Diyarbakır Otizmli Bireyler Derneği Başkanı Adnan Aydın, "Aksaray’da otizmli çocuklar ve ailelerinin yuhalanması yüreğimizde büyük yara açtı” diyor. Otizmle mücadele etmenin en etkili yolunun sevgi, sosyalleşme ve eğitim olduğunu belirten Aydın, otizm konusunda hem ailelerin hem de toplumun bilgilendirilmesi gerektiğine işaret ediyor
Vecdi ERBAY
DİYARBAKIR YENİGÜN - “Nasıl anladınız oğlunuzun otizmli olduğunu?” diye soruyorum Diyarbakır Otizmli Bireyler Derneği Başkanı Adnan Aydın’a. “Oğlumun otizmli olduğunu 3 yaşına geldiğinde öğrendim” diye karşılık veriyor. Oğlu Furkan 3 yaşına geldiğinde daha önce kullandığı bazı kelimeleri kullanmaz, göz temasında bulunmaz olmuş. Çalışır durumdaki çamaşır makinesine, hareket halindeki araçların tekerleklerine odaklanması ve benzeri durumlar gözlemlemişler. Aydın, birkaç kez Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne götürüyor oğlu Furkan’ı. Doktorlara derdini anlatıyor, beyin tomografisi çekiliyor ama her defasında “Çocuk sağlıklı” denilerek geri gönderiliyor. Aydın, “Teşhis konulamadı çünkü Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde çocuk psikiyatrı yoktu” diyor. Furkan’ı alıp İstanbul’a, doktora götürüyorlar. Furkan’ı muayene eden doktor, “Çocuk otizmli” teşhisi koyuyor. Aydın, “otizmlinin” ne demek olduğunu bilmiyor ama çocuğa teşhis konulmuş ya, buna seviniyor. Teşhis konulduysa tedavisi de bulunur diye düşünüyor. Teşhisin konulmasından sonra doktorla diyaloglarını şöyle anlatıyor Aydın: “Tedavisi nedir, diye sorduk doktora. Tedavisi yok, dedi. Sonra otizmi anlattı bize. Doktor anlattıkça dünya karardı bizim için.”
Otizmle tanışmak
Furkan ilk çocukları ve varlığından daha önce haberdar olmadıkları bir hastalık taşıyor. Üstelik hastalığın tedavisi de yok. Doktor, Furkan için iyi bir eğitimin vazgeçilmez olduğunu özellikle vurguluyor. Ve elbette her fırsatta sevgilerini göstermelerini istiyor. Bunlar olursa hastalık ilerlemez hatta gerileyebilir.
“Bunu kabullenmek ilk zamanlar çok zordu” diyor Aydın. Otizmin ne olduğunu öğreniyorlar. Otizmli bir çocukla yaşamanın, otizmli bir çocuk yetiştirmenin yollarını arıyorlar. Zor zamanları anlatırken, “Ben iki üç yıl işlerimi doğru dürüst yapamadım, annesi bütün hayatını Furkan’a vakfetti” şeklinde konuşuyor.
Furkan 17 yaşında bir delikanlı
Furkan şimdi 17 yaşında bir delikanlı ve liseye devam ediyor. Okulda ve evde ciddi bir sorun yaşamıyor. Dersleri orta seviyede ve en çok matematik ile müzik ilgisini çekiyor. Aydın, “Bir de araç motorlarına ilgisi var” diyor. Furkan araç motorlarının sırrını çözmek ve bunları daha ileri bir seviyeye taşımak gibi hedefler koymuş önüne. Ailenin gösterdiği ilgi ve aldığı eğitim, otizmin ilerlemesini engellemiş hatta geriletmiş. Bu sayede ev işlerine yardım ediyor ve kendisinden oldukça küçük kardeşlerine ağabeylik yapabiliyor. Furkan’daki gelişmeyi anlatırken Adnan Aydın’ın gözlerinin içi gülüyor. Oğlunun otistik olduğunu öğrendiğinde yaşadığı kaygıyı geride bırakmış olmanın rahatlığıyla.
Misafirliğe gidemezsin, parka çıkamazsın
Anne baba otizmli çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmeye çalışıyorlar. Ama bu elbette çok kolay değildir. “Otizmli çocuk sahibi olan aileler dört duvar arasında yaşamaya mahkum oluyorlar” diyor Aydın. Dediğine göre bu mahkumiyetin tek nedeni otizmli çocuk değildir. Hatta Aydın’a göre bu mahkumiyetin esas nedeni toplumun otizmli bireylere yönelik olumsuz yaklaşımlarıdır. Aydın, “Misafirliğe gidemezsiniz çünkü gittiğiniz evdeki insanların gözü çocuğunuzun üzerinde oluyor. Toplu taşıma araçlarına binemiyorsunuz çünkü orada otizmli birey agresifleşirse araçtaki herkes kötü bakmaya çalışıyor, ‘Madem hasta dışarı çıkarmayın’ diyenler bile olabiliyor. Aynı sıkıntıları parkta da yaşıyoruz. Mesela otizmli çocuğu görünce, kendi çocuğunun elinden tutup giden anneleri görünce çok üzülüyoruz. Otizmli çocuktan kaçıyorlar” diyor.
