İHD ve kayıp yakınları, gözaltına alındıktan sonra 27 yıldır haber alınamayan Mehmet Mehdi Akdeniz ile 26 yıldır haber alınamayan Abdurrahim Demir'in akıbetini sordu.
YENİGÜN HABER – İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 653’üncüsünü online olarak gerçekleştirdi. Eylemde, 20 Şubat 1994’te Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Kerra köyüne yapılan baskında askerlerce gözaltına alınan Mehmet Mehdi Akdeniz’in (22) akıbeti soruldu.
Kayıp Akdeniz’in hikayesini anlatan İHD Diyarbakır Şubesi Yöneticisi Yakup Güven, anne Mevlüde Akdeniz’in beyanlarına göre; ailenin ikamet ettiği Kerra köyüne 20 Şubat 1994’te baskın yapıldığını, yurttaşları askerler tarafından dışarıya çıkmaya zorlandığını söyledi. Mehmet Mehdi Akdeniz’in de köye bağlı Sesveren (Gerger) mezrası camisinde bulunduğu sırada alınıp köye getirildiğini kaydeden Güven, “Askerler, kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapılmaksızın tüm köylüleri köy meydanında toplar. Bazı evler askerlerce ateşe verilir. Bir asker, elindeki kâğıttan 6 kişinin ismini okur. İsimleri okunan 18 yaşındaki İrfan Akdeniz, 22 yaşındaki Mehmet Mehdi Akdeniz, 22 yaşındaki Ziya Çiçek, 35 yaşındaki Faik Akdeniz, 35 yaşındaki Mehmet Şirin Allahverdi, 40 yaşındaki Halit Akdeniz tüm köylülerin gözlerin önünde askerler tarafından dövülür. Daha sonra köydeki evlerinden birisinin arkasına götürülerek kalabalıktan uzaklaştırılırlar. 2 saat boyunca köyde bulanan askerler daha sonra 6 kişiye de yanlarına alarak yürüyerek bir buçuk kilometre mesafede bulunan komşu bir mezraya gider ve burada bulunan araçlara binerek Kulp ilçesine gider” dedi.
‘Akdeniz’i bir daha görmedik’
Gözaltına alınan 6 kişiden Halit, İrfan, Mehmet Şirin ve Ziya’nın 18 gün sonra serbest bırakıldığını ifade eden Güven, gözaltından çıkan kişilerin, 5 gün boyunca Mehmet Mehdi Akdeniz ile Kulp İlçe Jandarma Komutanlığı’nda birlikte tutulduklarını ve kendilerine yoğun bir şekilde işkence yapıldığını söylediklerini kaydetti. Serbest bırakılanların, 5 gün sonra Silvan İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürülen Mehmet Mehdi Akdeniz’i bir daha görmediklerini belirttiğini söyleyen Güven, 6 kişiden Faik Akdeniz’in ise tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulduğunu ifade etti.
Silvan’a götürüldü
Tanık beyanına göre; Akdeniz’in, Silvan’da bir hafta tutulduktan sonra Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı’na götürüldüğünü kaydeden Güven, “Akdeniz Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı’nda gözaltında kaybedilen Kuddusi Adıgüzel ve Mirza Ateş ile birlikte görülür. Bu tarihten sonra Mehmet Mehdi Akdeniz hakkında bir daha haber alınamaz. Ailesi, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne çeşitli zamanlarda başvurularda bulunur. Verilen dilekçelere genellik yazılı yanıt verilmez. Ancak 11 Mayıs 1994 tarihinde dilekçelerinden birine verilen yazılı yanıtta ‘Gözetim kayıtlarımızın tetkikinde ismine rastlanılmamıştır’ denir. Bu sonra devam eden yazılı başvurulara, sözlü olarak aynı yanıt verilir” dedi.
Güven, Diyarbakır Valiliği’nin hukuka aykırı yasağına rağmen kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılması ve faillerinin bulunup yargılanması talebiyle her hafta ve kesintisiz bir şekilde sürdürdükleri adalet taleplerinden vazgeçmeyeceklerini kaydetti.
Batman’da Demir’in akıbeti soruldu
Batman’da da kayıp yakınları ve İHD’nin 490’ıncı hafta eyleminde, 17 Ağustos 1995’te Mardin’in Kızıltepe ilçesinde kaçırıldıktan sonra bir daha haber alınamayan Abdürrahim Demir’in akıbeti soruldu. Dernek binasında gerçekleştirilen eylemde, kaybedilenlerin fotoğrafları taşıdı. İHD yöneticisi Mehmet Zeki Tangüner, yıllardır sorumluların bulunup, yargılanması umuduyla seslendiklerini belirterek, hakikatlerin araştırılması ve adaletin sağlanmasıyla ilgili bir komisyonun kurulması talebinde bulundu.
Tangüner, Abdurrahim Demir’in Mardin’in Ömerli ilçesinde ikamet ettiğini, 17 Ağustos 1995’te Adana’da ikamet eden yakınlarını ziyaret etmek için yola çıktığını ancak Kızıltepe-Viranşehir karayolundaki Şavelat Jandarma Kontrol Noktası’nda gözaltına alındığını söyledi. Tangüner, “Akşama doğru bir karakol görevlisi, Demir'in evini telefonla arayarak, anne Kesire Demir'e ‘Oğlunuz Abdurrahim, Şavelat Jandarma Karakolunda, gelip alabilirsiniz’ der. Yaşlı olan anne, ‘Benim kimsem yok, ben gelemem, oğlumun okuma yazması var, bırakın kendisi gelir’ der. Abdurahim'in bırakıldığını düşünen anne Kesire Demir, iki gün sonra Adana'daki akrabalarını aradığında, oğlunun Adana'ya gitmediğini öğrenir. Kesire Demir oğlunun bir fotoğrafını yanına alarak, evlerinin yakınında bulunan Merkez Çarşı Karakolu’na gider. Görevliler oğlu hakkında kendisine hiçbir bilgi vermeden, evine dönmesini ister. Abdurrahim’in yakınları dört gün sonra Şavelat Karakoluna gider. Karakoldaki görevliler akrabalarından birine ‘Biz böyle birini almadık, böyle biri bizde yok’ der. Abdurrahim’in ailesi resmi kurumlara başvurularda bulunur ancak sonuçsuz kalır. Aradan geçen 26 yıla rağmen Demir’in akıbeti hala meçhul” dedi. (Haber Merkezi)