Türk Lirası’ndaki değer kaybı ve yüksek enflasyondan dolayı yaşanan finansal krize dikkat çeken Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, “Böyle devam ederse 2023’te büyük kırılmalara, iflaslara neden olacak bir krizle de karşı karşıyayız” dedi
Tarık Othan / YENİGÜN ÖZEL - Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, pandemi sürecinin kent ekonomisine etkisini, ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıların Diyarbakır iş dünyasına yansımaları, kentin sanayi gelişiminin önündeki engelleri ve kent ekonomisinin gelişim dinamiklerini Yenigün Habere değerlendirdi. Diyarbakır iş dünyasının pandeminin etkilerinden çok Türk Lirasında yaşanan değer kaybından olumsuz bir şekilde etkilendiğine vurgu yapan DTSO Başkanı Mehmet Kaya, “Pandemi ekonomiyi olumsuz etkilemişti. Özellikle iç piyasayı, dünyada da uluslararası ticareti önemli oranda etkilemişti. Türkiye’de özellikle TL’nin değer kaybetmesi ve enflasyonla birlikte pandemiden daha kötü bir sürecin içerisine girdik maalesef. Pandemi sürecinde nispeten işletmelerin önemli bir kısmının açık olması dünyayı etkileyen pandemi sürecinden Türkiye gibi tüm ülkeler etkilenirken, biz şimdi pandemi sonrası dünya ülkelerinde hafif seyreden ama bizde çok derin seyreden bir kriz ile karşı karşıyayız. Bu bir finansal kriz ve hemen hemen her kesimi etkiliyor. Böyle devam ederse 2023’te büyük kırılmalara, iflaslara neden olacak bir krizle de karşı karşıyayız” dedi.
‘İnsanlar önlerini göremez haldeler’
Kent ekonomisinin ana gövdesini küçük ve orta işletmelerin oluşturduğunu ve ülkede yaşanan ekonomik krizin en çok bu kesimleri etkilediğini ifade eden Kaya, şöyle konuştu:
“Biz büyük işletmelerden çok orta ve küçük işletmelere sahip bir kentte yaşıyoruz. Tabii ki geçişten gelen bir süreçten bahsediyoruz. Maalesef 2 bin kişi çalıştıran işletmemiz yok gibi bir noktadayız. Tabii küçük ve orta işletmeler krizlerde en çok ve çabuk etkilenen işletmelerdir. Bunlara önemli destekler verilmezse, pandemi ve üzerine yaşanan TL’nin değer kaybı ve dahası hiperenflasyon diyebileceğimiz yüksek enflasyon bu küçük ve orta işletmelerin ayakta kalması imkânsız hale gelir. Tabii bununla birlikte ister istemez işten çıkarmalar da başlayacaktır. Bu da Bölgede ortalamanın üstünde seyreden işsizlik oranları bunun çok çok daha üstüne gidecektir. Doğrusu kentimizde son 3 yıldır yakaladığımız sanayi altyapısının oluşmasına yönelik önemli bir ivme vardı. Bu çok önemliydi ama tabii bunun bir krize denk gelmesi Diyarbakır için büyük bir şanssızlıktı. Çünkü biz bugüne kadar sanayi altyapısının yetersizliğinden dolayı yatırım çekemiyorduk. Zaten dezavantajlı bir bölgede yaşıyoruz. Avantajımız bir beşeri sermayemiz, ikincisi ise sanayi altyapımız da bununla birlikte gelişince aslında yatırım çeker bir hale dönüşmüştü. Ama bu kriz doğrusu bu ivmeyi etkiledi. Çünkü insanlar önlerini göremez haldeler. Yani yatırım yapma konusunda çok cesaretli değiller. Yarın süreç içerisinde dövizin nereye geleceği, buradaki girdi maliyetlerinin; enerji, doğalgaz vs. bunların nereye geleceği doğrusu tahmin edilebilir değil. Hükümetin açıklamaları da bu konuda çok güven verici değil. Tabii ister istemez bu yatırımcıların tamamını etkiliyor.”
