Diyarbakır’daki farklı köy okullarında görev yapan Serkan ve Ayşe öğretmen uzaktan eğitim alan köy çocuklarının nasıl etkilendiğini anlattı. Serkan Öğretmen, “İnternet ve elektronik cihazlar konusunda köydeki öğrencilerin çok eksiği var” derken Ayşe öğretmen ise öğrencilerin köy şartları sebebiyle derslerine çok fazla hakim olmadığını, ve interneti kullanacak cihazları olmadığını vurguladı
Foto: Arşiv
Şehriban ELEFTOZ/Yenigün Özel
DİYARBAKIR YENİGÜN -Tüm dünyayı saran koronavirüs salgınının yayılmasıyla yaşam tarzlarımızda da birçok değişiklikler yaşandı. Bunlardan biri de dijital eğitim ortamına geçiş oldu. Salgının yayılmasını önlemek amacıyla Türkiye 23 Mart'tan itibaren uzaktan eğitime geçiş yaptı. Uzaktan eğitim süreci, Eğitim Bilişim Ağı ( EBA), web sitesi ve TRT aracığıyla yürütülüyor. Bu sisteme çok rahat erişen çocukların yanında hiç erişemeyen çocuklar da var. Özellikle köylerde çocuklar ödevlerini yahut canlı yayın derslerini dinlemek için bilgisayar, akıllı telefon ve internete erişmekte güçlük çekiyor. Fırsat eşitsizliğinden kaynaklı da bilgiye ulaşamıyor. Diyarbakır köy okulunda görev yapan Ayşe ve Serkan öğretmen ile çocukların bu süreçte nasıl etkilendiklerini ve yaşadıkları sorunları konuştuk. Kendi okullundan yola çıkarak Diyarbakır'daki tabloyu anlatan Serkan Öğretmen, işini ve öğrencilerini çok özlediğini ifade ederek, öğrencilerin bu süreçte nasıl etkilendiklerini şu sözlerle ifade ediyor;
Köydeki öğrenciler bilgiye erişimde zorluk çekiyor
“Uzaktan eğitim için TRT'de yayınlar yapılıyor. Ayrıca canlı yayınların yapıldığı EBA var. Okul müdürü EBA üzerinde ders saatlerini belirliyor. Öğrenciler öğretmen ile telekonferans ile iletişime geçiyor. Ama katılım çok az oluyor bazen hiç olmuyor. İnternet ve elektronik cihazlar konusunda köydeki öğrencilerin çok eksiği var. Yani şehirde yaşayan çocuklar kendi tableti veya bilgisayarı ile derslere girebiliyorken, ev internetine rahatlıkla ulaşabilirken, köydeki öğrenci babasının ya da abisinin varsa akıllı telefonu ile girmeye çalışıyor. Tabi o ders saatlerinde babası, abisi evdeyse…”
‘Kız çocukları için okul için nefes alma yeri’
Köyde öğrencilerin okulu bir sosyalleşme alanı olarak gördüğünü belirten Serkan Öğretmen, “Özellikle kız çocukları köyde pek dışarı çıkıp gezmiyorlardı. Okul onlar için nefes alma yeri, oksijen tüpü görevi gören bir yer diyebiliriz. Bu süreçte hepsinin kötü etkilendiğine eminim. Köydeki çoğu ev bağ, bahçe ile geçimini sağlıyor. Geri kalan kısım ise Bursa tarafına mevsimlik işçi olarak çalışmaya gidiyor. Biz okul sayesinde aileleri ile konuşup okulda kalmalarını sağlıyorduk. Ama şu anda bütün öğrencilerin bağ bahçede çalıştığına, hayvanları otlatmaya gittiklerine eminim. Ayrıca insanlar zor bir süreçten geçti. Yasaklar kalktıktan sonra çoğu mevsimlik işçi olarak çalışmaya gidecek” dedi.
‘Verilen interneti kullanacak cihazları yok’
Diyarbakır’daki bir köy okulunda görev yapan Ayşe Öğretmen ise, köy şartları sebebiyle öğrencilerin uzaktan eğitim sistemine çok fazla hakim olamadığını belirterek, çoğu telefon uygulaması üzerinde çalışmadığını ifade etti. Ayşe öğretmen, “Televizyonda yayınlanan dersler için ise veliler; hocam ya iş oluyor ya da elektrik gidiyor. Çoğu zamanda çocukları televizyon önünde ders için tutamıyoruz diyorlar. Velilere,frekanslar tek tek anlatıldı. İnternet iyi olmadığı için zoom gibi canlı eğitim uygulamalarını da yapamıyoruz. Haftada bir ödevlendirme yapıp atıyorum. Öğrencilerin 2 günde yapacağı şeyler için bir hafta süre veriyorum. Ona uymayan bile oluyor. EBA uygulaması için internet verdiler. Ama ya akıllı telefon yok ya da bu uygulama için verilen ücretsiz interneti açamıyorlar” diye konuştu.