Çocuk Her Yerde Derneği üyesi Bahar Polat, yaşamda birçok problemin çocuğun söz hakkına erişemediği durumlarda ortaya çıktığını vurgulayarak, “Çocukları sokaklardan çekmek kapalı alanlara hapsetmek istemiyoruz. Dört duvara sığamayacak kadar büyük hayallerimiz var” dedi
DİYARBAKIR YENİGÜN - Yaşamın her alanında çocuk katılımını arttırmak amacıyla kurulan Çocuk Her Yerde Derneği resmi açılışını geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdi. Resmi kurulma döneminden bir buçuk yıl öncesi sokakta çalışma yürütmeye başlayan dernek, Haziran ayından bu yana sokaklarda atölyeler düzenleyerek çalışmalarını yürütüyordu. Çocuk Her Yerde Derneği üyesi Bahar Polat çalışmalarını Jinnews’e anlattı.
‘Çocuk algımızdan çocuğun algısına döndük’
Çalışmalarının ilk süreçlerinde ailelerle görüşmeler aldıklarını anlatan Polat, “Mahalleli ne istiyor? Çocuklar ne istiyor?” diye düşünerek onların taleplerini dinlediklerini söyledi. Çocuklarla ilgili çok fazla çalışma olduğunu kaydeden Polat, ancak çocukların çok fazla bu sürece dahil olmadığının altını çizdi. Dernek olarak çocuk katılımını esas aldıklarını ifade eden Bahar Polat, “Derneğin tüm kuruluş süreçlerinde de çocukları dahil ettik. Alınan oyunlardan, kütüphanedeki kitaplara kadar çocukların kararları esas alındı. Birkaç arkadaşın toplanmasıyla başlayan bu süreç daha sonra çok büyük bir etki yarattı. Diyarbakır’dan, İstanbul’dan, Ankara’dan, yurtdışından insanlar yaptığımız çalışmalarla dayanışıyorlar. Bizi bu süreçte en fazla destekleyen şey Diyarbakır’da bir Çocuk Çalışmalar Ağı’nın bulunuyor olması oldu. Biz bu süreçte oranın bir bileşeni olduk. Çocuk dostu alanlar ne kadar artarsa o kadar şiddetsiz bir toplum olacağını düşünüyoruz. Biz yetişkinlerin bir çocuk kalıbı var ancak çocuğun kendi çocukluk algısı çok farklı. Çocuk algımızdan çocuğun algısına döndük” diye belirtti.
‘Zamanla paylaşmayı öğrendiler’
Mahallelerde ilk çalışma yürüttüklerinde görüştükleri her ailenin her şeyin yolunda olduğunu aktardığını dile getiren Polat, buna karşın çocukların birbirleriyle konuşmadıklarını fark ettiklerini kaydetti. Polat, “Daha sonra anladık ki ailelerin birbirini kimlikleri, görüşleri üzerinden ötekileştirdiği için çocuklar birbiriyle iletişim kurmuyormuş. Kız çocuklarıyla erkek çocukları yan yana duramıyordu, el ele tutuşamıyordu. Bir bütün mahalleye girdiğimizde çocukların hep beraber olma istekleri olduğunu gördük. Çocuklar ‘Bizim sokağımızda müzik de olsun, resim de yapabilelim, oyun da oynayalım ama hep birlikte yapalım’ diyorlardı. İlk çemberlerde çocukları bir araya getirirken çok büyük sıkıntılar çektik. Zamanla paylaşmayı, dinlemeyi öğrenerek kendilerini ifade etmeye başladılar” dedi.
‘Çocukları kapalı alanlara hapsetmek istemiyoruz’
Çalışmalarında kapalı alan kullanmayı tercih etmediklerini ifade eden Bahar Polat, uzun süre çocuklarla parklarda, sokaklarda, mahallelerde buluştuklarını anlattı. Çocukların kendilerine gelmesi yerine kendilerinin çocuklara gittiğini paylaşan Polat, “Çocukların kendi güvenli alanlarında, sokaklarda çalışmalar yürütmek istedik. Kapalı mekana geçmemiz de çocukların talepleri sonucunda oldu. Çocuklarla toplantılarımız burada gerçekleştirilecek. ‘Buradan ne beklentileri var? Hangi projeleri yapmak istiyorlar?’ üzerine görüşmelerimizi burada alacağız. İhtiyaçları ve talepleri doğrultusunda kullanabilecekleri bir alan. Ancak atölyelerimiz her zaman olduğu gibi dışarıda gerçekleşecek. Çocukları sokaklardan çekmek kapalı alanlara hapsetmek istemiyoruz. Dört duvara sığamayacak kadar hayallerimiz var. Resim yapacaksa sokakta yapalım, ritim çalacaksak sokakta çalalım” diye konuştu.
