Diyarbakır ve çevresindeki birçok kadın için tandır ekmeği, ailesinin geçim kaynağı haline geldi. Oldukça meşakkatli bir iş olan tandırda ekmek pişirmenin riskli yanları olsa da bu işi yapan kadınlar içinde bulundukları şartlarda başka çarelerinin olmadığını söylüyor. Bu kadınlardan biri olan Nermin Aslan, bu işi karın tokluğuna yaptıklarını belirterek, “Riski ve yorucu bir olsa da başka çarem yok. Geçinemiyoruz, altı çocuk, ben, eşim ve kayınvalidem dokuz nüfusuz, en küçüğü dışında hepsi okula gidiyor. Faturalar da eklendiğinde geçinmek kolay mı Allah aşkına, kimin yanında elimizi açalım, nerede dilenelim? Bu işler bize göre değil. Kirada kaldığımız ev müstakil ve bahçesinde tandır kurduk. Bu tandır da ekmek pişiriyorum” dedi
Gülbahar ALTAŞ/YENİGÜN ÖZEL– Bölgede yaygın olan tandır kültürü, ekmek yapıp satılmasıyla kadınların aile bütçesine katkıda yeni bir geçim kaynağı olarak görülüyor.
Leğenlerce mayalanan ve hazır hale getirilen hamur, tandırlara taşınarak burada ekmek haline getirilip pişiriliyor.
Oldukça meşakkatli bir iş olan tandırda ekmek pişirmenin riskli yanları olsa da bu işi yapan kadınlar içinde bulundukları şartlarda başka çarelerinin olmadığını söylüyor.
Bu kadınlardan biri olan Nermin Aslan, Yenigün Haber’e, yaşam şartlarının ağırlaşmasından dolayı tandır ekmeği pişirip sattığını söylüyor.
“Evin bazı masraflarını karşılıyorum”
6 çocuk annesi Nermin Aslan, “Yorucu bir iş, çocuklarımdan en büyüğü 19 en küçüğü 5 yaşında, kolay mı onları beslemek, yetiştirmek… Eşim yevmiyeli işçi olarak çalışıyor. Sağlığı da pek iyi olmasa da yine iş yapmaya çalışıyor. Ev kira ve şartlar çok zorlaşınca bende tandır ekmeği yapıp satmaya başladım. Normalde tandır ekmeği sadece kendime yapıyordum, sonra komşularımın bu ekmeği yapıp sattığını görünce bende bu işe girdim. En azından evin bazı masraflarını karşılıyorum” diyor.
“Yaptığım ekmekleri çocuklarım satıyor”
Nermin Aslan’ın yaptığı ekmekleri iki çocuğu seyyar arabalarda satıyor. “İşimiz zor, bu işi yaparken yüzü veya eli yanan çok kadın olduğu gibi tandır dumanından kaynaklı astım ve bronşit gibi hastalıklara da yakalanıyoruz” diyen Nermin, sözlerine şunları ekliyor:
“Riski ve yorucu bir olsa da başka çarem yok. Geçinemiyoruz, altı çocuk, ben, eşim ve kayınvalidem dokuz nüfusuz, en küçüğü dışında hepsi okula gidiyor. Faturalar da eklendiğinde geçinmek kolay mı Allah aşkına, kimin yanında elimizi açalım, nerede dilenelim? Bu işler bize göre değil. Kirada kaldığımız ev müstakil ve bahçesinde tandır kurduk. Bu tandır da ekmek pişiriyorum.”
Pandemi sürecinde eşi iş bulmakta zorlanınca ekmek yapmaya başladığını söyleyen Nermin, Yaklaşık üç-üç buçuk yıldır ekmek pişiriyorum. Tandır ekmeğini eskiden haftada iki kere kendimiz için yapıyordum. Eşim işsiz kalınca da bunu geçim kaynağı haline getirdim” dedi.
“Kazandığımız, verdiğimiz emeği karşılamıyor”
Hemen her gün tandırı ekmek pişirmek için yaktığını söyleyen Nermin, bir gününü nasıl geçtiğini de şöyle anlatıyor:
“Sabah saat 06.00’da uyanıyorum. Günde yaklaşık 10-12 saat çalışıyorum. Hamurun yoğurması, mayalanması, tandırların yakılışıderken saatler geçiyor. Bununla birlikte evde yemek yap, temizlik, çamaşır, bulaşık yıkama derken bir gün bitiyor.”
İşin zorluğuna da dikkat çeken Nermin, şöyle devam ediyor:
“Tandır ekmeği yapmak çok zahmetli bir iş hele yaz aylarında hiç çekilmiyor. Yazın aşırı sıcak, kışın da çok soğuk. Ekmeğin tanesini şu anda 6 TL. Unun torbası 500 TL’yi geçti. Geçen yıl ekmeği üç liraya satıyorduk uygundu fiyatı insanlar da alıyordu, işimiz iyiydi. Şimdi ise sadece kıt kanaat geçiniyoruz, insanlarımız da eskisi gibi ekmek alamıyor. 50 kiloluk bir torba undan yaklaşık 250 tane ekmek çıkıyor. Ancak dediğim gibi unun, mayanın, odunun fiyatını düşününce hele verdiğimiz emekte bir tarafa karşılamıyor. Ama işte başka geçim kaynağı olmayınca mecbur bu işi yapıyorum.”