Doğu ve Güneydoğu illerinde son yıllarda zırhlı araçların sebep olduğu onlarca kaza olmuş, son olarak da Şırnak’ın İdil ilçesinde zırhlı aracın çarpması sonucu 7 yaşındaki Mihraç Miroğlu yaşamını yitirmişti.
Bölge illerinde, yerleşim alanlarında çok sık karşılaşılan zırhlı araçların sebep olduğu kazalar sonucu, basına yansıdığı kadarıyla, 2008 yılından bugüne kadar 92 kaza olmuş, maalesef 20’si çocuk olmak üzere, en az 40 kişi hayatını kaybetmiş, 85 vatandaşımız da yaralanmıştır.
Faillerin ciddi yargılanmaması ve cezasızlık politikası, yeni kazalara davetiye çıkartmaktadır.
Hatta birçok dosyanın, vali, kaymakam ya da siyasilerin araya girmesiyle kapatıldığı, ailelerin ısrarla takip ettiği dosyaların ise para veya sembolik cezalarla kapatıldığı iddia edilmektedir. Meydana gelen kazaların artışına bakıldığında, zırhlı araçların sebep olduğu kaza ve ölümlerinin sıradanlaştığını söyleyebiliriz. Bu nedenle,
- Bu kazalar bağımsız ve tarafsız kişiler tarafından detaylı soruşturulmalıdır.
- Görev yapan araçlar, teknik olarak sürücü görüş sistemine sahipler mi?
- Sürücüler, bu araçları kullanımıyla ilgili yeterli eğitimi almışlar mı? Gibi sorulara açıklık getirilmelidir.
- Bu zırhlı araçların şehir içinde devriye yapmaları doğru mudur?
İki sene önce, şehir içinde önümdeki araç durunca ben de durmuştum. Ancak arkamdan gelen zırhlı araç, arkadan aracıma vurmuş, sürücü, “Frene bastım ancak araç 6 ton, durmadı” diyerek özür dilemişti.
Kazaya karışan bu zırhlı araçlarda, görüş açılarında kör noktalar olabileceğini varsayarak kaza diyoruz.
Zırhlı araçlar personel güvenliğini sağlamak için geliştirilmiş araçlardır. Ancak araçlardaki bazı kör açılar, (olduğu söyleniyor) vatandaşın hayatına mal olduğunu görüyoruz. Bunca kazalar meydana geldiği halde kör noktalar neden kameralarla donatılmıyor? Personelin hayatı önemli de vatandaşın hayatı önemli değil midir?
Artık yaşanan bu kadar kaza sonrası zırhlı araçların, yerleşim alanlarında güvenliği sağlamaktan ziyade güvenliği tehdit eder hale geldiğini gösteriyor.
Bu olaylar göz önüne alınarak, yeterli teknik donanımı olmayan zırhlı araçların, yerleşim alanlarına girmesi yasaklanmalıdır.
Mesela bu olaylara karışan zırhlı araçlarda, Aselsan’ın geliştirdiği Sürücü Görüş Sistemi (ADİS) veya benzer sistemler var mıdır? Çünkü, ASELSAN “Sürücü Görüş Sistemi” (ADİS), ana muharebe tankları ve diğer zırhlı araçlar için tasarlanmış, sürücüye gece ve gündüz koşullarında üstün görüş kabiliyeti kazandırmak amacıyla geliştirilmiş yüksek performanslı görüntüleme sistemidir. Bu sistem sahip olduğu ileri ve geri termal/CCD kameraları sayesinde sis, toz, duman gibi her türlü zorlu koşullarda sürücüye durumsal farkındalık sağlayarak rahat ve konforlu bir sürüş imkânı sunmaktadır.” deniliyor.
ADİS veya benzeri sistemler, bu zırhlı araçlarda takılı ise bu kadar kaza nasıl meydana gelebiliyor? Sürücü Görüş Sistemi takılı ve kör nokta yoksa, bu durum çok daha vahim demektir. Çünkü bu durumda bu olaylara kaza diye bakılamaz.
Meydana gelen bu kazalar ve bu kazalara karışan zırhlı araçların teknik özelikleri, bağımsız bilirkişiler tarafında detaylı soruşturulmalı ve sorumlular hakkında gerekli işlemler hak, hukuk ve adalet çerçevesinde yapılmalıdır ki benzer olaylar ve kazalar artık olmasın, canlar yanmasın, gözyaşları akmasın, kin ve nefret duyguları yeşermesin. Unutulmasın ki, güvenlik tedbirleri ve güvenlik personeli, vatandaşın güvenliği için vardır.
Eğer güvenlik tedbirleri veya personel vatandaşın güvenliğini tehlikeye sokuyor veya vatandaşın hayatına mal oluyorsa, bu güvenliğin ne anlamı kalıyor?
Vesselâm.