Dicle Üniversitesi Hastanesi'nde ağır çalışma şartları dayatılan iki aile hekimi asistanı istifa dilekçesi verdi. Pazartesi gününe kadar sorunun çözülmemesi durumunda 34 aile hekimi asistanının daha istifa edeceği belirtildi.
DİYARBAKIR YENİGÜN - Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde bulunan Pandemi Hastanesi’nde çalışan aile hekimleri asistanları, Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Recep Dursun’un Gazete Duvar’daki açıklamaları nedeniyle istifa etmeye başladı. Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde iki aile hekimi asistanı istifa dilekçesini bölüm başkanlığına verdi.
Pazartesi gününe kadar sorunun çözülmemesi durumunda 34 aile hekimi asistanının daha istifa edeceği belirtildi.
Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Recep Dursun’un Gazete Duvar’daki açıklamalarına tepki gösteren aile hekimleri asistanları yeni bir açıklama yaptı.
“Tüm meslektaşlarımıza ve Kamuoyuna ‘Çalışmıyor ve evde yatıyorlar’ algısı yapılanları anlatmaya başlamamızın çağrısıdır: Gazete Duvar’da Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Recep Dursun’un verdiği demeci şaşkınlık ve hayal kırıklığı içinde okumuş bulunmaktayız” denilen açıklamada şunlara yer verildi:
Mart ayından itibaren ülkemiz pandemi sürecine girmiş olup Covid-19 teşhisi ve tedavisi için açılacak hem poliklinik hem de kliniklerde ilk günden bu yana Aile Hekimliği Anabilim dalı görev verilmesi hususunda ilk sırada dile gelmiş ve her zaman ilk olarak görevler tarafımıza verilmiştir. Mart ayında idari yönetim tarafından Covid polikliniğinde ilk olarak Aile hekimliği Anabilim dalından görevlendirmeler yapılmış ve çalışan asistan arkadaşlarımız uygun şartlar temin edilmemesine rağmen hem Covid polikliniğine hem de numune alımına tek başlarına bakmışlardır. Tüm ısrarlarımıza ve itirazlarımıza rağmen yıllardır açık olan aile hekimliği polikliniği gereksiz olduğu söylenmesi ve 3.basamakta bu polikliniğe ne gerek var tarzında hocalarımıza verilen cevaplarla süresiz olarak kapatılmıştır. Sonrasında Pandemi Hastanesi olarak Kalp Hastanesi ilan edilmiş olup 2 yıldır eğitimimiz açısından çok değerli olan ve bölgemizde sayılı üniversite hastanesinde bulunan palyatif servisi tüm itirazlarımıza rağmen kapatılmıştır. Hastanemiz ana binasında servisimizin tekrardan açılması taleplerine de her toplantıda olumsuz cevap verilmiştir. Ancak yapılan açıklamada sanki bizler kendi isteğimizle iş yükünden kaçmak için poliklinik ve palyatif servisinizi kapatmışız gibi talihsiz açıklamalar yapılmıştır.
‘Bu tür tanımlar hangi vicdana ve etiğe sığar’
Eğitimimizi almamayı biz seçmedik ve bu idarenin eksikliğidir, bunun hesabı bizden sorulamaz. Böyle bir yetkinin asistanların elinde olduğunun ima edilmesi bile yapılan açıklamanın yanlış olduğunu gösterir. Bu süreçte nisan ve mayıs ayında yönetimle yapılan her toplantıya bölümümüz eksiksiz olarak katıldık ve hem iş yükünün hem de viral yükün adaletli dağılımı noktasında ve eğitim hakkının engellenmesine karşı adil listeler hazırlanması için üzerimize düşen vazifeyi eksiksiz şekilde yerine getirdik. Diğer tüm anabilim dallarının klinik işleyişlerini engellemeyecek şekilde asistan istenirken bizden her toplantıda tüm asistanların ismi Covid görevlendirmesi için istenmiş olup listelere dahil edilmiştir. Başta klinik birimler olmak üzere tüm branşlar kliniklerini kapatıp ve polikliniklerinde çok sınırlı sayıda hasta kabul ederek iş yüklerini ve nöbet sayılarını minimuma düşürmesine rağmen sadece aile hekimliği anabilim dalı çalışmıyormuş gibi bir algı yapılmaktadır. Tüm bölümlerde rotasyonda olan asistanlarımız normal eğitim şartlarında tek klinik nöbeti tutarken asistan eksikliği mazeret edilerek tüm itirazlarımıza rağmen aynı gün 4 klinikte nöbet tutmaya zorlanmıştır. Ancak bunlar dile getirilmeyip kendi meslektaşına söylenmesi en etik dışı olan, ‘arkadaşları çalışırken ve hastalanırken evde yatağında yatması vicdanlarına sığar mı’ tarzında hiçbir insana yakışmayan açıklamaları üniversitemiz yönetiminden birisi tarafından yapılması hepimiz adına talihsizliktir. Bu kadar zamandır Covid salgınında ve diğer tüm klinik rotasyonlarında emek veren meslektaşını kamuoyunda ‘savaştan kaçan hain’ ve ‘ayağına sıkan acemi asker’ tarzında benzetmelerle nitelendirmesi hangi vicdana ve etiğe sığar?
