Girdi maliyetlerindeki yüksek artış ve kuraklık, 2022 yılında tarımsal üretimi sekteye uğrattı. TÜİK’e göre, tarımsal girdi fiyatları Eylül ayında yıllık yüzde 138.15 artışla rekor kırdı. Artan maliyetler ve kuraklık nedeniyle verimin düşmesi, çiftçiyi tarladan uzaklaştırırken, tarımsal ürün arzı da düşüyor
Kuraklık ve artan girdi maliyetleri, 2022 yılında tarım sektöründe olumsuz bir tablo açığa çıkardı. Artan enflasyon, gübre, mazot, elektrik gibi kalemlerdeki yüksek artış, tarım ürünlerinde maliyeti arttırdı. Sputnik’ten Sertaç Kayar’ın Haberine göre buna kuraklık da eklenince ürün fiyatlarında yükseliş devam etti. Girdi maliyetleri ve kuraklığın yeni yılda arzı aşağı yönlü etkileyecek faktörler olacağı belirtiliyor. Bu da fiyatların yüksek seviyede kalması ihtimalini doğuruyor.
Tarımsal girdi enflasyonunda rekor
Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre, tarımsal girdi fiyatları Eylül ayında yıllık yüzde 138.15 artışla rekor tazeledi. 2022 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 2.90, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 91.85, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 138.15 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 97.41 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 2.89, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 2.91 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 95.12, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 145.02 artış gerçekleşti.
Mazotta yüzde 175, elektrikte yüzde 140 oranında artış
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) verilerine göre Kasım ayında, Ekim ayına göre DAP gübresi yüzde 5.9, üre gübresi yüzde 3.8, kompoze gübre yüzde 3.2, kalsiyum amonyum nitrat gübresi yüzde 0.4 ve amonyum sülfat gübresi yüzde 0.7 oranında düşüş gösterdi. Geçen yılın Kasım ayına göre ise son bir yılda, kompoze gübresi yüzde 60, DAP gübresi yüzde 47, üre gübresi yüzde 13, kalsiyum amonyum nitrat gübresi yüzde 9 artarken, amonyum sülfat gübresi yüzde 9 oranında azaldı. Mazot fiyatı aylık olarak yüzde 9 düştü, son bir yıla göre ise yüzde 175 oranında arttı. Besi yemi Kasım ayında ekim ayına göre yüzde 2.3, süt yemi yüzde 2.2, son bir yılda besi yemi yüzde 94, süt yemi ise yüzde 90 oranında arttı. Elektrik fiyatları son bir yılda yüzde 140 oranında artarken, zirai ilaç fiyatları yıllık bazda yüzde 80 oranında artış gösterdi.
TZOB: Tarımsal ürün arzı azalıyor
TZOB söz konusu tablo nedeniyle tarımsal ürün arzının azaldığı bir döneme girildiği konusunda uyarıyor. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, örtü altı tarımı için tarımsal ürün maliyetlerine gübre, ilaç ve işçilik gibi masrafların yanı sıra bir de ısıtma ve elektrik gibi masrafların eklendiği bir sezonun başladığı yönünde açıklamada bulundu. Bayraktar “Tarımsal girdi fiyatlarındaki artışlar ürün maliyetlerini yukarı doğru çekiyor. Bu maliyetlerden dolayı artan ürün fiyatları tüketiciyi mağdur ederken, üretici ise eline geçen gelirin çoğunu masraflarına veriyor. Üreticilerimizin gelirleri düşüyor, geliri düşen üreticimiz mağdur oluyor ve üretimden uzaklaşıyor. Bu durum tarımsal üretimin artmasını olumsuz yönde etkilerken, tarımsal ürün arzının azalmasına sebep oluyor” diyor. Desteklerde, ilaç, yem, elektrik ve sulama girdileri göz ardı ediliyor. Tarımsal üretimde en önemli iki girdi kaleminin mazot ve gübre olduğunu ifade eden Bayraktar, “Bu iki kaleme ek olarak, sertifikalı tohum ve fidan destekleri her yıl düzenli olarak verilirken, üretim masraflarında önemli payları olan ilaç, yem, tarımsal sulamada kullanılan elektrik ve sulama girdileri göz ardı edilmekte, destek verilmemektedir. Hâlbuki yem, hayvansal üretimin can damarıdır. Su ve bu suyu çıkarmak için kullanılan elektrik enerjisi ise bitkisel üretimin olmazsa olmazıdır” dedi.
