İlknur FİDAN/YENİGÜN HABER - Diyarbakır Eczacılar Odası, Türkiye’deki ilaç yokluğu sorununa dikkat çekmek amacıyla yaptığı yazılı açıklamada, İlaç Fiyat Kararnamesi’nin uygulamaya konulduğu 2004 yılından bugüne ilk defa yıl içerisinde üç defa zam gelmesine karşın ilaç temininde yaşanan sıkıntılar büyüyerek devam ettiği vurgulandı. Özellikle tansiyon ve kalp ilaçlarına, göz ameliyatı öncesi tanıda kullanılan ilaçlara, diyabet ilaçlarına, hormon ilaçlarına ve bazı kanser ilaçlarına ulaşımda güçlük yaşandığı ifadelerinin yer aldığı açıklamada, “Hele ki bu durum ithal edilen ilaçlarda çok daha fazla geçerli. Her 4 ilaçtan biri raflarımızda bulunmuyor. İlaç yokluğu vatandaş ile eczacılarımızı karşı karşıya getiriyor. Vatandaşlarımız 1,5-2 ay bekleyerek oluşturabildikleri doktor randevusunun ardından bir de ihtiyacı olan ilaca ulaşamadıklarında gerginlik yaşıyorlar. Bu gerginlik eczanelerimizde şiddete varan olumsuz olayların yaşanmasına neden oluyor. Biz eczacılar vaktimizin çoğunu telefon ya da bilgisayar başında ilaç temin edebilmek için harcıyoruz. Diğer eczanelerimizden ya da depolardan ilaç bulmaya çalışıp buna rağmen vatandaşımıza ‘yok’ demek, mesleki tatmin açısından bizi yoruyor” denildi.
‘İLAÇ YOKLARI FIRSATÇILARI DOĞURUYOR’
Sağlık Bakanlığı’nın ilaç kuru için belirlediği sabit Euro kuru ile reel kur arasında uçurum olmasına dikkat çekildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Ne yazık ki karşılığı maddiyatla ölçülemeyecek bir sorunu daha doğruyor. Yenilikçi teknolojilerle üretilen birçok ilaç ülkemize ulaşmıyor. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD), Nisan ayında Türkiye’nin Avrupa’da onay almış yeni ilaçların yüzde 79’una erişemediğini belirtti. Bu durum birçok tedavi şeklinden hastalarımızın mahrum kalmasına neden oluyor. İlaç yokları, ilaçtan daha fazla kâr etmek isteyen fırsatçıları ortaya çıkardı. Ülkemizde ucuz fiyatla aldıkları ilacı daha yüksek fiyatlarla diğer ülkelere satan ihracat depoları olduğunu biliyoruz. Sorun çözülmezse, vatandaşın kullanması gereken ilaçları daha fazla kâr elde edebilmek için yabancı pazarlara satan, halk sağlığı ile oynayan fırsatçılarla daha çok karşılaşacağız. Kamuoyunda tartışılanın aksine, ilaç fiyatlarına gelen zam doğrudan eczanelerin kârlılığını artıran bir etkiye sahip değil. Eczanelerin kârlılığını, devletin o ilaç için eczaneye ödediği yüzdelik pay belirliyor. İlacın fiyatı yükseldikçe, devletin eczaneye ödediği pay oransal olarak azalıyor. Bu duruma artan maliyetler, personel giderleri vb. eklendikçe biz eczacılar kredi çekerek, her geçen gün daha fazla borçlanarak ekonomik olarak ayakta kalmakta zorlanıyoruz.”
‘DOĞRU BİR İLAÇ TEMİN POLİTİKASI İZLENMİYOR’
Eczacılar Odası olarak, ‘ilaç yokluğuna çözüm bulunmalı’ dediklerine yaptırıma maruz kaldıklarının bilgisinin paylaşıldığı açıklamada, “Eczacılar olarak ilaç yokları konusunda uyarılarda bulunduğumuzda sorunun kaynağına inmek yerine nöbetçi eczane sayısını arttırmaya çalışmak, eczanelerimize uyarı metinleri göndermek, eczacılarımızı zan altında bırakan denetimler yapmak, ‘ilaç yok’ açıklaması yapan eczacı odalarımızdan bulunamayan ilaç listelerini istemek gibi uygulamalara maruz kalıyoruz. Eczacılar olarak senelerdir uyarmamıza rağmen Sağlık Bakanlığı tarafından doğru bir ilaç temin politikası izlenmiyor. Uygulanan yanlış politikalar, ilacın üretim maliyetlerindeki artış, ilaçta dışa bağımlılık gibi birçok etken birleşerek şu an var olan ilaç yokluğu krizini doğurdu. Yaşanan sorunu çözmekten uzak, güncelliğini yitirmiş İlaç Fiyat Kararnamesinde ısrar edildikçe de sorun çözülmek yerine derinleşti. İlaçta sabit kur uygulaması reel enflasyon ortamı düşünüldüğünde gerçekçi değil. İlaç gibi sağlığı ilgilendiren ve hemen ulaşılması gereken bir ürün, Euro kuru arttıkça bakanlığın kuru değiştirme kararını bekleme arasına hapsedilemez. İlaçta dışa bağımlılığın bizi getirdiği nokta budur maalesef.” İfadeleri kullanıldı.