, ruh hastalığının erken belirti ve bulgularını bilmek ve anlamakla başlar. Ebeveynler ve öğretmenler, evde ve okuldaki günlük zorlukların üstesinden gelmelerini sağlamak için çocukların ve ergenlerin yaşam becerilerini geliştirmeye yardımcı olabilir. Okulda ve diğer toplumsal ortamlarda psikososyal destek verilebilir. Sağlık çalışanlarının ruhsal bozuklukları tespit etmelerini sağlayan eğitimler geliştirilebilir veya genişletilebilir” diyerek sözlerini noktaladı. (İHA)