Meclis’e sunulan yasa tasarısına karşı Türkiye genelindeki hastanelerde bir günlük iş bırakan sağlık örgütleri, g(ö)rev eylemlerinin bir itiraz olduğunu söyledi. Bu kapsamda Diyarbakır’ın Sur İlçesi’ndeki Dağkapı Meydanı’nda bir araya gelen sağlık emekçileri, “Geçinemiyoruz” diyerek maaş bordrolarını yaktı.
Süleyman Özdemir / Sağlık örgütleri, sağlık çalışanlarının mali haklarını içiren ve Meclis’e sunulan yasa teklifinin iyileştirilmesi için Türkiye genelindeki hastanelerde iş bırakma eylemi gerçekleştirildi. Hastanelerde, acil servisler ile aciliyeti söz konusu olan birimlerin dışında hizmet verilmezken, birçok kentte eylemlerine ilişkin açıklama yapan sağlık örgütleri, Meclis’e sunulan yasa teklifini protesto etti. Bu kapsamda Amed Sağlık Platformu, Amed KESK Şubeler Platformu ve kentteki birçok emek ve meslek örgütü, sürdürdükleri “Emek bizim söz bizim” eylemi kapsamında Dağkapı Meydanında bir araya geldi. Açıklama öncesi Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, TTB Merkez Konseyi üyesi Halis Yerlikaya kısa birer konuşma yaptı. Amed Sağlık Platformu adına yapılan açıklamayı ise SES Diyarbakır Şube Eş Başkanı Yıldız Ok Orak, Amed KESK Şubeler Platformu adına yapılan açıklamayı da KESK Dönem Sözcüsü Siraç Çelik okudu.
‘Bizler sağlıklı bir gelecek için birlikteyiz’
Amed Sağlık Platformu adına açıklama yapan SES Diyarbakır Şube Eş Başkanı Yıldız Ok Orak, “Biz, “Başka Kamil Furtun’lar Ersin Arslan’lar olmasın, yaşatmak için yaşamak istiyoruz” diyenler. Biz, gecesi gündüzü olmayanlar, Biz, hastalandıran bu sağlık sistemine göz yumamayanlar, toplum sağlıksızken nefes alamayanlar, Biz, bu gördüğünüz binalarda sistemin tüm başarısızlığının altında bırakılanlar; Biz, aylardır bir kurgu ile oyalama taktikleri ile yok sayılan, emeği hiçleştirilen, mesleği değersizleştirilenler. Tüm bu olumsuzluklara rağmen; “giderlerse gitsinler boyun eğmeyenler; mesleğinin beyazını karanlığa ışık yapanlar; emek bizim, söz bizim diyoruz. Uzun mesailerde, yorucu nöbetlerde, kışkırttığınız sağlık taleplerine yanıt vermeye çalışan emeğin sahibi olanlar, bizler, milyonlar; yoksulluk sınırı altı ödemelere, bizleri ölümüne çalıştıranlara, sağlıkta şiddeti üretenlere karşı sözümüz var diyoruz. Yeni yasa teklifiyle yeniden farkına vardığınız gibi mecliste, ekranlarda yürüttüğünüz senaryolarınız; hem bizlerin hem de toplumun gözünde artık hükümsüzdür. Aylar süren oyalamanın ardından, yeni yasa teklifiyle emeğimizle yeniden alay ettiniz. Bizler emekliliğe yansıyacak temel ücret artışı talep ederken, nitelikli şekilde çalışabilmemiz için yeterli süre ve olanaklar, sağlıkta şiddetten arındırılmış çalışma alanları, toplumun daha az hastalanması için koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini isterken; sizlerin bize reva gördüğü, performansa dayalı ödeme sistemini dayatmak, emeğimiz için ayrılması gereken bütçeyi şehir hastanelerine kira ve hizmet bedeli olarak gömmek oldu. Sizin bizlere dayattığınız sağlıksızlığa karşı bizler bu gidişatı değiştirmek, sağlıklı bir gelecek için birlikteyiz” dedi.
‘Bugünkü G(ö)REV eylemimiz son değil. Bu bir itiraz!’