‘Ölümle sonuçlanabilecek bir yük’
Her nöbetten sonra 14 gün ailemizden, çocuklarımızdan ve çalıştığımız kurumdan uzak kalmamıza sebep olan bu süreci nasıl evde yatmak olarak tanımlar? Haksız listelerle Daha fazla viral yüke maruz kalıp hastanede yoğun bakımda yatmamızı mı vicdanları kabul ediyor? Bölümümüzde birden çok asistan arkadaşımız nöbetlerde ve polikliniklerde çalışırken Covid’e yakalanmış olup tedavi almak zorunda kalmasına rağmen sanki hastalığa yakalanan 60 sağlık çalışanını biz hasta etmişiz tarzında söylemleri yönetimde bulunan hocaların böyle rahat ve bilinçsizce dile getirmesi şaşkınlığımızı daha da arttırmıştır. Covid pozitif çıkan doktor ve hemşirelerin suçlusu biz değiliz, dediğimiz gibi biz de bu grubun içerisindeyiz ve vicdanımız çok rahat. Süreç boyunca canını hiçe sayıp hem poliklinik hem numune alımı hem nöbetlerde tüm asistanlarıyla görev alan bir bölüme teşekkür edilmesi gerekirken Covid kliniğinden adımını atmayan birinin kendi halkı için emek veren meslektaşlarını karalamaya çalışması bahsettiği hangi vicdana sığar? Covid klinikte herkesin nöbet sayılarını eşitlediğini söyleyen yönetimden hocamız bizim her ay 6 nöbet tutup diğer bölümlerden gelen asistanların bir ay sadece bu nöbetleri tuttuktan sonra Covid nöbetlerine aylarca yazılmayacağını neden söylemiyor? Bizim her ay tutmamızı istediği ve ölümle sonuçlanabilecek viral yüke bu kadar maruz kalacağımız nöbetlerle hiçbir Covid hastasının takip edilmediği diğer klinik branş nöbetlerini nasıl bir tutar? Ya bilgisizliğin ya gözü dönmüşlüğün verdiği cesaretle alınan bu karar hangi vicdana sığar?
1 gün nöbet tutup 29 gün yattığımız, artık 5 gün nöbet tutup 25 gün yatacağımızı söyleyerek yine çok tuhaf algı yönetimleri yapmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi esnek mesai döneminde tüm bölümler esnek mesai yapmıştır ve ancak biz hem Covid’de görev yapıp hem de rotasyonlarımızda çalıştık. Rotasyonlarda eğitim alan ve ayda 7 nöbet tutmaya devam eden asistan arkadaşlarımız bile Covid poliklinik ve servislerde olan görevlerini aksatmamışlardır. 5 gün nöbet tutup 25 gün yatacağımızın söylendiği servis Covid servisidir. Ciddi bir viral yük vardır ve biz bu nöbetleri tutarken ve sonrasında ailemiz ile aynı evde kalamamaktayız.
‘Yönetimin haksızlıkları karşısında adalet istiyoruz’
Pandeminin ne kadar süreceği belli değilken bize bu planları haziran ayına kadar yaptıkları iletilmiştir. Yani yaklaşık 8 ay bizden ailemizi görmememiz istenmektedir. Bunu sadece aile hekimlerinden istemektedirler. Diğer branşlara bu 8 ayda sadece bir ay 6 Covid nöbeti yazılacağı sonrasında ise hiç Covid servislerinde çalışmayacakları söylenmektedir. Ayrıca bu kadar çok birimin bize bağlı olmasının başka yaptırımları da mevcuttur. Covid birimlerindeki yoğun viral yükten dolayı Covid kaptığımızda yerimize ancak yine bir aile hekimi bakabilecektir. Ve hepimiz teker teker tükenene kadar her geçen gün viral yük ve iş yükü daha da artacaktır. Süreç boyunca her toplantıda emek veren tüm sağlık çalışanlarının devletin ek ödeme taahhüdü garantisi altında olduğunu dile getirmelerine rağmen aylarca yönetimin sözünün arkasında duracağını düşünerek bekledikten sonra talihsiz açıklamalarla asistanların haklarını ödemeyenlerin bize vicdan muhasebesi yaptırmaya çalışması asıl vicdansızlıktır. Yöneticiler olarak adaleti sağlamak amaçları olduğunu iddia ediyorlar. Asıl bizler yönetimin yaptığı haksızlıklar karşısında adalet istiyoruz. Tüm Dicle Üniversitesi’nde çalışan meslektaşlarımızla beraber Covid riskini ortak bölüşmek istiyoruz. Şimdiye kadar 630’a yakın asistan arkadaşımızın 3 poliklinik ve iki kat klinikte çalıştılar. Ağustos ayında da numune alımları hemşirelere devredilmişti. Ancak şu an sayısı 24 kişi olan aile hekimlerine 4 poliklinik, hemşirelerin yaptığı numune alımı ve kliniklerin yarısı devredilmek isteniyor. Geri kalan bir kat ve yoğun bakımda ise sayısı 600’e yakın diğer tüm asistanlar sırayla çalıştırılacak. 6 aydır hala Pandemi Hastanesi’nde görev almak için gelmeyen onca doktor arkadaşımız varken adalet bu şekilde mi sağlanıyor yönetim katında? Israrla dile getirmemize rağmen 50 civarı aile hekimi olduğunu söyleniyor.
