Eğitim Sen Diyarbakır Şubeleri, yeni eğitim öğretim yılı dolayısıyla yaptığı açıklamada, 700 bin öğretmenin atama beklediğini ve anadilde eğitimin sağlanmamasının hak ihlali olduğunu vurguladı
Eğitim Sen Diyarbakır Şubeleri, 2022-2023 eğitim-öğretim yılı açılışında eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çekti. Açıklamayı Diyarbakır Eğitim Sen 2 nolu şube örgütlenme sekreteri Fesih Zirek okudu. Eğitim Sen Diyarbakır Şubeleri adına yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakılırken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları bizzat iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve fiili dayatmalar eşliğinde sürdürülmeye devam ediyor. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘piyasacı’ ve ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemiştir. Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ekonomiden yaşanan gelişmelerin ardından halkın en önemli ve öncelikli gündemini oluşturmaktadır. Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, çocuk yaşta evlenmenin önüne geçen adımlar atılmamaktadır. Bölgesel, cinsel, sınıfsal eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği sorunlar olarak varlığını sürdürmektedir.”
Anadilde eğitim
Eğitimde anadile dikkat çekilerek, “Ülkemizde Türkçe dışında başka dillerde eğitimin olmaması eğitimdeki en başat sorun olarak durmaktadır. Bilindiği gibi ülkemizde Kürt, Çerkez, Laz, Arap ve daha birçok halk yaşamakta ve her halkın kendi anadili bulunmaktadır. Bu realite bizim zenginliğimizdir. Öznel olarak ilimizde yaşayan çocukların % 90ından fazlası Kürt çocukları olmasına rağmen bu çocuklar Kurmancî ya da Dimilî lehçelerinin hiçbirinde eğitim alamamaktadır. Bütün sosyal ve bilimsel araştırmalar net olarak ortaya koymaktadır ki kendi anadilinde eğitim alamayan çocuklar ruhsal, duygusal, sosyal sorunları had safhada yaşadığı gibi akademik olarak da her zaman bir adım geride durmaktadır. Yine insan hakları açısından da değerlendirildiğinde net olarak bir insan hakları ihlalidir. Eğitim Sen olarak ülkede yaşayan tüm çocukların kendi anadillerinde eğitim alması gerektiğini savunuyor, bunu sağlayıncaya kadar da mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha açıklıyoruz” denildi.
Egemen ideolojiye göre eğitim
Eğitim sisteminin eleştirildiği açıklamada Zirek, şu ifadeleri kullandı: “Eğitim sistemi toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzakta ve giderek dinsel içerik kazanan egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altındadır. Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında eğitim alanı ve okullarımız gelmektedir. Eğitim sisteminin müfredat, ders kitapları ve uygulama alanları itibarıyla çocukların, etnik köken, dil, din ve inanç ayrımcılığı ile karşı karşıya olduğu bilinmektedir. Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel çeşitlilik ve inanç çeşitliliği, eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarını ortadan kaldıracak adımlar atılmamıştır. Ülkemizde bulunan bütün meslek kanunları, kamu özel ayrımı yapmaksızın ilgili mesleğe ilişkin ayrıntılı düzenlemeler içerirken, Öğretmenlik Meslek Kanunu sadece kamuda çalışan öğretmenlere yönelik olarak ve dar bir çerçevede düzenlenmiştir. Sosyal, demokratik, mesleki ve özlük haklarını güvenceye almayan bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Eğitim emekçilerini kariyer basamakları üzerinden ayrıştırarak bölen ve “eşit işe eşit ücret” ilkesine aykırı bir içerikte hazırlanan ÖMK ve yönetmelik düzenlemesinin eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunları çözmek bir yana daha da karmaşık hale getirdiği açıktır. Yine güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması gibi maddelerle üniversite döneminden başlayarak özgür bir eğitimcinin yetiştirilmesine engel konulmuş olmaktadır. Sadece ekonomik olarak küçük kazanımlar kanuna yerleştirilerek diğer tüm olumsuzlukların üstü kapatılmak isteniyor. Biz bunu kabul etmiyor ve bir kez daha sesleniyoruz! Derhal ÖMK uygulaması olan kariyer sınavını kaldırarak öngörülen ekonomik kazanımları ayırımsız tüm eğitim emekçileri için hayata geçirin.”
