Ziraat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Abdussamed Ucaman, pandemi ve ardından kuraklığın tarımsal alanı olumsuz etkilediğini ifade ederek, hükümetin bu süre zarfında üretim yerine sorunun çözümü için ithal ürünlere yöneldiğinin dikkat çekti. Ucaman, “Şu anda 750 bin ton buğday ithal edilmiş durumda. Eskiden sadece Rusya’ydı. Ama şu an Kanada ve Meksika’dan bile buğday ithal ediyoruz. Ciddi ihtiyaç var artık. Çünkü stokun yarısı kadar üretim yapabilmişiz” dedi.
YENİGÜN HABER – Dolar kurundaki artış, gıda sektöründeki krizi tetikledi. Dolara endeksli ithal ürünlerde her gün yaşanan fiyat artışı alım gücünü düşürdü. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Abdussamed Ucaman, sorunun kaynağının tarımsal alanların stratejik alan olarak değerlendirilmesi olduğunu söyledi.
Artı Gerçek’ten Remzi Budancır’ın haberine göre, pandemi ve ardından kuraklığın tarımsal alanı olumsuz etkilediğini ifade eden Ucaman, mevcut iktidarın bu süre zarfında üretim yerine sorunun çözümü için ithal ürünlere yöneldiğinin dikkat çekti. Ucaman, “Şu anda 750 bin ton buğday ithal edilmiş durumda. Eskiden sadece Rusya’ydı. Ama şu an Kanada ve Meksika’dan bile buğday ithal ediyoruz. Ciddi ihtiyaç var artık. Çünkü stokun yarısı kadar üretim yapabilmişiz. Bu alımlar dolara endeksli. Mesela Haziran ayı itibariyle ton başına 262 Dolar ödenmiş. 25 Kasım’da ise ton başına 379 Dolar ödendi. Dolar endeksli olduğu zaman dışarıdan aldığın ürün fiyatı yükseliyor” dedi.
[caption id="attachment_100906" align="alignnone" width="656"]
Mercimek ve arpa stoku tükeniyor
Buğday, mercimek ve tahıl ürünlerinin yetiştiği Diyarbakır ve Urfa başta olmak üzere Doğu-Güneydoğu bölgelerinde tarım alanlarının büyük bir bölümünün ekilmediğini hatırlatan Ucaman, “Diyarbakır 3 milyon, Urfa’da 2 milyon dekarlık arazinin yüzde 98’inde ürün elde edilemedi. 2020 yılı Türkiye'nin mevcut buğday üretimi 22 milyon ton. Şu anda mevcut üretimin yarısı kadar bir üretim oluştu. Daha önce belirli stoklar vardı. Şu anda stoklar tükenmek üzere. Mercimek, arpa stokları bitti bitecek” dedi.
Mercimek 6 binden 14 bine yükseldi
Üretim olmadığı ve stoklar eksildiği için hükümetin dışarıdan ithal ürünlere yöneldiğini ifade eden Ucaman, ürünün olmayışı, ithal edilen ürünlerin dolara endeksli olmasından dolayı kurdaki yükselişin fiyatlara yansıdığını söyledi. Bakanlığın 2021 yılı için daha önce buğday fiyatını 2 bin 270 olarak belirlediğini ifade eden Ucaman, ancak şu anda fiyatların bu oranın çok üzerinde olduğuna dikkat çekti. Bakanlığın 2 bin 270 olarak belirlediği buğday fiyatının şu anda 6 bin 400 lira olduğunu ifade eden Ucaman, yılbaşından bu yana hububatta değişen fiyat oranları ile ilgili verileri paylaştı. “Bakanlığın 2021 yılı arpa ile ilgili belirlediği fiyat bin 750’ydi. Tabloya bakıldığı zaman arpanın yılbaşındaki fiyatı bin 700 iken, şu anda 4 bin 200 lira. Buğday yılbaşında 2 bin 700 iken, şu anda 5 bin 888 lira. Mercimek (kırmızı mercimek) yılbaşında 6 bin 500 iken, şu anda 14 bin 450 lira. Özellikle mercimek aşırı düzeyde yükselmiş.”