Eğitim şart ama…
Otizmli çocuğun eğitimi başlı başına bir sorun. Otizmli çocuklar devletin desteği ile haftada 2, en fazla 3 saat eğitim görebiliyor. Aydın, bu saatlerin yeterli olmadığını belirterek, otizmli çocuk sahiplerinin karşılaştığı sıkıntıları şöyle anlatıyor: “Haftada 2 saat eğitim asla yeterli değil. Çocuk eve gelinceye kadar öğrendiklerini unutabiliyor. Bunun için eğitime evde devam ediyoruz. Çocuğun aldığı eğitimi biz evde yoğunlaştırıyoruz. Ama her aile bu olanağa sahip değil maalesef. Bazı ebeveynlerin eğitim durumu bunun için yeterli değildir ya da bazıları bu bilince sahip değildir. Bu yüzden devlet desteği ile verilen eğitimin haftada en az 20 saat olması gerekiyor.” Otizmli özel çocuklara yönelik özel okullar var elbette. Ama bunların bir kısmı kontrol dışı ve her ailenin ekonomik gücü istenilen ücreti karşılamaya yetmiyor. Eğitimin her çocuğun insani hakkı olduğunu savunan Aydın, “Dernek olarak biz de çocuklara bu hakkın devlet tarafından verilmesini talep ediyoruz” diyor.
Otizm yaşam kampusu
Adnan Aydın, 9 yıldır dernek çalışmalarını yürütüyor. Öncelikle otizmli çocuk sahibi olanlarla dayanışma göstermişler ve otizmi topluma anlatmaya çalışmışlar. Bunun için Dicle Üniversitesi ile birlikte, eğitimcilere ve ailelere yönelik uluslararası bir kongre de düzenlemişler. Eğitim seminerleri ise devam ediyor. Çocukların ve buna bağlı olarak ailelerin sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalar yürütmüşler. İbni Sina Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi’ni kazandırmışlar. Diyarbakır Otizmli Bireyler Derneği Başkanı Adnan Aydın’ın hedeflerinden biri de Otizm Yaşam Kampusu. Kampusun içinde otizmli bireyler için oyun alanları, çeşitli sanat atölyeleri, spor kompleksi ve tarım arazisi düşünülüyor. Ayrıca ailelerin çocuklarını bırakabilecekleri bir yer düşünülüyor. Aydın, “Otizmli çocuk sahibi aileler için bu çok önemli. Düğüne, taziyeye herhangi bir yere rahatça gidebilirler. Hiç değilse tek başlarına bir çay içerler ve bu onlar için çok değerli bir zaman olur” diyor. Sadece Diyarbakır’da 3 bine yakın otizmlinin bulunduğunu belirten Aydın, söz konusu kampusun bölgenin diğer illerindeki otizmli bireyler içinde bir olanak olarak tasarlandığını söylüyor. Kampus için görüştükleri kurumların hiçbiri olmaz dememiş. Kampusun kurulacağı arazi bulunmuş ve mali sorunlar önemli oranda çözülmüş. Ancak proje İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde düğümlenmiş gibi görünüyor. Aydın’ın dediğine göre yaklaşık 6 aydır İl Milli Eğitim Müdürü’nden randevu almaya çalışıyor.
Bir kötülükten çıkan iyilik
Otizm günlerdir konuşuluyor Türkiye’de. Aksaray’da otizmli çocuklar ve aileleri yuhalanmasaydı otizmden, otizmli bireylerin ve ailelerinin yaşadıkları sorunlardan kimsenin haberi olmayacaktı. Aydın da buna dikkat çekiyor ve “Aksaray’daki olay yüreğimizde büyük bir yara açtı. Ama aslında bu sıkıntıları otizmli bireyler ve aileleri her gün yaşıyor. Aksaray’daki olay bu sıkıntıları görünür yaptı. Bir kötülükten bir iyilik çıktı ve toplum bu konuda hassasiyet göstermeye başladı” diyor. Esasında Diyarbakır Otizmli Bireyler Derneği Başkanı Adnan Aydın’la yaptığımız görüşmenin gerekçesi de Aksaray’da yapılan kötülüğün sonucu. Yaşadığım şehirde 3 bine yakın otizmli yaşıyor ve bugüne kadar sorunlarıyla ilgili tek satır yazmamışsam, demek ki ben de Aksaray’daki kötülüğü beklemişim. Otizmli bireyler ve aileleri için gelişen hassasiyet, umuyoruz ki Diyarbakır Otizm Yaşam Kampusu’nun hayata geçmesine vesile olur.