Üretici Fiyatları: En çok düşüş marulda, en yüksek artış kuru soğanda
TZOB verilerine göre, Kasım ayında üreticide fiyatı en fazla düşen ürün, yüzde 13.2 ile marul oldu. Maruldaki fiyat düşüşünü yüzde 12.9 ile taze fasulye, yüzde 11.7 ile ıspanak, yüzde 10.4 ile sivri biber, yüzde 8,2 ile limon izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 48.8 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğandaki fiyat artışını yüzde 44.7 ile yeşil soğan, yüzde 31 ile Antep fıstığı, yüzde 30.7 ile salatalık, yüzde 26.3 ile patates, yüzde 25.7 ile maydanoz, yüzde 20 ile domates takip etti. Kasım ayında üreticide 29 ürünün 17’sinde fiyat artışı olurken, 7 üründe ise fiyat düşüşü görüldü. 5 üründe de fiyat değişimi görülmedi. Marul, ıspanak ve limonda arz artışı fiyatların düşmesine neden oldu. Sivri biber ve taze fasulyede talepteki azalma ürün fiyatlarını düşürdü. Patates, kuru soğan, salatalık, yeşil soğan, domates ve maydanoz arzındaki azalma bu ürünlerin fiyatlarını yükseltti. Talep artışı Antep fıstığında fiyatın yükselmesine sebep oldu.
Kuraklık riski artıyor: Yağışlar yetersiz
Bunun yanı sıra kuraklık sorununun yeni yılda da tarım üretimini etkileyeceği yönünde bir tablo hakim. Türkiye’de temel ürünlerden buğday ve arpanın yer aldığı hububat ekimi, Eylül ayının son haftası itibarıyla başlarken ülke genelinde ekimler ekim ayında yoğunlaşıyor. TZOB açıklamalarına göre, özellikle kuruda yetiştirilen ürünler için önemli bir faktör olan Ekim ayı yağışları yetersiz kalırken, bu durum kuraklık riskini de artırıyor. Geçen yıl ekimde metrekareye 30.3 kilogram yağış düşerken, bu yıl aynı dönemdeki yağış miktarı ise 30.8 kilogram oldu. Yağışlar, Türkiye genelinde normaline göre yüzde 38 azalırken, Akdeniz hariç tüm bölgelerde normalinin altında yağış kaydedildi.
Üretici: Elektrik, mazot, gübre ve ilaç ücretleri bizi zorluyor
Üretici de hem artan girdi maliyetleri hem de kuraklıktan şikayetçi. Diyarbakır’da çiftçilik yapan Tarık Aydın, kendisini en çok etkileyen kalemlerin başında tarımsal üretimde kullanılan elektrik olduğunu belirterek “5 aboneye toplam 3 milyon küsur fatura geldi. Bunun yüzde 35’ini devlet ödüyor. Yine benim ödeyeceğim para 1 milyon 800 küsur. Tabi çalıştırmadığımız zamanlar da oldu. Kısacası sattığımız pamuk 5 milyon, elektriğe ödediğimiz para ise 3 milyon lira. Bunun gübresi, bunun mazotu, bunun kirası, bunun ilacı, bunun işçiliğini hesaplamıyorum bile. Yine gübre maliyeti çok yüksek. İlaç, mazot almış başını gidiyor. Bu 4 kalem bizi çok zorluyor. Elektriğin yüzde 35’ini devlet karşılıyor. Zaten o kadar uçuk fiyatlar ki devlet yüzde 35 değil yüzde 50’sini de verse bizi karşılaması mümkün değil. Mazot ve gübreye bir destek veriliyor ama çok komik fiyatlar” şeklinde konuştu.