‘Gerekli resmi kurumlara şikayette bulunduk’
Bölümümüz kadrosunda 18 SAHU asistanı mevcuttur ve bunlar uzaktan aile hekimliği uzmanlığı almaktadır. Bizimle herhangi bir iş bölüşme durumları söz konusu değildir. Bahsettiği sağlık bakanlığından gönderilen rotasyonerler de bunlardır ve onlara verdiği rotasyon hakkının da bizimle hiçbir ilgisi yoktur. Ayrıca bu SAHU kadroları haricinde 34 hekim bulunmaktadır. Bunların da 10 tanesi uzmandır ve bu ay içerisinde atanacaklardır. Diğer branşlarda bu konumda bulunan ve uzmanlık atamasını bekleyen kişiler Covid listelerine bile eklenmemişken bizden ise ilk olarak uzman olmuş kişiler Covid listelerine eklenmiştir. Bizden tavsiyeler alındığı ve fikir alışverişi yapıldığı söylenmektedir. Ancak söz konusu durum bizden gizli düzenlenmiştir. Konu hiçbir şekilde bize bildirilmemiştir. Ortak havuzdan oluşturulan eylül listesi hazırken ve bize bu liste bitirilmeden nöbete dahil edilmeyeceğimizin garantisi toplantılarda sözel olarak söylenmesine rağmen hocalarımız tarafından bilgimiz olmadan sadece bizi içeren bir eylül listesi hazırlanmıştır. Bu durumu tesadüfen fark etmemiz üzerine itirazlarımızı ilettik. Hazırlanan liste idare tarafından onaylanmıştır ancak tebliğ 5 gündür hala tebliğ edilmemiştir. liste 01/09/2020 yani 3 gün sonra uygulamaya konacaktır. Öncesinde hiçbir temsilcimizle görüşülmemiş sadece tesadüfen öğrendikten sonra konuyu net öğrenmek için yönetimden hocalarımızla konuşmaya gönüllü giden asistan arkadaşımıza cevap verilmiştir. Nöbet listesi bilinçli olarak bize tebliğ edilmiyor ancak elimizde mevcut olup basınla paylaşmamızı istiyor. Ebys üzerinden tebliğ tarihlerine bakılırsa yönetimin basın açıklaması yaptığı tarihte hâlâ tarafımıza tebliğ edilmediği görülecektir. Görevden kaçtığımız söyleniyor. İlk günden beri adil dağılım olduğu müddetçe her türlü görevde ilk sırada yer alacağımızı ve bundan asla kaçmadığımızı her toplantıda, her makamda dile getirdik. Pandemi ile primer ilgilenen Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim dalı üyesi hocalarımız bu durumun en büyük şahitleridir. Birimle ilgilenen enfeksiyon hocaları tarafından sık sık çalışma şeklimize övgüler aldık. Biz görevimizi layıkıyla yerine getiriyoruz. Hastalar mağdur olmasın diye görevimizden fazlasını bile yapıyoruz. Ancak biz adalet ve hakkımızı istiyoruz. Diğer hastanelerde pandeminin 6. Ayında artık sistemlerin yerine oturduğu böyle kaoslar yaşanmadığı ortada iken hastanemizde hala adil bir sistem kurulamamıştır bu da yönetimin tavrını sorgular hale getirmiştir. Ayrıca Dr. Recep Dursun’un hakkımızda yaptığı yalan yanlış ifadeler ve hakaretler üzerine şahıs gerekli resmi kurumlara şikayet edilmiş olup bu sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygılarımızla bildiriyoruz.”