19 ildeki 305 STK’dan ‘barış ve demokratikleşme’ çağrısı

Doğu ve Güneydoğu’nun 19 ilinde bulunan 305 STK’nın bir araya gelerek oluşturduğu ‘Bölge Emek ve Demokrasi Platformu, Diyarbakır’da yayınladığı...

Doğu ve Güneydoğu’nun 19 ilinde bulunan 305 STK’nın bir araya gelerek oluşturduğu ‘Bölge Emek ve Demokrasi Platformu, Diyarbakır’da yayınladığı ortak deklarasyon ile barış ve demokratikleşme çağrısı yaptı. Kürt sorunun, barışçıl, demokratik yollardan çözülmesi çağrısının yer aldığı deklarasyonda “Demokratik taleplerin tüm halkların talebi haline geldiğini son seçimler bir daha göstermiştir. Bu seçimlerde açığa çıkan toplumsal taleplerin demokratikleşme ile karşılanabileceğinin somut ifadesidir” denildi

Şirvan OKTAY GÖRER

DİYARBAKIR YENİGÜN - Türkiye’nin 19 ilinde bulunan 305 Sivil Toplum Örgütü (STK), yaşanan son siyasal gelişmelere dikkat çekmek amacıyla ortak bir deklarasyon yayınladı. Diyarbakır, Ağrı, Adıyaman, Bitlis, Batman, Bingöl, Elazığ, Erzurum, Gaziantep Hakkari, Mardin, Muş, Kahramanmaraş, Van, Şanlıurfa, Şırnak, Siirt ve Tuncel gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde faaliyet yürüten STK’ların biraraya gelerek oluşturduğu ‘Bölge Emek ve Demokrasi Platformu’ Diyarbakır’da yayınladığı ortak deklarasyonda barış ve demokratikleşme çağrısı yaptı. Sümerpark’da yapılan ve 305 sivil toplum örgütünün altında imzası bulunan ortak deklarasyon Türkçe ve Kürtçe açıklandı. Türkçe Açıklamayı, Bölge Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Doğan Hatun yaptı.

‘Karşı karşıya olunan büyük bir insanlık krizidir’

Hatun siyasal gelişmelere dikkat çekerek şunlrı söyledi: “Türkiye ve dünyada temel hak ve özgürlüklere dayalı, insan haklarına saygılı ortak bir yaşam ideali ekonomik, kültürel, dinsel, etnik vb. her türden ‘savaş’ gerekçesi ile maalesef yaşama geçmemektedir. Türkiye dünyadaki olumsuz gidişattan çok daha fazla insan hakları ve demokrasinin sorununun giderek büyüdüğü, başta inkar, imha ve asimilasyon politikalarından kaynaklı Kürt sorunu olmak üzere temel sorunlarını çözmekten uzaklaştığı ve giderek otoriterleştiği bir süreci yaşamaktadır. Aslında karşı karşıya olunan büyük bir insanlık krizidir. Bu krizin hem Türkiye özelinde hemde dünya genelinde tezahürü ise şiddetin her türünü sistematikleşmesi, yaygınlaşması ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatılmasıdır.”

‘Ancak demokrasi ile Ortadoğu ve Türkiye halkları kazanabilir’

