Diyarbakır’da DİSK/DEV Sağlık İŞ Sendikası’na bağlı 4D Statüsünde ve Taşeron olarak çalışan sağlık işçilerinin başlattığı imza kampanyası sona erdi. Toplanan imzalar işçilerin talepleriyle birlikte ilgili bakanlıklara iletilecek
Diyarbakır’da DİSK/DEV Sağlık İŞ Sendikası’nın 4D Statüsünde ve Taşeron olarak çalışan sağlık işçilerinin talepleri için başlattıkları imza kampanyasında sona gelindi. Toplanan imzalar Ankara’da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve ve Çalışma Sosyal ve Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e, işçilerin talepleriyle birlikte iletilecek. DİSK/Dev Sağlık İş Sendikası Diyarbakır Temsilciliği, sağlık emekçilerinin, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için Diyarbakır Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi ve Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde Şubat sonunda imza kampanyası başlatmıştı.
‘Emekçi arkadaşlarımızın sesi yüreği olmaya sözümüz var’
DİSK/DEV Sağlık İŞ Sendikası Diyarbakır İl Yönetimi, Dicle Üniversitesi Hastanesi ve Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı Eğitim Araştırma Hastanesi ile Devlet hastanelerinde çalışan 4D Statüsünde ve Taşeron olarak çalışan sağlık işçilerin talepleri için başlattıkları imza kampanyasının sona erdiğini açıkladı. DiSK Dev-Sağlık İş Sendikası Temsilcisi Ümit Umdu, toplanan imzalarla birlikte Ankara’da olacaklarını söyledi. Umdu, “İmza kapmanyamızın sonuna geldik. Yarın bu haklarımızı ve daha fazla sorunlarımızı Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca ve Çalışma Sosyal Ve Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Bilgin’e bir aksilik olmazsa dile getireceğiz. İşçi Emekçi arkadaşlarımızın sesi yüreği olmaya sözümüz var” dedi.
‘4D Statüsünde ve Taşeron olarak çalışan sağlık işçileriyiz’
DiSK Dev-Sağlık İş Sendikası Diyarbakır Bölge Başkanlığı olarak “Sağlık işçisiyiz, haklarımızı istiyoruz!” sloganıyla başlattıkları imza kampanyasının sonuna geldiklerini belirten Umdu, “Bizler Dicle Üniversitesi Hastanesi ve Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı Eğitim Araştırma Hastanesi ile Devlet hastanelerinde çalışan 4D Statüsünde ve Taşeron olarak çalışan sağlık işçileriyiz. Güvenlik, tıbbi sekreter, temizlik, hasta bakıcı, tekniker teknisyen, teknik servis çalışanı, Hastane bilgi yönetim sistemi işçisi, görüntüleme teknikeri, teknisyenleri, yemekhane işçileri olarak sorunumuz çok sendikamız ile bu sorunları aşmaya çalışıyoruz!” ifadelerini kullandı.
Taşeron sağlık işçilerinin talepleri
Umdu, işçilerin taleplerini ise şöyle sıraladı: “1. Geçinemiyoruz, insanca yaşayabileceğimiz bir ücret istiyoruz! Enflasyon farkı zam değildir! Tüm sağlık işçilerine ek zam talep ediyoruz! Bizlere dayatılan toplu iş sözleşmeleri zam değil sadece enflasyon farkına göre ücret artışı olmaktadır. Bu durum bizlerin zaten gerçek olmayan enflasyon oranları altında daha da ezilmemize sebep olmaktadır. Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde çalışan sağlık işçileri ile üniversite hastanelerinde çalışan sağlık işçileri arasında bile çok ciddi bir ücret farklılığı bulunmaktadır. Yapılan toplu iş sözleşmeleri nedeniyle Dicle Üniversitesi hastanesinde bu ay 3950 TL yani asgari ücretin bile altında ücret uygulanmıştır.
- Pandeminin ağır yükünü çeken sağlık işçileri olarak kazanılmış hakkımız olan haftalık 40 saatlik çalışma hakkımızı istiyoruz! Tabi olduğumuz iş kanunu en çok 45 saat öngörmüştür fakat sağlık işçileri açısından haftalık 40 saatlik çalışma kazanılmış bir haktır.