Grev eylemine ilişkin de konuşan Ok, “Bugünkü G(ö)REV eylemimiz son değil. Bu bir itiraz! Bugün mecliste yürütülen senaryoyu reddediş! Hakkımız olanı alana kadar hep birlikte, sağlıksız politikalarınızın ve emek gaspınızın karşısında olmaya tüm gücümüzle devam edeceğiz. Tüm Türkiye’de hakları için, mesleğinin onuru için bir araya gelen milyonlar olarak biliyoruz ki emeğimizin hakkını aldığımız, sağlıklı bir geleceği birlikte inşa edeceğiz” diye konuştu.
‘TÜİK halkı kandırıyor’
Amed KESK Şubeler Platformu adına açıklamayı okuyan KESK Dönem Sözcüsü Siraç Çelik ise “Ülkenin üretim ve tüketim durumunu belirlemesi gereken TÜİK’in iktidarın bir ortağı gibi davranıp beceriksizce uygulanan politikaların Manipülasyon yöntemi ile halkın kandırılıp ülkenin ekonomisini ve siyasetini çöküşe götürmektedir. Var olan rakamlar ile TUİK’ in yansıtmış olduğu rakamlar arasında %100 fark olmasına rağmen cari açığın tarihin en yüksek seviyesine çıktığı bir dönemde halkı yanıltmak için başarısız politikalarını başarılı gibi göstermeye çalışıyorlar. Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon ise çoktan yüzde 150’yi aştı. Bizim için en önemli kalem olan gıda enflasyonu ise yüzde 200’ü buldu. Buna karşın kamu emekçileri olarak maaşlarımızda yaşanan artış “toplu sözleşme” artışları ve enflasyon farkları ile sadece yüzde 44’te kaldı. Bu karanlık tabloya rağmen iktidar sözcüleri her fırsatta “enflasyon tüm dünyada rekor” kırıyor bahanelerinin arkasına saklanıyor. Oysa mızrak artık çuvala sığmıyor. Bin bir oyunla düşük gösterilen resmi rakamlara göre bile Türkiye enflasyonu en yüksek ülkeler Sıralamasında dünya beşinciliğine yükselmiş bulunuyor” ifadelerini kullandı.
‘Nereye baksak, neye baksak ateş pahası’
Hız kesmeden devam eden zam sağanağında bir gün alınanın ertesi gün aynı fiyattan alınamaz hale gelindiğine dikkat çeken Çelik, “Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 6 bin 74 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 19 bin 785 TL’ye ulaşırken ortalama kamu emekçisi maaşı 6 bin 750 lirada kaldı. Bir yıl önce 7 lira 72 kuruş olan benzinin litresi bugün 28 lira 42 kuruşa çıktı. Bir yılda yüzde %268 artış. Bir yıl önce 7 lira 23 kuruş olan motorinin litresi bugün 28 lira 9 kuruş. Bir yılda yüzde 288 artış. Doğalgazın metre küpü bir yıl önce 1 lira 30 kuruştu. Aradan geçen bir yılda yüzde 140 artışla bugün 3 lira 26 kuruşa çıktı. Ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan doğalgaz sadece son bir yılda bin 533 metre küp azaldı. En düşük tüketimi esas aldığımızda bile elektrik faturalarındaki bir yıllık artış yüzde 125’i aştı. Nereye baksak, neye baksak ateş pahası fiyatlarla karşılaşıyoruz. Hangi birini anlatalım. İşin en kötüsü biz “geçinemiyoruz” diye feryat ettikçe onlar zengini daha zengin fakiri daha fakir hale getirmeye dönük politikalara sarılıyorlar. Ekonominin dibe vurduğu bu dönemi bile parası olanlar için fırsata çeviriyorlar. Kur Korumalı Mevduat Sistemi ile bugün 17 TL’ye ulaşan dolardaki artışın maliyeti bizim, halkın ödediği vergilerden, hazineden alınıp zenginlerin cebine aktarılıyor. Bu Sistem ile bizim cebimizden alınan tutar şimdiden 50 milyar TL’yi buldu. Sermayeye, patronlara, zenginlere bonkör olanlar, ülkenin kaynaklarını güvenlikçi savaş politikaları ile heba edenler sıra dar gelirlilere, işçilerle, emekçilere gelince türlü türlü bahaneler yaratıyor. “Kamuda 3600 devrimi” diye yutturulmak istedikleri düzenlemeden 5,3 milyon memurun ve memur emeklisinin yararlanacağını iddia ediyorlar” diye belirtti. Açıklamanın ardından sağlık emekçileri maaş bordrolarını yaktı.