Vatandaşlar pazarlarda ucuz ürün bulabilmek için “zabıta gibi geziyoruz” derken, pazarcılar da halkın alım gücü olmamasından kaynaklı satış yapamadıklarını söylüyor
Ardı arkası kesilmeyen zamlar ve artan girdi maliyetleri nedeniyle ülkedeki ekonomik sıkıntılar gün geçtikçe derinleşiyor. Halk en temel ihtiyacı olan beslenmeye dahi para ayıramıyor. Marketlere, doğalgaza, elektrik, akaryakıt gibi pek çok temel ihtiyaçlara gelen zam halkın alım gücünü düşürdü. Meyve sebze fiyatlarına gelen zamlarla birlikte halk artık gramla almaya başladı. Türk-İş verilerine göre, 2022 Şubat'ta açlık sınırı asgari ücretin 300 TL üzerine çıkarak 4 bin 552 TL'ye yükselirken, yoksulluk sınırı ise 15 bin lirayı aştı.
‘Zabıta gibi geziyorum’
Mezopotamya Ajans’ta yer alan habere göre temel gıda ihtiyaçları için pazara giden vatandaşlar, pazarda en ucuz ürünü almak için çabaladıklarını söyledi. Bir ürünü alırken iki defa düşündüğünü kaydeden vatandaşlardan Ümran Saban, meyve ve sebzeye gelen zamlardan fazlasıyla etkilendiğini söyledi. Bütçesine göre almaya çalıştığını ifade eden Saban, “Zabıta gibi geziyorum pazarı. En ucuz ürünü bulmak için. En ucuz salatalık olmuş 12 lira. Artık salatalık dahi alamıyoruz. Ben kendimi düşünmüyorum, çocuğunun canı çektiği şeyi alamayanlar var” dedi. Elindeki poşetleri göstererek, “elimden aldıklarımdan belli” diye zamlara tepki gösteren Adnan Bulut, “Ben memnunum nasıl olsa halktan ses çıkmıyor. 2 bin 500 lira maaş alıyor, şükrediyor. Ne diyebilirsin böyle bir topluma. Ben emekliyim, yüzde 30 zam verildi, piyasanın durumuna bak. Bu kriz yılların birikimi. Tampon tampon dediler, nereye kadar bu tampon bir noktada patlayacaktı elbet” dedi.
‘Pamuk ipliğine bağlı ekonomi’
Geçen yıl 2 TL’ye aldığı ürünü bu yıl 8 TL’ye aldığını belirten Bulut, şöyle konuştu: “Bu krizin çözümü için başta üretim gerekli. Ekonomide adil dağılım olmalı. Biri bal yiyor diğer parmağını yalıyor. Parmağını yalayan şükrediyor, bal yiyeninde umurunda değil. İşte böyle bir ülkede yaşıyoruz. Vicdanını ve aklını kullanmayan insana her türlü bela müstahaktır. Bugün yarından daha iyidir, bu kafayla gidilirse. Pamuk ipliğine bağlı bir ekonomiyle yaşıyoruz.”
‘Alın teriyle çalışan kazanmıyor’
Mehmet Öztürk isimli vatandaş ise “Pazardaki fiyatlara bir şey demiyorum artık. Mazot, gübre pahalıysa çiftçi ne yapacak” diye sordu. Pazarcıları göstererek “bak bu soğukta bekliyor, evine ekmek götürebilmek için” diyen Öztürk, “Bu ülkede gayri meşru, yolsuzluk yapanlar kazanıyor. Alın teriyle çalışan kazanmıyor. Bu ülkedeki düzen baştan sona değişmeli. Hiçbirine güvenmiyorum, hepsini Allaha havale ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Millette para yok, satış yapamıyor’
Halkın alım gücünün olmadığı için kendisinin de satış yapamadığını dile getiren pazarcı Cevdet Karakoç,“Hep palavra yalan dolan. Bir kilo mantar 35 lira, bir kilo biber 30 lira patates 7 lira. Bu halk neyi alsın. Elma bile 10 lira bu insanlar ne alsın. Asgari ücret 4 bin 250 lira, 700 lira elektrik geliyor, halk nasıl geçinecek, geçinebilme şansı var mı? Millette para yok, satış yapamıyor” şeklinde konuştu.
‘Evimi satmak zorunda kaldım’
Pazarcı esnafından Süleyman Aksan da, “Satışlarımız yüzde 3’e düştü millet bir şey alamıyor, halkla satıcı arası bozuldu. Ürünü 5 liraya koyuyorum satamıyorum mallarımı geri toplayıp götürüyorum, ekonomik krizden dolayı evimi sattım, evimin parasını da harcadım. Artık bu da yetmiyor, bütün halkın durumu kötü. Kriz çok fazla hangi pazarcıya sorsan durumu kötü. Günlük evime ancak bir çorba parası götürebiliyorum. Bu pahalılığın düşmesi lazım” ifadelerini kullandı. Yemen'den Türkiye'ye okumaya gelen bir öğrenci ise “Fiyatlar burada çok pahalı. Salatalık önceden 2 lirayken şu an 10-15 lira. Ülkemde fiyatlar daha ucuzdu. Öğrenciyim burada zorlanıyorum yurt fiyatları da çok pahalı Türkiye’de. Durum kötü” dedi.