Diyarbakır'da avukatlar 'çoklu baro' kanun teklifini protesto etmek amacıyla Tahir Elçi'nin öldürüldüğü Dört Ayaklı Minare'ye yürümek istedi. Ancak polis tarafından izin verilmedi. Yürümeleri engellenen avukatlar engellemeyi oturma eylemi ile protesto ederken Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın ise "Avukatları ayrıştırmayı, kutuplaştırmayı ve örgütsüz bırakmayı amaçlıyorlar" dedi
Şehriban Eleftoz
DİYARBAKIR YENİGÜN - Diyarbakır Barosu'nun çağırısıyla Diyarbakır Adliyesi'nin önünde cübbeleri ile birlikte bir araya gelen avukatlar, çoklu baroyu düzenleyen kanun teklifini protesto etmek amacıyla Tahir Elçi'nin öldürüldüğü Dört Ayaklı Minare'ye yürümek istedi. Ancak avukatlar polis tarafından engellendi. Yürümeleri engellenen avukatlar basın açıklamasının ardından Diyarbakır adliyesinin önünde oturma eylemi yaptı. Açıklama yapan Baro Başkanı Cihan aydın, avukatları ayrıştırmayı, kutuplaştırmayı ve örgütsüz bırakmayı amaçladıklarını ifade etti.
'Yasa geri çekilinceye kadar demokratik protesto hakkımızı kullanacaz'
Cihan Aydın, çoklu baro sistemi ile ilgili şu sözlere yer verdi; "80 Baronun itirazına rağmen, Baroları haktan, hukuktan koparan; toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştiren; meslektaşlarımızı örgütsüz bırakacak olan avukatlık kanununda değişiklik öngören yasa tasarısı bugün meclise sunuldu. Bu tasarıya karşı baro başkanlarımız tarafından başlatılan 19 Haziran Savunma Yürüyüşü, Ankara’da baro başkanlarının hukuksuz bir şekilde 27 saat boyunca ablukaya alınması, sonrasında gösterdiğimiz mücadele ve direniş sonunda barikatların kaldırılmasıyla sona ermiştir. Ankara yürüyüşü sonrasında da söylediğimiz üzere yasa tasarısı geri çekilinceye kadar demokratik protesto hakkımızı kullanacağımız defalarca kamuoyuyla paylaştık. Bu mücadelemizin bir parçası olarak bugün karşınızdayız"
‘Avukatlar kutuplaştırılmak isteniyor’
Aydın, "Mart ayında gündeme getirilen değişiklik girişiminin meslektaşlarımız, barolarımız ve yurttaşlarımız açısından yaratacağı hak kayıplarını, tahribatları açıklamaya çalıştık. Burada bir kez daha açıklayacağız.Barolar; kolluk birimlerinde, cezaevlerinde, keşif ve haciz mahallinde, adliyelerde ve hatta duruşma salonlarında şiddete uğrayan, hakarete maruz kalan, görevini yapması engellenen avukatların ilk başvuracağı kurumlardır. İşte bu değişiklik ile Baroları 1,2,3 diye numaralandırarak avukatları ayrıştırmayı, kutuplaştırmayı ve örgütsüz bırakmayı amaçlıyorlar" dedi.
‘Boyun eğen bir toplum hedefleniyor’
Aydın, Avukatlık yasasındaki değişikli ile "Barolar, istismar mağduru çocukların son sığınağıdır. Bu sığınağı yıkmayı hedefliyorlar. Sistematik bir hal alan işkence ve kötü muameleye karşı susmamızı; mağdurlarla, dayanışmamızı bu insanlık suçu ile mücadele etmemizi engellemek istiyorlar.Hasankeyf’e yaptıkları gibi doğal ve kültürel mirasın yok edilmesine karşı susmamızı ve görmezlikten gelmememizi istiyorlar. Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarının üretilmiş delillerle hapsedilip yerlerine kayyum atanmasına sessiz kalmamızı istiyorlar. Halk iradesi tanımayanlar, baroları etkisizleştirme projesini “temsilde adalet” şeklinde yutturmaya çalışıyorlar. Bağımsızlığını ve tarafsızlığını tümden yitirmiş yargının son ayakta kalan ve kurucu unsuru olan Baroları da etkisiz hale getirmeyi, itiraz etmeyen, boyun eğen bir toplum hedefleniyor. Böylece yurttaşın adil yargılanma hakkından mahrum bırakmayı amaçlıyorlar. Unutulmamalıdır ki etkisizleştirilmiş avukatlar ve barolar, tüm toplumun bireysel ve kolektif haklarından her gün daha da ödün vermesi, güçlünün ve gücü elinde bulunduranın karşısında savunmasız bırakılması anlamına gelmektedir" şeklinde konuştu.
'Avukatlar toplumun vicdanı'
Avukatların toplumun vicdanı olduğunu vurgulayan Aydın, "Bizler 12 Eylül darbesine, 15 Temmuz darbe girişimine de karşı çıktık ve halk iradesine her koşulda saygı duyduk. Biz genç kadınlarımız başörtüleri nedeniyle üniversite kapılarından kovulduğu, kamu hizmetine alınmadığı zamanlarda da bu yasakçı zihniyete aynı kararlılıkla sahip çıktık. Biz her koşulda inanç ve ifade özgürlüğüne sahip çıktık. Bunu bilmeyenleri bilip de çarpıtanları Diyarbakır Barosunun tarihine baksınlar. Çünkü biz temel hak ve özgürlüklere konjonktürel olarak değil; her zaman ve her koşulda savunulması gereken insani, hukuki ve ahlaki bir sorumluluk olarak yaklaşıyoruz. Bu ilkelerden hareketle hak, hukuk ve adalet mücadelemizi aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Yandaş ve temel amaçlarından uzaklaşmış baroları asla kabul etmeyeceğiz" diye kaydetti.