BES Genel Kadın Sekteri Banu Aykaç, “Her dört kadından birisi esnek ve güvencesiz çalışıyor” diyerek, asgari ücretin kadınların daha fazla yoksullaştırdığını söyledi. EMEP Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan ise 2020 yılının kadıların örgütlenme ve dayanışmasında önemli olacağını ifade etti
DİYARBAKIR YENİGÜN - Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2020 yılı için açıkladığı net 2 bin 324 lira 70 kuruş asgari ücrete yönelik kadınların tepkileri sürüyor. Mezopotamya Ajans’ta yer alan habere göre asgari ücretin, kadın-erkek ayırımı yapılmadan, tüm işçiler için insanca yaşanacak bir düzeye çıkartılması gerektiğine dikkati çeken Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, “Son yapılan zamla dahi açlık sınırının altında bir asgari ücret belirlendi ki buna ancak sefalet ücreti diyebiliriz” dedi. Çalışma yaşamında her işkolunda kadınların erkeklerle eşit ücret almadığını kaydeden Doğan, aynı zamanda kayıt dışı çalışanların önemli bir kısmını kadınlardan oluştuğunu vurguladı. Doğan, “Kayıt dışı çalışma asgari ücretin de altında ücret demektir. Asgari ücret belirlenirken dört kişilik bir ailenin geçimi ve sosyal hayatı düşünülerek belirleme yapılmalıdır” dedi.
‘En büyük toplu sözleşme’
Doğan, asgari ücretin farklı iş kollarındaki ücretleri de etkilediğini ve bu yüzden en büyük toplu sözleşme olduğunu dile getirdi. Mevsimlik işlerde kadın-erkek ücretleri arasında belirgin bir farkın olduğunu kaydeden Doğan, belirlenen asgari ücretin direk kadın işçilerin ücretlerinin daha da düşürülmesine yansıdığını söyledi. Doğan, “İktidarın ve patronların uyguladığı her türlü ücret düşüklüğü, kadınların daha da düşük ücretle çalıştırılmalarına, kadın emeğini daha düşük ücretle satın almalarına neden olmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘Uygulamalar kadını eve hapsediyor’
AK Parti iktidarı döneminde kadınları daha fazla eve hapseden uygulamalara imza atıldığını ileri süren Doğan, “Ev dışında çalışan kadınlar, çocuk bakımı, hasta-yaşlı bakımı ve bütün ev içi işleri ile birlikte yürütmek durumunda kalıyorlar. Yine biliyoruz ki son yıllarda 1.5 milyon kadın çocuk bakımı sorununu çözemediği için işini bırakmış ve evine dönmüş. Kadınların ev dışında istihdama katılmaları için öncelikle çocuk, hasta, yaşlı bakımı gibi yükümlülüklerinden sıyrılmaları gerekiyor ve bunun yolu da bu işlerin toplumsallaştırılmasıdır. Sıfır yaştan itibaren hizmet veren kreşler, etüt merkezleri, hasta-yaşlı bakım merkezlerinin açılması ve ücretsiz ya da sembolik ücretlerle hizmet vermesi gerekir” diye konuştu. Kriz koşulları, temel tüketim maddelerinin sürekli zamlanması ve hayat pahalılığı kadınların 2019 yılını çok ağır geçirmesine neden olduğunu ifade eden Doğan, “2020, kadınların dayanışması ve örgütlü mücadelesiyle taleplerinin gerçekleşmesinde önemli yol alacağımız, şiddet ve tacizi bertaraf edebileceğimiz bir yıl olacaktır” dedi.
‘Yüzde 50 büyük gelir vergisi’
Büro Emekçileri Sendikası (BES) Genel Kadın Sekreteri Banu Aykaç ise, “Bir açlık ve sefalet rakamı olarak göz önünde bulundurduğumuzda kadınlar açısından da kabul edilebilir bir rakam değil. Bugünkü siyasal iktidarın emekçiye yaklaşımı açısından baktığımızda belirlenen asgari ücret 2020 bütçesinden de bağımsız değil. İşsizlik yoksulluk ve savaş bütçesiyle karşı karşıyayız” diye konuştu. Belirlenen ücretin kadınları daha fazla yoksullaştırdığını savunan Aykaç, şöyle devam etti:
“Her dört kadından birisi esnek ve güvencesiz çalışıyor. Asgari ücretten yüzde 50 büyük gelir vergisi ile kesinti söz konusu. Kadınlar bunun yerine açlık sınırının biraz daha üzerinde ücret alabilmek için sosyal güvenceden yoksun çalışıyorlar.”