‘Kütüphanemizde birçok dilden kaynaklarımız var’
Çocukların talebi üzerine derneklerinde bir kütüphane ve oyun odası kurduklarını söyleyen Polat, kurdukları kütüphanenin çok dilli olduğuna dikkat çekti. Polat, “Kütüphanemizde birçok dilden kaynaklarımız var. Kitapları seçerken hepsini tek tek inceleyerek içerisinde hiçbir şiddet öğretisi bulunmamasına dikkat ettik. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanan içeriklerin olmasına dikkat ettik. Piyasada bulunan kitaplar arasında kitap ararken çok sıkıntı çektik. Çocukların yaşlarına uygun kitaplar okumasını, müzikler dinlemesini, programlar izlemesini istedik. Örneğin çoğu çocuk ‘Çukur’ dizisini izliyordu. Sokakta vakit geçirdikçe onlardan da uzaklaşmaya başladılar. Şu an çocuklar çocuk kitaplarını okuyor, çocuk şarkılarını dinliyorlar. Bundan sonraki süreçlerde akrandan akrana eğitim modelini düşünüyoruz. Çocuklar belli bir seviyeye geldiklerinde eğitimlerin bir kısmı burada gerçekleşecek” dedi.
‘Kimi projelerimizde aileleri de dahil ediyoruz’
Çocukların yaş gruplarına göre kurdukları sanal sınıflar olduğunu kaydeden Polat, bu sınıflarda cinsiyet dağılımının eşit olması gibi belli kriterlerinin olduğuna vurgu yaptı. Bahar Polat, çocuğun dahil olduğu, söz hakkının bulunduğu kendilerinin ise sadece dışarıdan kolaylaştırıcı oldukları bir yöntemlerinin olduğunu sözlerine ekledi. Bunun yanında çocukların kendi kurdukları Çocuk Hakları, Dil komisyonu, Ekoloji, Bilim ve Kültür Sanat Komisyonlarının da olduğunu aktaran Polat, “Çocuklar kendi ilgi alanlarına göre bu komisyonlarda bulunuyorlar. İstekleri üzerine beraber projeler yazıyoruz. Yakın zamanda ekolojik mahalle projemiz vardı, yine ‘Emeğin Çocuk Hali’ projemizi gerçekleştirdik. Bizim oluşturduğumuz çemberlerde aileler de bizi izliyordu ve ilgi uyandırmıştı. Böyle olunca oluşturduğumuz kimi projelerimizde ailelerde yer alıyor. Şu ana kadar bizim çalışmalarımızdan faydalanan binin üzerinde çocuk var. Sadece Diyarbakır’da değil, Batman’da da çalıştık. Yakın zamanda Van’da da çalışmalarımız olacak. Çocuğun olduğu her yerde olmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.
‘Çocuklarla birlikte aileler de değişti’
Yaşamda birçok problemin çocuğun söz hakkına erişemediği durumlarda ortaya çıktığına dikkat çeken Polat, çalışmalarla çocuğun değişiminin yanı sıra yetişkinlerin de değiştiğini söyledi. Bahar Polat, “Biz hiçbir çocuğa öğretmenlik yapmıyoruz, sadece kendilerini ifade edebilecekleri güvenli bir ortam sağlıyoruz. Her çocuk bir birey ve kendi kararını alabilecek yetkide. Çocuk bir şeyi sevmiyorsa yapmamalı. Bir şeyleri yapmak zorunda kalmamalı. Fark ettik ki çocuklarla birlikte aileler de değişti, sokaktaki hayvanların yaşam koşulları da, bir ağacın yetişme süresi de değişti. Çocuk toplumdan, ekolojiden, sanattan, politikadan uzak tutulamaz. Bu süreçlerin tamamında çocukları dahil ettiğimizde o çocukların problemleri yok olmaya başlıyor” diye belirtti.