Diyarbakır'da uyuşturucu madde kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çocuk Komisyonu’nun 9 Ağustos’ta açıkladığı “Diyarbakır Çocuk Raporu”na göre, Diyarbakır’da bağımlılık yaşı dokuz yaşına kadar düştü.
Özellikle Kürt illerinde kronikleşen uyuşturucu sorununa, bölgedeki sivil toplum kuruluşları kampanyalar düzenlese de artan yoksulluk, eğitimden uzaklaşma, göç, cezasızlık ve gençlere sosyal alan açılmaması gibi sebeplerden dolayı uyuşturucu kullanımının önüne geçemiyor.
SES Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Yıldız Ok Orak, Eğitim Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube Eş Başkanı Zülküf Güneş ve Diyarbakır Barosu'ndan avukat Ahmet Olam uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasının nedenlerini ve yapılması gerekenleri anlattı.
'BOŞALTILAN KÖYLER, GÖÇ, İŞSİZLİK, YOKSULLUK...'
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Yıldız Ok Orak, uyuşturucu kullanımının özellikle toplum sağlığı açısından sıkıntı yaratan bir durum olduğunu vurguladı. Orak, "Çünkü çocuklarımız ve gençlerimiz maalesef bu batağın içinde çekilmekte. Toplumsal olaylardan uzaklaştırılmaya çalışılan gençler bu alanın içine çekilerek gelecekleriyle oynanıyor” dedi. Diyarbakır'ın 90'lı yıllardan bu yana çevre köy, il ve ilçelerden göç aldığına dikkat çeken Orak, şöyle konuştu:
"Diyarbakır'da, köy boşaltmaların başlamasından beri göç sürüyor. Göçten dolayı özellikle sosyoekonomik düzeyi daha düşük bölgeler bulunmakta. Uyuşturucu kullanımının da o bölgelerde daha çok yaygın olması bir tesadüf değil. Çok yaygın bir işsizlik var. Çocuk sayısı fazla, işsizlik fazla, yoksulluk had safhada. Ek gelirleri hemen hemen hiç olmayan birçok aile var. Çocukları bir aidiyet duygusu hissetmiyorlar. Psikolojik ve sosyolojik olarak hissettikleri o boşluktan kaynaklı böyle yollara başvurabiliyorlar."
'KAYYIM GENÇLİK MERKEZLERİNİ KAPATTI'
ArtıGerçek'te yer alan habere göre, Diyarbakır'da uyuşturucu ve madde kullanımının yaygınlaşmasına ilişkin bunun bir sistem olduğunu anlatan Orak, şöyle devam etti:
"Gençleri, çocukları apolitikleştirmeye çalışan sistem işletiliyor. Uyuşturucu kullanımı basit bir şey değil. Diyarbakır'da seçilmiş belediye başkanlarının olmayışı, belediyelerin kayyumlar tarafından yönetilmesi de bir kırılma noktası idi. Çünkü HDP belediyeciliğinde gençlerin ve çocukların sosyalleşme ihtiyacını karşılayacak merkezler vardı. Kayyumun o merkezleri kapatmasından sonra o çocuklar ve gençler sokağa düştü. Şu an o çocukların sosyal ihtiyaçlarını giderecek hiçbir alan yok. Kayyım belediyeleri çocuklara sadece dini eğitimlerin verildiği mekanlar açıyor. Aileler de kendilerini oraya ait hissetmedikleri için çocuklarını da göndermiyor. Çocuklarında da bir aidiyet duygusu eksikliği var."
'BİR AN ÖNCE HAREKETE GEÇİLMELİ'
Uyuşturucu ve madde bağımlılığının yaygınlaşmasına karşı sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde, herkesin sorumluluk aldığı bir yapı kurulması gerektiğini vurgulayan Orak, siyasi partilere de bir an önce harekete geçmeleri için çağrıda bulundu.
'EĞİTİMDEN UZAKLAŞMA UYUŞTURUCUYU YAYGINLAŞTIRDI'
Eğitim Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube Eş Başkanı Zülküf Güneş, pandemi ve depremle beraber çocukların yüz yüze eğitimden uzak kalmasıyla uyuşturucu kullanımının arttığını vurguladı. Uyuşturucuya başlama yaşının ilkokula kadar düştüğünü dile getiren Güneş, özendirici yayınlara dikkat çekti. Güneş, "Bütün dünyada belki milyonlarca izleyiciye ulaşan diziler var. Uyuşturucu maddelerin resmen reklamı yapılıyor. Özellikle sosyal medya uyuşturucu maddelerin finansörü haline gelmiş. Çocukların, gençler politikleşmesin ama ne yapıyorsa yapsın şeklinde de bir pratik var" dedi.
'KAYYUMLAR SONRASI TOPLUMSAL MÜCADELE ÖRGÜTLENEMİYOR'
Uyuşturucuyla topyekün mücadele edilmesi gerektiğini belirten Güneş, "Tek başına bir ebeveyn ya da tek başına bir birey buna karşı mücadele edemeyebilir. Ama toplumsal bir bilinç, toplumsal bir politikayla daha etkili mücadele edilebilir. Kayyumlar sonrası maalesef yerel yönetimlerde katılımcı belediyecilik anlayışı kalmadı. Ve bundan dolayı madde bağımlılığı ve birçok sorun karşısında güçlü bir toplumsal mücadele maalesef örgütlenemiyor. Bu durum daha fazla yaygınlaşmasının önünü açıyor. Gençliğimize sahip çıkmamız gerekiyor. Gençlik bir toplumun yarınlarıdır. Gençlere sahip çıkmak her bireyin görevidir" diye konuştu.
'CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL'
Diyarbakır Barosu'ndan avukat Ahmet Olam ise ekonomik kriz yaşayan toplumların genelinde uyuşturucu kullanımının arttığını vurguladı. Cezaların caydırıcı olmadığını dile getiren Olam, şunları söyledi:
"En son yapılan infaz düzenlemesine bakıldığı takdirde şartsız, koşulsuz uyuşturucu ticareti suçundan hüküm kurulanların aftan yararlandırıldığı görülmektedir. Uyuşturucu ticareti suçuna karıştıklarında bunun cezasızlıkla sonuçlanacağı kanaatinde oldukları açıktır. Çünkü bir kimse uyuşturucu ticaretinden 10 yıldan daha az bir ceza aldığında yalnızca birkaç ay kapalı cezaevinde kalacağını bilmekte ve bunun rahatlığı ile bu suça bulaşmaktadır.
'ÖNCE HUKUKİ MÜCADELEYE BAŞLANMASI GEREKMEKTEDİR'
Bunun yanı sıra sürekli olarak, her ne kadar af olarak nitelendirmeseler de, gizli af niteliğinde getirilen aflarla rahatlıkla çıkıp tahliye olabileceklerini bilmektedirler. Burada yapılması gereken hukukun yegane gayesi olan toplumsal huzuru sağlamak adına caydırıcı düzenlemeler yapıp ona göre bir infaz düzenlemesine gidip kişilerin yapılacak yargılamalar neticesinde 'Az ceza alacağım yahut çok ceza alsam bile ne de olsa bir af ile dışarı çıkarım' algısını ortadan kaldırmaktır. Önce hukuki mücadeleye başlanması gerekmektedir.” (HABER MERKEZİ)