Hatun şöyle devam etti: “Neoliberalpolitikalarla kapitalist modernitenin dayatıldığı günümüz dünyasında Türkiye, Bölge’de ve Ortadoğu’da sistemlerinin devamlılığını hesaplamakta ve derinleştirilmektedir. Yine kapitalist sistemden beslenen tekçi zihniyetlerin, her türlü hak gaspına ve baskıya karşı; adalet, eşitlik, demokrasi ve özgürlük için mücadele edilmesi ve bunun ısrarcısı olunması gerektiğinin bilincindeyiz. Bu gibi durumlarda zulüm ve baskı karşısında demokrasi mücadelesinin sürdürülmesi tüm kurum ve yapıların temel sorumluluklarından biridir. Ancak demokrasi ile Ortadoğu ve Türkiye halkları kazanabilir. Bizler halkların onurlu bir yaşamı hak ettiğini ve bunu da demokratikleşerek;özgürlüğün, hakkın ve hukukun gasp edilmediği yöntemlerle geliştirilebileceğine inanıyoruz.Aksi taktirde; payımıza düşen savaş, kriz ve kaosun derinleşerek devam edeceğini görmekteyiz.” “İyiliği emretmek, kötülüğü nehyetmek gibi bir sorumluluğumuz var” diyen Hatun“Bu anlamda demokrasi, eşitlik ve özgürlükten yana olan tüm kesimlerin; aydınların, yazarların, sivil toplum kuruluşlarının, kadınların, gençlerin ve rusipî’lerin birlikte irade göstereceği, güçlü ve kararlı bir mücadeleyi yükselterek aşacağı inancındayız.Sivil toplum örgütleri olarak yıllardır yürütmüş olduğumuz barış ve demokrasi mücadelesinde ciddi bedeller ödedik. Ancak verdiğimiz bedeller barış mücadelesinde bizleri ısrarcı bir noktaya getirmiştir. Bu bağlamda barış gibi kutsal bir talebin mücadelemizin gerekçesi olduğunu ifade etmek istiyoruz.Bu minvalde Türkiye’nin mevcut kaos durumunun tekçi politikalar ileaşılamayacağı görülmektedir. İnkâr, imha ve savaşla hiçbir sorunun çözülemeyeceği, aksine daha da derinleşeceği bilinmektedir. DTK Eş Başkanı Sayın Leyla Güven öncülüğünde başlayan cezaevlerinde ve dünyanın dört bir yanına yayılan açlık grevi eylemleri ve bu eylemlerin sonlandırılması için öncülük eden başta beyaz tülbentli analarımız ve emek demokrasi mücadelesi veren demokrasi güçlerinin yürütmüş olduğu mücadele sonucunda, Türkiye barışına bir adım daha yaklaştığımızı ifade etmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

‘Çözüm için tarihi bir fırsatla karşı karşıyayız’

Hatun “Sayın Abdullah Öcalan, gerek 2013 Nevroz Bildirgesi’nde gerekse 6 Mayıs 2019tarihli deklarasyonunda krizden çıkışın;şiddet araçları ile değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle gerçekleşebileceğini ifade etmiştir.Demokratik barışçıl çözüm için tarihi bir fırsat ile karşı karşıyayız.Ancak, son dönemlerde yurt içinde ve sınır ötesinde devam eden askeri ve siyasi operasyonlar barış umutlarımızagölge düşürmektedir. Bu politikalardan bir an önce vazgeçilmeli, insan haklarına saygı, bir arada yaşama iradesine saygının gereği olarak herkesin kolektif haklarının kullanabildiği demokratik yapı inşa edilmelidir. Sonuç alınmadığı bilinen yöntemlerden vazgeçilerek, Kürt sorunun muhatapları ile demokratik barışçıl yollardan çözümü için ortaya çıkan fırsatlar mutlaka değerlendirilmelidir” dedi. Hatun deklarasyonda yer alan şu çağrıyı yaptı: “Bukapsamda, demokratik eylemlerimizin tümünü toplumsal uzlaşı ve Türkiye’nin demokratikleşmesi amacı ile gerçekleştireceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Demokratik taleplerin tüm halkların talebi haline geldiğini son seçimler bir daha göstermiştir.  Bu seçimlerde açığa çıkan toplumsal taleplerin demokratikleşme ile karşılanabileceğinin somut ifadesidir. Tüm kesimleri demokratikleşme taleplerini yükseltmeye ve ortak mücadeleye çağırıyoruz.Bizler aşağıda imzası bulunan; Demokratik kitle, emek ve meslek örgütleri olarak; Bölge ve Türkiye’deki tüm halklar, inanç grupları, kadınlar, gençler, STK’lar, demokratik kurum ve kuruluşlar olarak, tüm toplumsal kesimleri demokrasi değerleri etrafında buluşmaya ve mevcut iktidarı otoriter baskıcı politikalarına karşı demokratikleşme taleplerini yükseltmeye, birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Kürtsorunun, barışçıl demokratik yollardan çözülmesi, onurlu ve kalıcı barışın sağlanması için tüm toplumsal kesimleri sorumluluk alamaya çağırıyoruz.” 305 STK’nın altında imzasının bulunduğu ortak deklarasyonda KESK, DİSK, TMMOB bileşenleri ve Türk Tabipler Birliği (TTB) şubeleri de yer alıyor.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Genel Haberleri