‘Suriye’ye açılan Nusaybin kapısı, 17 yıldır açılmadı’
Diyarbakır ve Bölgedeki sanayi ve ticareti geliştirmenin önündeki engellerin kaldırılması noktasında yapılması gerekenleri ve özellikle bölgeyle ilgili atılması gereken adımları sırlayan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birincisi, bu kriz bize gösterdi ki, ihracat en önemli ticari ataklarımızdan bir tanesidir. Bunun biran önce geliştirilmesi gerekiyor. Nedir bu geliştirme, öncelikle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne yönelik şuan sıkıntılı yürüyen ticaretin önünün açılması gerekiyor. Habur artık bunu kaldırmaz noktada. O bölge ile siyasi sorunlar minimize edilirse ve kapıda fiziksel iyileştirme biraz daha hızlı yapılırsa bizim oraya satmayacağımız ürünümüz yoktur. Bölgeyi ilgilendiren bir diğer önemli konu Suriye’ye açılan Nusaybin kapısı. 17 yıldır yapılmış olan modern bir kapı maalesef bir türlü açılamadı. Onun Bölge ticaretine, bölgedeki küçük üretenlerin ki, çatışmadan yeni çıkmış bir bölgeden bahsediyoruz ve oraya her ürünü ihraç edecek bir noktadayız. Bu iki kapının biran önce açılması gerekiyor.”
‘Krediye erişimde ayrımcılık değil Batı'da olanı istiyoruz’
Diyarbakır’daki yatırımcıların yıllardır ısrarla bir türlü çözülmeyen krediye erişim sorununa ilişkin olarak da Kaya, “Bölgeyle ilgili bir diğer önemli sorun finansa erişim sorundur. Maalesef bölgede gerek kamu gerekse de özel bankalar, Bölgeye yönelik dezavantajlı bir uygulama içerisindeler. Bölge yatırımcısının büyümesini engelleyen, bölge yatırımcısının büyüdükçe kendi ihtiyaçlarını buradaki bankalardan karşılayamadıkları için merkezlerini Batıya taşımak zorunda kalan ki, bu taşıma bugün finansa erişim için ama yarın fabrikasını taşımakla karşı karşıya kalabiliriz. Bunun için özellikle bankacılık sektörünün bu işin çözümüyle ilgili adım atması gerekiyor. Burada da hükümete görev düşüyor. Hükümetin özellikle Bölgedeki kamu bankalarının buradaki işletmelere yönelik desteklerini biran önce net olarak açıklamaları gerekiyor. Biz burada Batıdan daha fazla bir pozitif ayrımcılık talep etmiyoruz, tam tersi Batıda uygulanan sistemin aynısının burada uygulanmasını istiyoruz. İpotek sorununun burada olmasını istemiyoruz. Kredi limitlerinin Bölge koşullarına uygun hale getirilmesini istiyoruz. İnsanlar burada alamadıkları krediyi firma merkezlerini Batıya taşıdıkları zaman alabilir haldeler. Biz bu uygulamaların kalkmasını ve üyemizin finansa erişiminin kolaylaşmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. Kentteki yatırımcılar açısından artan girdi maliyetlerinin ciddi handikap oluşturduğuna işaret eden Kaya, şu değerlendirmede bulundu:
“Asgari ücrete zaten yüzde 50’lik bir artış sağlandı. Dönüp baktığınızda elektrik, doğalgaz gibi ürünlerde yüzde 200-330’e varan bir artışla karşı karşıyayız. Bunların hepsi girdi maliyetlerini arttırdığı için burada özellikle üreticilere yönelik uzun vadeli Kredi Garanti Fonu destekli kredilerin biran önce açılması gerekiyor. Faiz oranlarının da korunarak bu desteklerin açıklanması gerekiyor. Bunlar olmadığı takdirde doğrusu bölgede hem üretimde hem de sınır ticaretinde firmalarımız olumsuz bir durumla karşı karşıya kalacaklar.”
