MED DER'in "Çocuk ve Dil" adlı panelinde konuşan Pedagog Adar Jiyan, "Anadilini iyi öğrenemeyen çocuk başka dili de iyi öğrenemez. Dil hakkımız değil vazgeçilmezimizdir" dedi. Avukat Cemile Turhallı ise, Uluslararası anlaşmalarda dil hakkından madde madde bahsedildiğine değinerek, "Türkiye de anlaşmayı imzaladı, ancak Türkiye anadil hakkını ihlal ediyor” dedi
YENİGÜN HABER – Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED DER), 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü kapsamında dernek binalarında "Çocuk ve Dil" adlı panel düzenledi. Moderatörlüğünü Dernek Eşbaşkanı Şilan Elmas Kan'ın yaptığı panele, Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefxan Ciziri, Pedagog Adar Jiyan, Avukat Cemile Turhallı, Akademisyen Resul Geyik panelist olarak katıldı. Panele, Halkların Demokratik Partisi (HDP) il yöneticileri, Kürt Yazarlar Derneği, Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Derneği (TUHAY DER), Kürdistan Komünist Partisi (KKP) yöneticileri ve dil eğitmenleri katıldı.
Moderatör Kan, yüzlerce yıldır çocuk haklarının ihlal edildiğini belirterek, "Bu toplumun ahlakını ve geleceğini inşa edenler kesinlikle çocuklar. Ancak çocuklar haklarından mahrum bırakılıyor. Özellikle Türkiye'de demokrasi sorunu nedeniyle dil hakları ihlal edilmektedir. Türkiye'de kültür soykırımı ile dil yok edilmektedir. Kürtçeye yönelik saldırılara güçlü bir tepki vermediğimiz için saldırılara ve asimilasyon politikalarının önüne geçemiyoruz" dedi.
'Dilimiz için mücadele etmeliyiz'
Panelde ilk olarak söz alan Akademisyen Resul Geyik, bölgede anadil konusunda eksikliklerin yaşandığına dikkati çekti. Anadilin unutulmak üzere olduğunu belirten Geyik, "Türkçe’nin konuşulduğu bölge oldu. Eğer dilimiz eğitim dili olmaz ise sorunlar devam edecek. Bölgemizden örnek verirsem Hakkari'deki çocuk Kürtçe beş bin kelime konuşuyorsa bu sayı Diyarbakır'da 3 bin civarında. Bizim çocuklarımız kendi dillerinde eğitim göremedikleri için o dilde düşünemiyorlar. Ve düşünceleri artık mevcut dile göre şekilleniyor. Eve geldiğinde çocuk dilini unutuyor. Kullandığımız cümleler yavaş yavaş değişiyor. Diğer dile benziyor. Böyle olmaması için sahip çıkmalıyız. İğne ucu kadar da bir çalışma yapsak çok önemlidir. Birey olarak grup olarak dilimizi yaşatmak için 'ne yapabiliriz' diye düşünmeliyiz" diye konuştu.
'Kürtçe amacımız olmalı'
Anadile yalnızca bir gün değil, her gün önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Geyik, "Eğer bir gün önem verirsek araçsal olur, amaç edinmeliyiz. Dolmuşa bindiğimizde, ekmek almaya gittiğimizde, Valiliğe gittiğimizde de Kürtçe konuşmalıyız" dedi.
'Anadilimiz vazgeçilmezimizdir'
Daha sonra konuşan Pedagog Adar Jiyan, dil ve yaşamın vazgeçilmez olduğunun altını çizerek, "Anadilimizde konuşmak istemek hakkımız değil vazgeçilmezimizdir. Dilin kendisi annedir, anne dili öğretir anlamında söylemiyorum. Dil anne karnındayken başlıyor. Çünkü çocuklar daha anne karnındayken annesinin sesini, konuşmasını, gülmesini kayıt ediyor. Bu yüzden anadil diyoruz. Bir çocuk anadilini dedesinden değil, anneannesinden öğrenmeli. Anadiliyle büyüyen çocuk okula gittiğinde de dilini unutmaz. Anadilini iyi öğrenemeyen çocuk başka dili de iyi öğrenemez. Dilin yasaklanması herkese saygısızlıktır. Çocuklarımızın rüya ve hayalleri yasaklanmasın, özgür olsun. Anne sütü ve sevgisiyle büyümeyen çocuk yaşamı boyunca eksik olur. Yine ayını şekilde diliyle büyümeyen çocuk da kendini iyi ifade edemez ve üzerinde çok büyük tahribatlar olur" ifadelerini kullandı.
Son olarak dilin hukuki boyutuna değinen Avukat Cemile Turhallı da, "İnsanlar diliyle tanınır ve bu yüzden dil çok önemlidir. Dil sadece konuşmak değildir, dil kültür ve kolektif yaşam bilincidir. Dil, kendi kimliği ile toplumu oluşturur" diye belirtti.
'Türkiye anadil hakkını ihlal ediyor'
Uluslararası anlaşmalarda dil hakkından madde madde bahsedildiğine değinen Turhallı, şöyle konuştu: "Türkiye’de anlaşmayı imzaladı, ancak Türkiye anadil hakkını ihlal ediyor. UNESCO tüm diller için önemlidir ve 21 Şubat Dünya Anadil Günü olarak belirlenmiştir. Biz dilimizi yaşamadıkça di,l yok olmaya mahkumdur. Eğitim, dilin yaşatılması için temel bir haktır. Anadil eğitimi hakkı konusunda ısrarcıyız. Bu konuda kanun ve yönetmelikler çıkarılmalıdır. Türkiye'nin uluslararası anlaşmaları dil yoluyla uygulaması gerekiyor."
Panel, katılımcıların sorularına verilen yanıtlarla son buldu. (Haber Merkezi)