- Taşeron döneminden gelen keyfiyet ve hukuksuzlukların artık son bulmasını, yaptığımız işlerin belirlenmesini ve “Görev Tanımlarımızın yapılmasını istiyoruz!
- Ara dinlenme ve yemek molalarımızın düzenlenmesini istiyoruz! Hastanede bir fiil 12 saat kalmış olmamıza rağmen çalışma süremiz 11 saat kimi hastanelerde 10,5 saat gösterilmektedir.
- 696 Sayılı KHK ile getirilen “Zorunlu Emeklilik” uygulamasının son bulmasını, tayin ve becayiş hakkımızı istiyoruz! Zorunlu Emeklilik uygulaması sadece 696 sayılı KHK ile taşerondan kadroya geçen işçiler için uygulanması bir ayrımcılıktır. Kaldırılmasını istiyoruz!
- Bir gece KHK ile kadroya geçtikten sonra iyileşme beklerken çok daha kötü bir kadro ile karşı karşıya kaldık. 1 milyon işçiyi kadroya geçirdik denildi ama bu sayının yarısı zaten belediye idarelerinde çalışan belediye şirketleri aracılığıyla çalıştırılmaya devam ediyor. Kamu kurumlarında Kadroya alınanlar ise asgari ücretin biraz üstünde bir ücretle çalışmaya mahkum edilmiş durumda. Bu noktada KHK ile getirilen bu kadroya dair TBMM tarafından eksiklikleri giderilerek kapsamlı bir kanun haline getirilmesini talep ediyoruz.
- Üniversiteler ile SGK arasındaki anlaşmalar nedeniyle özellikle ücret dışı ödemelerde aksaklıklar yaşanmaktadır. Döner sermaye gelirleri zaten sınırlı olan üniversitelerde “4D’li sürekli işçilere, memurlara ödedik size kalmadı, ya da isçilere ödedik memurlara kalmadı diye iş barışını da zedeleyen bir durumla karşı karşıya kalınmaktadır. Üniversitelerde çalışan işçilerin merkezi bütçeden maaşlarının ödenmesi halinde bu aksaklıkların yaşanmayacağı açıktır. Üniversitede çalışan işçilerinin maaşlarının Merkezi Bütçeden maaşların ödenmesini talep ediyoruz.
- 1 milyon işçiye kadro verildi denildi ancak hala hastanelerde taşeron şirketler aracılığıyla çalıştırılmaya devam eden meslek grupları var. *Hastane yemekhanelerinde çalışanlar, *Hastane Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) çalışanları, *Hastanelerin otoklav, laboratuvar, sterilizasyon, görüntüleme birimlerinde çalışan birçok sağlık işçisi hala taşeron olarak çalıştırılmaktadır. *Kamu İktisadi Teşebbüslerinde çalışan işçiler taşeron şirketler aracılığıyla çalıştırılmaya devam ediyor! Bu gruplarla ilgili nitelikli, güvenceli bir istihdam modeli kadrolu, güvenceli çalışma hakkı istiyoruz!
- Birçok kurumda SGK meslek kodu ile fiilen yaptığımız işler birbirini tutmuyor. Bu durum hem hak kaybı hem keyfi uygulamalara yol açmaktadır, bu uygulamanın kaldırılmasını fiilen yapılan işler ile meslek kodlarının uyumlu hale getirilmesini istiyoruz!
- Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde yetkili olan Hak İş Konfederasyonuna bağlı Öz Sağlık İş Sendikası basına ve yargıya yansıdığı biçimiyle sağlık Bakanlığı’nın bazı yöneticilerine rüşvet iddiaları ile sendikal faaliyetlerin özgürce kullanılmasını engellemektedirler. İşçilerin hakkını aramaktan ziyade Sağlık Bakanlığı’nın bir genel müdürlüğüne dönüşmüş bu sendika işçilere sendikalar kanununa aykırı şekilde para dağıtarak özgür sendikal faaliyetleri engellemektedir.
- Sendikalar kanununda yer alan anti demokratik yöntemler sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanması anlamına gelmektedir. Bu noktada en azından Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü normlarına uygun hale gelmesini istiyoruz!” (Haber Merkezi)