Diyarbakır’da farklı alanlarda üretim yapan fabrikalarda zorlu koşullarda çalışan kadınlar, sosyal güvenceden uzak geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Kadın işçi L.A. “Ben ve benim gibi kadın işçiler sosyal güvencemiz olmadan çalışmak zorundayız çünkü başka çaremiz yok. Aylık 1000 - 1500’e çalışıyoruz. Düşünün 750 Liraya dahi çalışan kadın var” dedi. Erkeklere kıyasla daha zor şartlar altında çalışmak zorunda kaldıklarını vurgulayan bir başka kadın işçi, K.T. ise, “Hiçbir güvenliğimiz yok. Hele bir de kadınsan daha zor, ses çıkarmamız mümkün olmuyor. Bu işin hamallığını biz kadınlar yapıyoruz” diye konuştu
Foto: Arşiv
Gülbahar Altaş / YENİGÜN ÖZEL - Türkiye yıllık 17 milyar doları aşan dış ticaret fazlası ile sanayide milli ekonomiye en fazla katkı sağlayan tekstil ve hazır giyim sektörüne sahip. Gıda ve içecek sektöründe ise dünyanın ilk 15 ihracatçı ülkesi arasında yer alıyor. Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi de (DOSB) Türkiye’deki üretim merkezlerinden biri. DOSB’de300 fabrikadan yaklaşık 220 fabrika faal olarak üretim yapıyor. Bu fabrikalarda yaklaşık 8 bin 500 işçi çalışıyor. Bu işçilerin yaklaşık 8 bini farklı yaşlarda kadın işçilerden oluşuyor. Kurumsal firmalarda çalışan kadın işçiler, haklarını alma konusunda büyük ölçüde sorun yaşamıyor. Bu işçilerin sigortaları ve maaşları asgari ücret olarak yatırılıyor. Genel olarak bu firmalarda pek sıkıntı da yaşanmıyor. Ancak küçük çaplı bazı fabrikalarda ciddi sorunlar yaşanıyor.
‘Tüm hayatımız çalışmakla geçiyor’
Adının açıklanmasını istemeyen L.A. adlı kadın işçi, “Ben ve benim gibi kadın işçiler sosyal güvencemiz olmadan çalışmak zorundayız çünkü başka çaremiz yok. Aylık 1000 - 1500’e çalışıyoruz” diyor. Söz konusu firmalar kadın işçilerin maaşını asgari ücret üzerinden bankaya yatırıp, kredi kartlarını kendileri alıp bankadan çekip işçilere de belirtilen miktar ödeniyor. L.A. çalıştıkları şartları şu cümlelerle anlatıyor:
“Düşünün 750 Liraya dahi çalışan kadın var. Burada yine sahtekârlık yapıp işçilerin maaşını ödemeyen işveren kazanıyor. Devletin verdiği desteği dahi işçileri mahrum bırakıyorlar. Bir ailede 2-3 kişi fabrikada çalışınca şükrediyor en azından evlerine para götürdüklerini düşünüp, seslerini çıkaramıyorlar. Başka çaremiz yok. Ben sesimi çıkarıp ne yapacağım bir şey çözülecek mi? Hayır elime geçen 1500 liradan da mahrum kalacağım. Namusumuzla para kazanmaya, geçimimizi sürdürmeye çalışıyoruz. İşyerinde fazla çalışıyoruz, ev işleri yemek, temizlik derken tüm hayatımız çalışmakla geçiyor.”
Çocuk işçiler de var!
Bu fabrikalarda zor şartlarda çaresizlikten çalışmayı sürdüren kadın işçi de var, dayanamayıp işi bırakanlar olduğu gibi çocuk işçilerde var. 15-40 yaş arası çalışanların çoğunlukta olduğu fabrikalarda, Suriyeli göçmen kadınlar çalıştırıldığı bazı fabrikalarda ise, maaşlar çok daha düşük ve 800 TL’ye kadar düşüyor. Vatandaşlık sorunu yaşayan Suriyeliler herhangi bir hak talebinde de bulunamıyor. Mesai saatlerini de sıkıntılı olduğu fabrikalarda günlük 8 saat çalışılması gerekirken, birçok fabrikada çalışma süresi 9-10 saate çıkabiliyor. İşçi sendikaları bu konuda her hangi bir girişimde bulunmazken, il sağlığı güvenliğinden görevliler ise firmalarla sorun yaşamamak için bu tür hak ihlallerini göz ardı ediyor.
‘Dinlenmemize izin verilmiyor’
Bir başka kadın işçi, K.T.de, yaşadığı zorlukları şöyle anlatıyor:
“Tekstilde günde 9-10 saat çalışıyorum. Bazı fabrikalarda çalışan arkadaşlar bazen 10-12 saat çalışıyor. Çalışmaktan o kadar çok yoruluyoruz artık şikayet etmeyi bıraktık, hayatımızın rutini haline geldi çünkü. Sağlık sorunlarım da arttı. Dinlenmemize izin verilmiyor, çoğu zaman fazla dinlendiğimizi söyleyerek, dinlenme vaktimizi de elimizden alıyorlar. Hastalandığımızda sağlık raporu almaktan çekiniyoruz, ‘Dışarısı işsiz dolu, şu anda sahip olduğun işi üstlenecek çok kadın var’ diye işsizlikle tehdit ediliyoruz. Eve adımımı attığım gibi üstümü değiştirip, hemen mutfağa giriyorum. Yemekti, bulaşıktı derken gece saat 11’de oturuyorum. Yeterli uykuyu almadan da sabah zaten erken kalıyorum. İki çocuğum var, kahvaltılarını hazırladıktan sonra evden çıkıyorum. Eşim bazen ev işlerinde yardım ediyor ama o da bir fabrikada çalışıyor ve yoruluyor. Gerçi onun çalıştığı fabrika daha iyi en azından maaşını kesmiyor ve sigortasını yatırıyor.”
‘Mola dışında tuvalete gitmemize izin verilmiyor’
Erkeklere kıyasla daha zor şartlar altında çalışmak zorunda kaldıklarını vurgulayan K.T. “Tüm gün temizlikle geçiyorum. Bir de hafta içi fazla mesai olursa diye yenecek yemeklerin bir kısmını hazırlayıp, dolaba bırakıyorum. Bir de misafir de geldi mi onlarla uğraşıyorum derken zaten tatil diye bir şey kalmıyor. Mola saati dışında tuvalete gitmeye genelde izin verilmiyor. Ancak erkek işçiler çok daha rahat tuvalete gidip gelebiliyor. Sigara içmeye bile çıkabiliyor. Birde lavabo da çok kötü, onlarca çalışan kadınız 2 lavaboyla idare ediyoruz. Hijyen deseniz o da yok. Allah’a emanet yaşıyoruz, hiçbir güvenliğimiz yok. Hele bir de kadınsan daha zor, ses çıkarmamız mümkün olmuyor. Bu işin hamallığını biz kadınlar yapıyoruz” diye kaydetti.