Diyarbakır sokaklarında bugünlerde farklı bir aksanla Kürtçe ve Türkçe şarkı sesleri yükseliyor. Söyleyen kişi Amerikalı bir sokak müzisyeni. Aylardır Diyarbakır’da yaşayan Dandelion Lakewood, hem bağlama çalıyor, hem şarkı söylüyor
DİYARBAKIR YENİGÜN - Bugünlerde Yenişehir ilçesindeki Sanat Sokağı’nda dolaşan bir kişi hemen dikkat çekiyor. Sırtında iki bağlaması, sıra dışı giyimi, uzun kızıl sakalıyla hemen herkesin dikkatini çeken bu kişi Amerikalı Dandelion Lakewood. Sıcağın etkisinin kırıldığı akşam saatlerinde Sanat Sokağı’na gelen Lakewood’un dikkatleri üzerinde toplamasının tek nedeni Amerikalı olması değil. Lakewood aynı zamanda bir sokak müzisyeni; üstelik bağlama çalıyor. Etraftakiler Lakewood’u hemen fark ediyor. Farklı bir aksanla hem Kürtçe hem Türkçe şarkılar söylüyor.Kürtçe’nin ve Türkçe’nin klasik türkülerini hem çalan hem söyleyen Lakewood, herkesin ilgi odağı.
‘Kendimi eğitmek istiyorum’
5 yıl önce Kansas City’deki evinden ayrılan Lakewood, kısa bir seyahat planlıyordu. Ancak olmadı. 20 ülke dolaşan Lakewood’un son durağı Türkiye oldu. Önce İstanbul ardından Diyarbakır. Aylardır Diyarbakır’da yaşayan Lakewood, şehir sakinlerinin dostu. VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan’a konuşan Lakewood, dünyayı tanımaya çalıştığı söyledi. Lakewood, “Benim için Amerika'nın dışında olmak önemli, seyahat etme ayrıcalığım var. Bu ayrıcalığı kullanmak istiyorum, sorumluluk almak istiyorum. Kendimi eğitmek istiyorum. Dünyanın ne olduğunu anlamak için televizyona bağlı kalmak istemiyorum. Kendi duygularımı ve tecrübelerimi kullanmak istiyorum” dedi.
‘Çok paraya ihtiyaç duymuyorum’
Peki Lakewood geçimini nasıl sağlıyor? Çok paraya ihtiyaç duymadığını söyleyen Lakewood, “Çok paraya ihtiyaç duymuyorum, bedavaya yaşayabilirsiniz. Haftalarca fazla para harcamadan yaşayabilirim. Mesela yiyeceği marketlerden ya da bazı çöplerden alabilirsiniz, dolaşmak için otostop yapabilirsiniz, kamp kurabilir, arkadaşınızda kalabilirsiniz hem de para harcamadan. Bu şeylerin birçoğu ihtiyaç değil. Belki yemeğe biraz para harcamak zorunda kalabilirim ama markette arkadaşlarımla gittiğim zaman onlar bana alabilir. Marketlerden ve çöplerden toplayabilirim. Oralarda çok fazla yiyecek bulabiliyorsunuz, çok iyi yiyecekler çıkıyor bazen. Benim prensibim ben para harcamıyorum fazla. Belki yeni bir saz almak için harcayabilirim” diye konuşuyor.
‘Türkçe ve Kürtçe müziği çok seviyorum’
Lakewood şarkıları tıpkı bir Türk ya da Kürt sanatçı gibi yorumluyor. İnternetten müzik dinleyerek öğrendiğini söyleyen Lakewood, ‘’YouTube videoları izleyerek kendimi eğittim. Bazen insanları sorup tavsiye alıyorum. Saz çalan insanlarla buluşuyorum ama çoğunlukla kendi kendimi eğitiyorum. You Tube videoları izliyorum çok fazla müzik dinliyorum. Türkçe ve Kürtçe müziği gerçekten çok seviyorum. Batıdan daha farklı, çok değişik ve ilginç bir müzik. Bu müzikleri dinlemek için çok zaman harcıyorum. Bazen 100 kez dinliyorum. Daha sonra da çalmaya başlıyorum, bağlamada nasıl çalınacağını öğreniyorum. Deneme yanılma işidir. 3 yıl önce Türkiye'ye geldiğimde saz çalmaya başladım. Önce bir cura aldım, kötü bir cura aldım ve denemeye başladım. Çevremden tavsiyeler alıp sormaya başladım. Curamı alıp seyahat etmeye başladım. Sonra da gittim geri geldim, yeni bir cura aldım daha fazla daha fazla çalınca sonra bağlamaya geçtim. Bağlamayı gerçekten çok seviyorum. Bunu bugün aldım. 500 liram vardı, onu da bağlamaya verdim. Eski bir tane var hediyeydi o. Şimdi daha iyi bir tane almaya hazırdım, bütün paramı harcadım ama önemli değil” sözleriyle müzik sevgisini aktarıyor.
Geç saatlere kadar çalıp söylüyor
Sokağın müdavimleri artık Lakewood ile ahbap olmuş. Geç saatlere kadar çalıp söyleyen Lakewood’a bazen sokaktan geçenler de eşlik ediyor. İnsanların kendisini sevdiğini söyleyen Lakewood da sevgiye müzikle karşılık verdiğini vurguluyor. Lakewood, “İnsanlar beni seviyor, beni merak ediyor. Türkçe ve Kürtçe müzik çalmamdan hoşlanıyorlar, bundan dolayı destek olmak istiyorlar. Kim olduğunu öğrenmeye çalışıyorlar, çevreme geliyorlar. Bu yolda birçok arkadaş edindim. İnsanlar bana yardım etmeye çalışıyor, sanatımla bana yardım etmeye çalışıyorlar. Yaşamak için çok fazla paraya ihtiyacım yok. Bazen bana yemek veriyorlar. Mesela dün çocuklar bana yemek getirdi. Bana çay getiriyorlar. Ben istemiyorum çünkü dilenci değilim. Ben dilenmek istemiyorum, para için dilenmiyorum. Ben veriyorum, ben müzik ücretsiz müzik veriyorum. Dinlemek isteyen gelir dinler ve bende para almam. O benim işim değil ben iş adamı değilim, çalışmıyorum. Kendi işi olan biri değilim. Ben bir şeyler veriyorum, ben zamanımı veriyorum, bu benim hediyem. İsterlerse para verirler bir çeşit hediye ekonomisidir bu” şeklinde konuşuyor.