Mahsum KARA/YENİGÜN HABER – DEM Parti ve DBP Diyarbakır İl Örgütü, bölgede yaşanan yangınlar ve DEDAŞ’ın yangınlardaki sorumluluğu ile su, enerji ve tarım politikalarına ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.
DEDAŞ’ın Diyarbakır’daki ana binasının önünde yapılan açıklamaya, DEM Parti, DBP’li il eşbaşkanları ile belediye eşbaşkanları katıldı.
DEDAŞ’ın özelleştirilmesi ve kurumu denetleyen bir mercinin olmadığına dikkat çekilen açıklamada, “Demokratik bir ülke olabilmenin en temel koşulu; insanca yaşam, su ve enerjiye erişim en temel haktır. Küresel ölçekte olduğu gibi Türkiye’de AKP iktidarı su, enerji ve tarım politikalarında, özelleştirme adı altında devletin asli sorumluluğunda bulunması gereken su, enerji ve tarım alanlarını sermayeye devredilmekte, özelleştirilen bu alanlar kar hırsı ile olabildiğince sömürülmekte ve her geçen gün en temel hak olan bu alanlara erişim zorlaştırılmaktadır.” denildi.
20 Haziran gecesi Diyarbakır İli Çınar ilçesi Köksalan Kırsal Mahallesinde çıkan ve rüzgarın şiddetiyle Yazçiçeği, Bağrık ve Ağaçsever mahallelerini etkileyen yangının, Mardin Mazıdağı ilçesi Yücebağ, Şenyuva ve Yetkinler mahallesi istikametine doğru da ilerlediğine dikkat çekilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
Ekosistem ciddi bir şekilde zarar görmüştür
“Büyük oranda halkın, başta belediyeler olmak üzere yerel kurumların çabası ile sabah saatlerinde kontrol altına alınabilen yangında, 15 insanımız hayatını kaybetti, 78 kişi de yaralanmıştır. 66 kilometrelik bir alana yayılan bu yangında halkın yaşam alanları ve ormanlık alanda büyük tahribatlar oluşmuş, çok sayıda hayvan can vermiş ve ekosistem ciddi bir şekilde zarar görmüştür.
Özelleştirilerek şirketlere devredilen enerji iletim hatları bakımsızlıktan, yenileme çalışmaları yapılmadığından ve bu şirketleri denetleyen bir mercinin bulunmamasından dolayı bu facia, bugün yaşanmıştır, tedbirler alınmazsa yarın da yaşanacaktır.
Felaketin yaşanmasındaki ana sebepler
Yangına davetiye çıkaracak tehlikeler karşısında önlem alınmaması ve yangın sonrasında halkın çağrısına rağmen vaktinde havadan müdahale yapılmamış olması, normal şartlarda “afet” olarak tanımlanan yangının afet olmaktan çıkıp felakete dönüşmesine sebep olmuştur. Partimiz, milletvekilleriyle birlikte hızlıca yangın yerine intikal etmiş, bölgenin dağlık olması sebebi ile itfaiyenin yetersiz olduğunu tespit ederek, yangına havadan müdahale edilmesi gerektiğini ilgili makamlara iletmiş ve talepte bulunmuştur. Ancak hem halkın hem partimizin ısrarlı talebine rağmen, “helikopterlerin gece görüşü yok” denerek yangına müdahale edilmemiş, halk kendi çabası ile yangını söndürmeye çalışmış ve bunun sonucu can kayıpları yaşanmıştır. 15 kişinin yaşamını yitirdiği bu felaket karşısında sunulan gerekçe iktidarın konuya sorumsuzca yaklaştığının bir kanıtı olmuştur.
Bölgesel ayrımcılık iddiası
Her ne kadar gerekçe olarak bu sunulsa da gece görüşlü helikopterlerin Tarım ve Orman Bakanlığı envanterine girdiği ve daha önce farklı bölgelerdeki yangınlar için kullanıldığı bilinen bir gerçektir. 2023 yılı Temmuz ayında Antalya ilinin Kemer ilçesinde çıkan yangına gece boyunca, bu helikopterler aracılığıyla müdahale edildiği basında yer almıştır. Yine o yangında dönemin Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Veysel Tiryaki, İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, Antalya Valisi Ersin Yazıcı gece boyunca çalışmaları bölgeden takip etmiştir. Tüm bu örnekler karşısında, Çınar-Mazıdağı yangınlarında açığa çıkan pratikler, bir felaket anında bile bölgesel ayrımcılık saikiyle hareket edildiği şüphelerini güçlendirmektedir.