Bölgede 11 milyon ton eksiklik var
Stokların tükendiğini, kırmızı mercimeğin artık bulunmadığını anlatan Ucaman, tüm bunların tarıma önem verilmemesi ve üretim yapılmamasından kaynaklı olduğunu söyledi. Mercimek üretiminin yüzde 90’ının Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yapıldığını hatırlatan Ucaman, “Diyarbakır yüzde 60’ına yakın kırmızı mercimek üretiyor. Kanada bir dönem buradan alıp ıslah çalışmalarını yapmıştı. Şu anda Kanada kırmızı mercimek üretiyor. Ürünlere bakıldığı zaman bir yıl içerisinde grafiğin nasıl pik noktasına ulaştığı seyrini görebiliyoruz. Buğdayın hemen hemen tüm çeşitleri, mercimek zaten risktir. Bölgede yaklaşık 11 milyon ton eksiklik var. Arpa, hububat dediğimiz buğdaygiller familyasının hemen hemen tümünde stok noktasında sıkıntı çekmeye başlıyoruz” dedi.
Vatandaş beslediği hayvanları elinden çıkarmaya çalışıyor
Toprak Mahsulleri Ofisinin stokları bir şekilde Haziran ayına kadar ulaştırma çabasında olduğunu ifade eden Ucaman, durumun pek iç açıcı olmadığına dikkat çekti. Tarım maliyetinin yüksek olduğunu, çiftçinin, köylünün üretimi yapamayacak duruma geldiğini ifade eden Ucaman, “Köylü yüzde 50 bir zararla tarlayı ekiyor. Ciddi sıkıntılar yaşandı. Özellikle büyük ve küçükbaş hayvan çiftliklerinin sıkıntıları artık had safhaya ulaşmış durumda. Hayvan kesimleri hızlanmaya başlamış. Vatandaş elinden çıkarmaya çalışıyor, çünkü beslediği her gün onun için zarar. Sahada gıda yok. 9’uncu aydan itibaren Toprak Mahsulleri Ofisi parça parça ithal arpa almaya, biraz olsun piyasayı hafifletmek için girişimlerde bulundu. Bu girişimlerin doğru temelde yapılması gerekiyor. O gıdanın karşılığı için kurum kendince çare arayışında.
Yerli üreticilerden ucuza, ithal ürüne ise dolar üzerinden ödeme yapılıyor
Toprak Mahsulleri Ofisinin çiftçiye yönelik uyguladığı politikayı eleştiren Ucaman, üreticinin ürettiği buğday için 2 bin 700 fiyat belirlendiğini ancak buna karşı dolar üzerinden 6 - 7 bin civarında ithal buğdaya ödeme yapıldığını söyledi. Stoklar tükendiği için Toprak Mahsulleri Ofisinin firmalara sözleşme yaparak un ya da buğday verdiğini ifade eden Ucaman, “Bu sözleşme ile piyasanın dengesini sağlamaya çalışıyor. Vatandaş bunu aldığı zaman sözleşme yapıp imzalıyor. Ama şu anda günlük fiyatın artışı, risk faktörü ortaya çıktığı için vatandaş bunu karşılayamayacak duruma gelmiş. Etrafta, Şehitlikte bile dün itibariyle somun ekmeğin fiyatı yükselmiş. Esnaf geçinemediği için kendi aralarında uygulamasını hayata geçiriyor. Bu da kaosa neden oluyor” dedi.
Tüm imkânlar seferber edilmeli
Devletin, iktidarın ve kurumların tarıma ilişkin ileriye dönük bir politika oluşturamadığını ifade eden Ucaman, şunları söyledi: “Büyük ihtimal ithal gıdaya ağırlık verilecek. Çünkü üretim yok şu anda. Haziran’a kadar üretim yok. Dolayısıyla bizim mercimek, buğday, arpa benzeri hububat ürünlerinin tümünün ithalatını yapmak zorunda olduğumuz gözüküyor. Şöyle bir risk var. Ekonomik çalkantıdan dolayı ithal ürünlerin alım fiyatları da çok yüksek olacak. Piyasa artık buna göre ciddi sıkıntı yaşayacak. Sadece asgari ücretli değil, orta düzeyli geliri olanlar da geçinemeyecek. Hala tedbir alınması konusunda ısrarımızı sürdürüyoruz. Çiftçinin tarlasına gidebilmesi için mevcut hükümetin, devletin tüm gücünü seferber etmesi gerekiyor. Gerekirse kaynağın tümünü gıda üretimine seferber etmesi lazım. Gerekirse köylüden alım garantili sözleşme yapıp tarlasındaki ürünün kaldırılmasına kadarki süreci hem takip, hem denetleme, hem kontrol etme hem de destekleme noktasında kesenin ağzını açması gerekiyor. Şu anda bir kaos içindeyiz. Bir sonraki yılda köylü tarlasına gidemeyecek.”