‘İhracat oranlarımızı gerçek anlamda göremiyoruz’
Krediye erişim sorununun bir yansıması olarak birçok firmanın merkezini Diyarbakır’a getirme konusunda imtina ettiklerini ya da bazı firmaların aynı nedenle merkezini Batıya taşıdıklarını ifade eden Kaya, “Bazı önemli firmalar maalesef merkezlerini buraya getirmiyorlar. Burada fabrika açsalar bile merkezleri Batıda kalıyor. İstanbul’da Ankara’da kalarak burada yatırım yapıyorlar. Tam da bu nedenlerden dolayı. Tabii bunun da Bölgemize kamusal bir zararı oluyor. Ne demek istiyorum; işte, belediyenin geliri düşüyor. Bunlar vergilerini ve SGK’larını buradan ödemedikleri için bu gelirler düşüyor. Artı ihracatlarını da buradan yapmıyorlar. İster istemez merkezlerinin bulundukları şehirlerde yapıyorlar ve bu da bizim ihracat oranlarımıza da yansıyor. Yani ihracat oranlarımızı gerçek anlamda istediğimiz şekilde göremiyoruz. Yani Diyarbakır’da üretilen ile reel ihracat bugün TÜİK’in açıkladığı oranların çok çok üzerindedir. Bunun da tek sebebi, firmaların merkezlerini Batıda tutmalarıdır. Tabii ki biz yatırımcıları çağırırken buradaki yatırım altyapısı uygun diye çağırıyoruz. 6’ıncı Bölge teşvikten yararlanmaları için. Aslında bununla ilgili Tekstil OSB’ye dönüp baktığımız zaman önemli bir yatırımcı kesimi gelip burada yatırım yapmak için arsa talebinde bulundular. Karacadağ OSB ile ilgili gelip arsa talebinde bulunuyorlar. Yani, Bölge yatırım altyapısı, ortamı anlamında önemli bir noktada. Bunların değerlendirilmesi gerekiyor. Ve firmalar da geliyorlar. Bu anlattıklarımız tamamen bu ilerleyişin önünü engelleyebilecek veya firmaların merkezlerini getirmelerini engelleyecek olayların ortadan kalkması gerektiğini savunuyoruz. Yoksa firma sonuçta merkezini İstanbul’da tutarak burada fabrikasını açabiliyor. Buna bir engel yok ve bugün Tekstil Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 70’e yakın firmamıza dönüp baktığımız zaman bunun yaklaşık 5-10 tanesi merkezini halen İstanbul’da tutup burada şube üzerinden gidiyor” diye belirtti.
‘Özel desteklere ihtiyaç var’
Diyarbakır’ın yatırımcı çekmek için sahip olduğu avantajlara ve kent ekonomisinin gelişimi açısından ihtiyaç duyduğu yeni sektörel açılımlara dikkati çeken Kaya, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bölge 6’ıncı bölge teşviki kapsamında imkânlardan yararlanıyor. Bu tek başına yeterli mi, tabii ki değil. Zaten dikkat ederseniz, emek yoğun sektör dışında diğer sektörleri de pek rahat getiremiyoruz. İki tercih var burada, bölgeyi seçmelerinde; birincisi, genç nüfusumuzun Türkiye ortalamasının üstünde olması ve tabii bu anlamda bizim de eğitimli ve nitelikli eleman yetiştirmeyle ilgili çalışmalarımız var. Onun için genç nüfus burada önemli bir etken. Tabii bu durum emek yoğun sektörlerin buraya gelmesini tetikliyor. Tabii 6’ıncı Bölge teşvikleri kapsamında vergi indirimleri de emek yoğun sektörü çeken bir etken. Ama tabii tek başına emek yoğun sektöre bağlı olarak Bölgenin gelişmesinin olanağı da yok. Kentimizde ileriye dönük, teknolojik yatırımların gelmesini sağlayacak altyapının oluşmasına ihtiyaç var. Genç nüfus aynı zamanda bunun için de uygun. Tabii bu bir çalışmayla gerçekleşebilecek ve önemli, kamu destekli bazı yatırımların gelmesiyle birlikte oluşabilecek bir kümelenme süreç içerisinde yenilikçi ve teknolojik ürünlerin de burada üretilmesini sağlayacaktır. Bu da özel bir teşvik, özel bir destek ve özel bir çalışmayla mümkündür. Sadece 6’ıncı Bölge teşvikleriyle olacak iş değil. Teknolojik yatırımlar kamu desteğiyle insan kaynağının eğitilmesi, Bölgeye Batıdan daha farklı bir teşvik uygulaması gerekiyor. Biz sonuçta Ortadoğu’ya yakın ama limana uzak bir noktadayız. Kentte bir lojistik sorunumuz var. Bu dezavantaj halinin ortadan kaldırılmasına yönelik bazı desteklerin birlikte verilmesi gerekiyor. Emek yoğun sektör amenna, tamam ama özelikle teknolojik yatırımların gelmesini sağlayacak özel desteklere ihtiyaç var.”
Kaya: Odamız üyelerimizin hizmetindedir
DTSO’nun yatırımcılara her türlü desteği sunmaya hazır olduğuna değinen Kaya, “Odamız bünyesinde kurulu gerek Yatırım Destekleme Merkezi gerek İhracat Destekleme Merkezi, KOSGEB, KGF gibi kuruluşlar üyelerimize her zaman hizmet vermeye hazırdır. Bu konuda gerek yatırım yapmak isteyenler gerekse de yatırımları olup sorunlarla karşılaşanların bizlere müracaat ederek, bizlerden destek alarak işlerini, yatırımlarını yapabilirler. Bu anlamda Odamız üyelerimizin hizmetindedir” ifadelerini kullandı.