DEDAŞ’ın açıklaması çürütülmüştür
Bir katliama dönüşen bu yangının sebebi, halkın taleplerine, bildirilmiş dilekçelerine rağmen, yıllardır bölge halkına zulmüyle anılan DEDAŞ’ın onarılmayan elektrik telleri olduğu köylüler tarafından ifade edilmiştir. Yangın öncesi ve bayram süreci boyunca elektriksiz ve susuz bırakılan köylüler, elektrik verilmesiyle tellerin akımı karşılayamadığını ve ahşap direklerin kıvılcım saçtıktan sonra devrilerek yangına sebebiyet verdiğini beyan etmiştir.
DEDAŞ yaptığı açıklamada yangının anızdan kaynaklandığını, bölgede elektrik iletim hatlarının bulunmadığını iddia etmişse de yangın bölgelerinden paylaşılan görüntü ve videolarda yer alan ahşap elektrik direkleri DEDAŞ’ın açıklamasını çürütmüştür. Elektrik Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi incelemelerinde yangın bölgesinde anız olmadığını, bölgenin ekili dikili arazilerden oluştuğunu ve DEDAŞ tarafından elektrik hatlarının geçtiği yerlerde hiçbir önlem alınmadığı için yangının çıktığını aktarmıştır. Akabinde ise elektrik, harita ve ziraat yüksek mühendislerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyeti, yangın bölgesinde inceleme yaparak rapor hazırlamıştır.”
DEDAŞ’ın birçok faaliyet ve tasarrufu hukuki mevzuatın dışındadır
Raporda, Köksal Mahallesi'ndeki yangının; sigortalı ayırıcı direğinde sigorta yerine iletken tel sarılmış olduğu, iletken telinin koparak, yerdeki otları tutuşturması ve şiddetli rüzgarın etkisi ile geniş bir alana yayıldığı ifade edilen açıklamada,”Bütün bulgular bu yönde seyrederken, yangının çıkış sebebine dair yetkililer tarafından çelişkili açıklamalar yapılmış, kamuoyu yanlış yönlendirilmiştir. Bu açıklamalardaki çarpıklıkların, başta DEDAŞ olmak üzere, yaşanan ölüm ve tahribat karşısında rolü bulunanların sorumluluklarını gizlemeye dönük olduğu aşikardır.
DEDAŞ’ın yangındaki sorumluluğu hakkında yetkililerce hiçbir açıklama yapılmamış ve DEDAŞ’a hukuki müeyyidelerin uygulanacağıyla ilgili bir beyanda bulunulmamıştır.
DEDAŞ’ın birçok faaliyet ve tasarrufu hukuki mevzuatın dışındadır. DEDAŞ, kaçak elektrik oranları hakkında gerçeğe uymayan veriler yayınlamakta, altyapı eksikliği nedeniyle gerçekleşen kayıp elektrik miktarını bütün abonelerin faturalarına yansıtmaktadır. Elektrik dağıtım şirketi kendi belirlediği süre ve şartlarda elektrik kesintilerini gerçekleştirmekte yahut bazı abonelere dağıtımını tümden kesebilmektedir. İşbu hususlar Elektrik Piyasası Kanunu’nun başlangıç maddesine aleni aykırılıklar taşımaktadır. DEDAŞ, Elektrik Piyasası Kurulu’nun amaç maddesinde belirtilen elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevre uyumlu” olma şartlarını yerine getirmemektedir. Elektrik dağıtım şirketinin yerine getirmediği yükümlülükler ise denetlenmemekte, uygulanması gereken müeyyidelerden sistematik olarak kaçınılmaktadır.
Bölgemizde yaşanan bu yangın faciası bir kez daha ;enerji komünlerinin, kollektiflerinin ve kooperatiflerinin önemini açığa çıkarmıştır.
enerji bakanlığı daha fazla benzer faciaların yaşanmaması için tarıma dayalı tüm alanları kapsayacak şekilde yerel yönetim ve sivil toplum, meslek örgütleri öncülüğünde enerji kooperatiflerinin kurulmasını sağlamalıdır.
Kurulacak bu enerji kooperatifleri kendi enerjisini kuracakları, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretebilmelerinin yolu açılmalıdır.
Kurulacak bu enerji kooperatiflerin ilgili bakanlık her türlü ekonomik destekleri sağlamalı ve tarıma dayalı faaliyet yürüten çiftçilerimizin temiz (yenilenebilir enerji kaynakları),kaliteli ve güvenli enerjiye erişimi ile can ve mal güvenliği koruyarak sağlanmalıdır
DEDAŞ Çınar-Mazıdağı arasında çıkan yangında oluşan 700 milyon liralık hasardan birinci derecede sorumludur. Bizler DEM Parti olarak yangında ihmali ve sorumluluğu bulunanlardan hesap sorulması, oluşan maddi hasarın tazmini, yurttaşların yaralarının sarılması için var gücümüzle çalışacağız.” denildi.