‘Pamuğun maliyeti 18 milyon, fiyatı 13 milyon’
Bin 500 dönüm arazide pamuk ektiğini ve ürettiği pamuğun hala fabrikada beklediğini ifade eden Aydın şunları söyledi:
“Bütün çiftçilerin pamuğu fabrikada duruyor. Hiç kimse ne alıyor ne de satabiliyor. Bize dönüm başına maliyeti 18 milyon iken şu an pamuğun fiyatı dönüm başına 13 milyon. Bu kadar para koymuşsun, bu kadar alın teri ve üstüne malını da satamıyorsun, fabrikada duruyor. Buğday iyi bir fiyat verildi ama maliyetler o kadar yüksekti ki buğdayda neredeyse kafa kafaya geldik. Bu kadar zor. Şu anda pamuk olacak arazilerimin hepsi boşta kaldı. Kimse pamuk ekmiyor, herkes yine kuru araziye döndü.” ‘Böyle devam ederse tek bir dönüm bile sürmeyeceğim.” Kuraklık nedeniyle ektiği alanın düştüğünü söyleyen Aydın, bunun da üretimi yarı yarıya düşürdüğüne vurgu yaparak şöyle devam etti:
“Üçüncü ve dördüncü aya kadar biz yağmur görmedik. Hepsini kendi imkanlarımızla derelerden, kuyulardan beslendik. Kurak geçtiğinde ben 100 dönüm sulayacağım yerde 50 dönüme düşürmek zorunda kaldım. Yani ben burada ektiğim arazinin bile bir bölümünü boşa bıraktım, çünkü su yetiştiremedim. Kuraklık hem sulu hem kuru araziyi etkiliyor ve verim düşüyor. 6 bin dönüm arazi var bende. Her sene 4 bin dönüm arazi ekerim. Sulu buğday, pamuk, mısır, mercimek, arpa ekiyorum. Ben kendim bile 3 bin dönüm arazi ekerken geçen sene bin dönümden feragat ettim ekmedim. 3 bin dönüm ektim, bu sene de 1500 dönüm ektim. Önümüzdeki sene böyle devam ederse kesinlikle tek bir dönüm bile sürmeyeceğim. Kimse zararına çalışır mı?”
ZMO: 1.5 milyon tarımsal arazide ekim yapılmadı, yapılamadı
Tarımsal üretimde önemli bir merkez olan ve Türkiye’de en fazla buğday üretilen beş ilden biri olan Diyarbakır’da bu yıl ekili alan miktarında düşüş yaşandığı belirtiliyor. Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Abdulsamed Ucaman, “Geçtiğimiz yıl kuraklığa rağmen 1800 dekar ekili alan vardı ama bu yıl bu 1600 dekarlık alan ekildi. Bu yıl ekili alanın düşmesi bize artan maliyetlerin boyutunu gösteriyor. Maliyetler nedeniyle köylü arazisini ekmekten vazgeçiyor. Hem sulu hem de kuru tarım ekiminde ciddi bir azalış var. Maliyetler nedeniyle çiftçi sulu tarımdan kuru tarıma geçiyor. 1 milyon 600 dekarlık bir arazide kuru tarım, 300 bin dekarlık bir arazide ise sadece sulu tarım yapılmış. Diyarbakır’ın mevcut 5 milyon dekar tarımsal arazisi var, bu tarımsal arazinin yaklaşık 1,5 milyon dekarında ekim yapılmadı, yapılamadı. Bunun nedeni de artan maliyetlerdir. Çiftçi yavaş yavaş tarımsal topraklardan kopuyor. Tarladan kopan çiftçi, bir daha tarlaya dönmüyor. Kaygımız, bir teşvik olmazsa bir sonraki dönem tarımsal arazilerde üretim olmayacak. Bu da ülkede bir gıda krizine neden olur” dedi.