Diyarbakır’daki kayıp yakınları, 21 yıl önce çağrıldıkları Silopi Jandarma Komutanlığı’ndan bir daha geri dönmeyen HADEP İlçe yöneticileri Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in akıbetlerini sordu.
Yakınları faili meçhul cinayetlerle katledilen ya da kaybedilen ailelerin, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi üyeleri ile birlikte sürdürdükleri oturma eylemi, 677'nci haftasına ulaştı. Kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla eylem için Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Bu haftaki eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Eşbaşkanları Zeyyat Ceylan ve Gülistan Atasoy da katıldı.
Paramiliter güçlerin etkisi
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, bir kez daha hakikati dile getirmek için bir araya geldiklerini belirterek, 90’lı yıllardan bugüne yaşanan zorla kaybettirme olayları ve siyasi cinayetlerin arkasında kamu gücünü kullanan paramiliter güçlerin her aldığını ifade etti. Fakat ülkede hukukun üstünlüğünü esas alan bir yargı sistemi olmamasından dolayı birçok olayda faillerin tespit edilmediğini, tespit edilenlerin ise aklandıklarını söyleyen Zeytun, “Devlet halen bu karanlık geçmişiyle yüzleşmiş değil” dedi.
Zırhlı araç ölümleri
Tüm bunların güvenlik politikalarına başvurularak Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasından kaynaklandığını ifade eden Zeytun, son olarak Cizre’de Abdulgaffar Dayan’ın hayatını kaybetmesi üzerinden zırhlı araç çarpması sonucu yaşanan ölümlere dikkat çekti.
Zeytun, “Zırhlı araçların veyahut kamu görevlilerinin kendilerine tahsis edilmiş araçları özensiz bir şekilde kullanmaları neticesinde Abdulgaffar Dayan adlı 23 yaşındaki bir genci kaybettik. Yürütülen güvenlikçi politikalardan kaynaklı son 14 yılda her gün bir canımızı yitirdiğimizi söylemiştik. Bu politikalardan artık vazgeçilmesini, Kürt meselesi başta olmak üzere tüm toplumsal sorunların demokratik şekilde çözülmesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Demokratik çözüm koşulları esas alınmadıkça zırhlı araçlar ve silahlı çatışma ortamları yurttaşların canını almaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.
Tanış Ve Deniz'in öyküsü
Zeytun’un konuşması sonrasında bu hafta, 25 Ocak 2001 yılında çağrılmaları üzerine gittikleri Silopi Jandarma Komutanlığı'ndan bir daha geri dönmeyen Halkın Demokratik Partisi (HADEP) İlçe Başkanı Serdar Tanış ve ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz’in akıbetleri soruldu. Tanış ve Deniz’in kaybedilme öyküsünü derneğin Gözaltında Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz anlattı.
Tanış ve Deniz’in, o dönem Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı General Levent Ersöz ve ‘Benim bulunduğum bölgede HADEP açılmaz, buna asla izin vermem’ diyen Silopi İlçe Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can’ın tehdit ve baskılarına rağmen siyasi çalışma yürüttüğü belirten Akdeniz, ilçede parti teşkilatının açılmasından sonra bu baskıların daha da arttığını kaydetti. Akdeniz, parti binasının açılması akabinde Silopi Jandarma Komutanlığına çağrılan Tanış ve Deniz’den bir daha haber alınamadığını söyledi.
Akdeniz, sonrasında yaşanan süreci ise şöyle aktardı: “26 Ocak 2001 tarihinde Tanış ve Deniz’in yakınları, Silopi Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu niteliğinde kayıp ihbarı yaparlar. Bu başvuru üzerine olaya ilişkin görgüleri bulunan tanklar Ömer Sansur, İsa Kanat, Hamit Belge ve Eyüp Tanış’ın ifadeleri alınır. 26 Ocak 2001 tarihinde Tanış ve Deniz’in yakınlarının İHD Diyarbakır şubesine başvuruları üzerine, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Osman Baydemir durumu yazılı olarak Şırnak Valiliğine, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına, Silopi Kaymakamlığına, Olağanüstü Hal Bölge Valiliğine ve TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonuna bildirerek, gerekli girişimlerde bulunulması ve adı geçenlerin can güvenliğin sağlanmasını talep eder. Baydemir aynı gün, OHAL Bölge Vali Yardımcılarından biri ile Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığıyla birer telefon görüşmesi yapar. 26 Ocak 2001 tarihinde Tanış ve Deniz’in yakınlarının başvuruları üzerine Av. Tahir Elçi, Uluslararası Af Örgütüne başvurarak, adı geçenlerin ‘Gözaltında kaybolma’ ihtimali bulunduğunu ve yaşamlarının tehlikede olduğunu belirterek acil eylem çağrısında bulunur.
Heyet Silopi’ye gitti
29 Ocak 2001 tarihinde ise Serdar Tanış’ın babası Şuayip Tanış Silopi Cumhuriyet Savcılığına dilekçe ile başvuru yaparak ‘Serdar’ın daha önce maruz kaldığı uygulamaları, oğluna yapılan ölüm tehditlerini ve gözaltına alınma olayına ilişkin gelişmeleri’ anlatarak şikâyetçi olur. 29 Ocak 2001 günü olayla ilgili araştırmalarda bulunmak üzeri aralarında İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Osman Baydemir ve TİHV temsilcisi Av. Sezgin Tanrıkulu’nun da bulunduğu bir heyet Silopi ve Şırnak’ta resmi makamlarla ve olayın tanıklarıyla resmi görüşmelerde bulunur.”
Vali: Yarım saat kalıp çıktılar!
Olayın basına yansıması üzerine açıklama yapmak zorunda kalan Şırnak Valiliği’nin önce tüm iddiaları reddettiğini belirten Akdeniz, fakat daha sonra Vali Hüseyin Başkaya’nın Tanış ve Deniz’in geldikleri Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı’ndan yarım saat sonra ayrıldıklarını açıkladığını ifade etti.
AİHM, Türkiye’yi mahkum etti
O tarihten bu yana insan hakları örgütlerinin, aydınların Tanış ve Deniz’in akıbeti için devreye girdiğini ancak tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını söyleyen Akdeniz, yürütülen soruşturmada ise 2015 yılında “takipsizlik” kararı verildiğini hatırlattı. Akdeniz, “Takipsizlik kararına yapılan itiraz ise Cizre Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedilir. Bunun üzerine aileler 17 Ağustos 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunur. AYM, 18 Temmuz 2019 tarihinde süre aşımından başvuruyu reddeder. Dosyanın 2001 yılında taşındığı AİHM, ‘yerel mahkemeler tarafından ayrıntılı bir adli inceleme veya bağımsız bir soruşturma gerçekleştirilmemiş olmasını üzüntü ile karşılamaktayız’ diyerek Tanış ve Deniz’in kaybedilmesinden devletin sorumlu olduğu sonucuna vararak ve Türkiye’yi oy birliği ile tazminata mahkum eder” dedi.
Tanış ve Deniz’in okunan hikayesinin ardından oturma eylemine geçildi. Açıklama oturma eylemiyle son buldu. (MA)