700 bin öğretmen atama bekliyor
Eğitimde liyakate ve atamalara vurgu yapan Zirek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyasi iktidar, yıllardır kamu istihdamında liyakat yerine, siyasal-ideolojik yakınlık, sadakat ve yandaşlık ilişkilerine göre istihdam uygulamalarını benimsemiş, ülke tarihinde en yoğun siyasal kadrolaşma geçtiğimiz son 10 yıl içinde yaşanmıştır. Uygulandığı andan itibaren tartışılan ve çok sayıda mağduriyet yaşanmasına neden olan mülakat sınavı ile sözleşmeli öğretmen alımında yaşanan haksızlıklar ve adaletsizlikler artarak sürmektedir. Eğitim fakültelerinde mezun olan 700 bin öğretmen atama beklerken, lütuf gibi sunulan 20 bin öğretmen ataması ile atanan eğitim emekçileri, şimdide güvenlik ve arşiv araştırmaları ile henüz göreve başlatılmadılar. Yaz aylarında yapılan ve usulsüzlük yapıldığı tespit edilen KPSS sınavı tartışmaları sürerken, daha önceki yıllarda yapılan sınavlar ve atamalara dair soru işaretleri ortada durmaktadır.”
Sınıf mevcutları 50-60 kişi
Diyarbakır’daki okulların fiziki koşullarına değinen Zirek, “Okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin sürmesi, yardımcı ve hizmetli personel sorunu, kalabalık sınıflar sorunu, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakalarının artması, tüm ülkede olduğu gibi ilimizde de sorun olmaya devam etmektedir. Kent özelinde baktığımızda başta merkez ilçeler olmak üzere herhangi bir alternatif yaratılmadan yeni bina yapılmak için yıkılan okullar, aynı binada birden fazla okulun dönüşümlü olarak eğitim yapması, ikili eğitimin beraberinde getirdiği gün doğmadan başlanan ve gece diyebileceğimiz saatlere kadar devam eden dersler, kimi okullarda 40-50’nin üzerinde hatta birçok ortaokulunda sınıf mevcutları 50-60 kişiyi geçmektedir, Bir şirketin bile konut yapımında bu kadar ilerlediği şartlarda, kamu adına okul binalarının yapılmaması; koşulların olmamasından değil bilinçli bir kayıtsızlık, bilinçli bir duyarsızlık olarak görülmektedir. Yine normal ortaokul ve liselerde mevcut durum bu iken İmamhatip okullarında mevcutların bu sayının üçte birine bile denk gelmemesi hatta bazı imamhatip okullarında birçok dersliğin kapalı durması eğitimde eşitsizliği ve çifte standardı beraberinde getirmektedir. Yine bazı köylerde tek ortaokul olmasına rağmen bu ortaokulun da imam hatibe dönüştürülmesi oradaki tüm çocukların tercih hakkının elinden alınması demektir. Ve maalesef bu durum birçok köyümüzde görülmektedir. Bu düzenlemeleri yapanlar suç işlediklerini bilmelidir” diye belirtti.
Anadilde eğitim hakkı
Eğitim Sen olarak 2022-2023 eğitim-öğretim yılı başında eğitimde yaşanan sorunların çözümüne ilişkin olarak ise şu talepler sıralandı:
“-Ülkede yaşayan tüm çocukların anaokulundan üniversiteye kadar kendi anadilinde eğitimin hakkının sağlanmasını istiyoruz.
-Sınıf mevcutlarının tüm okul türlerinde OECD ülkeleri ortalamasına çekilmesini istiyoruz.
-Okul binası derslik yapım ve onarım planlamalarının eğitim öğretimi aksatmayacak şekilde yapılmasını istiyoruz.
-Eğitim emekçilerinin yaşanan ekonomik krizden daha az etkilenmeleri için poromosyon sözleşmeleri güncellenmeli, eğitim öğretim hazırlık ödeneği memur, yardımcı hizmetli, şef ayırımı olmazsızım tüm eğitim emekçilerine yılda iki defa bir maaş tutarında ödenmelidir.
-Başta köylerde görev yapan eğitim emekçileri olmak üzere tüm eğitim emekçilerine beslenme ve ulaşım desteği verilmelidir.
-Bakanlık tarafından başlatılan “köy yaşam merkezi” projesinin sözde kalmayarak tüm köy okullarına kadrolu öğretmenlerin atanarak bina-materyal ihtiyaçlarını karşılanmasını istiyoruz.
-Ataması yapılmayan öğretmenler sorunun kalıcı olarak çözülmesi, ücretli ve sözleşmeli öğretmenliğin artık son bulmasını istiyoruz.
-Tüm okullara yeteri kadar yardımcı hizmetli personelin kadrolu olarak atanmasını istiyoruz.” (Haber Merkezi)