Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesindeki 9 Tabip Odası, bölge illerindeki tabip odalarına yönelik baskı ve cezalandırma politikalarının yapıldığını savunarak basın açıklaması düzenledi. Mesleki haklarının ellerinden alındığı vurgulayan hekimler, “Bölgemizdeki tabip odalarının pek çok yöneticisi son 5 yılda gördüğümüz saldırgan uygulamalarla haksız-hukuksuz biçimde yargının kıskacına alınmış durumdadır” dedi
YENİGÜN HABER - Diyarbakır’da bir araya gelen; Diyarbakır Tabip Odası, Urfa Tabip Odası, Mardin Tabip Odası, Batman Tabip Odası, Bitlis Tabip Odası, Van-Hakkari Tabip Odası, Siirt Tabip Odası, Şırnak Tabip Odası ve Ağrı Tabip Odası ortak basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan okudu.
Sağlığının olmazsa olmazı barış ve demokrasidir
Sağlıksızlığı yaratan etmenlerle mücadele etmenin hekimliğin görevi olduğu vurgulana açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Sağlığının olmazsa olmazı barış ve demokrasidir. Demokrasi ve barış ortamının olmadığı otoriter bir yönetim anlayışı sağlık için en önemli tehdittir. İşsizlik, yoksulluk, geleceğe dair umutsuzluk ve karamsarlığın aşılması toplumsal sağlık için bir gerekliliktir. Bu minvalde, hekimlik de hiçbir zaman sadece hasta muayene etmek, ameliyat etmek, ilaç vermek, tedavi uygulamakla sınırlı bir meslek olmamıştır. Sağlığı bozan, sağlıksızlık yaratan etmenlerle mücadele etmek önleyici hekimliğin temelini oluşturur. Bunun için emek karşıtı yöntemlere karşı emekçinin yanında olmak, antidemokratik uygulamalara karşı demokrasiyi savunmak, paralı ve ulaşılamayan sağlığa karşı ücretsiz ve ulaşılabilir sağlık hakkını savunmak, savaş ve ekolojik yıkım politikalarına karşı barışı doğayı korumak bunun gereğidir” denildi.
Açıklamada, sağlıkta bölgeler arası eşitsizliğe dikkat çekilerek; “Pandemi döneminde daha görünür hale gelen bölgesel eşitsizliğin sağlık alanındaki sorunlarını hem bölge halkı hem de bölgede görev yapan biz hekimler yıllardır yaşıyoruz. Bölgede hekim açığı, birçok bölümde hekim bulunmaması, anne bebek ölümlerinin fazla olması, sağlığa erişim noktasında yaşanan sorunlar ve son olarak pandemide ortaya çıkan nüfusa oranla en fazla ölümün bölgede yaşanması, aşılamada son sıralarda yer alan illerin bölge illeri olması yıllardır devam eden bölgesel eşitsizliği gözler önüne sermiştir” ifadeleri kullanıldı.
Bölge hekimleri hedef gösteriliyor
Kürt hekimlerine yönelik saldırıların hedef göstermeler sunucu artığına vurgu yapılan açıklamada; “Fiili OHAL devam etmektedir. Bölgemizdeki çoğu ilde, eylem yapmak, basın açıklaması düzenlemek mülki idarelerce yasaklanmıştır. Herhangi bir basın açıklaması hazırlığında, kişileri çembere almak ve özgürlük alanlarını kısıtlamak, yasadışı-kayıtsız gözaltı uygulamak kolluğun alışılagelmiş yöntemleri arasına girmiştir. Mülki idarelerin, kolluğun ve savcılıkların bu saldırıları iktidarın politikalarının izdüşümüdür. İçişleri Bakanı’nın ve Cumhurbaşkanı’nın kurumları ve kişileri açıktan hedef gösterdiği, liyakatsiz kişiliklere de bu hedeflere yönelmeleri ölçüsünde ödüllendirmeler sunduğu düşünüldüğünde, Kürt Hekimlere yönelik saldırılardaki pervasızlık daha iyi anlaşılacaktır”
Arkadaşlarımızın mesleklerini yapma hakkı ellerinden alınmış
Açıklamada, bölgedeki tabip odalarına yönelik hukuksuz yöntemlerin yargı eliyle yapıldığı belirtilerek; “Bölgemizdeki tabip odalarının pek çok yöneticisi son 5 yılda gördüğümüz saldırgan uygulamalarla haksız-hukuksuz biçimde yargının kıskacına alınmış durumdadır. İyi hekimlik değerlerini savunan Dr. Selim Ölçer, Dr. Adnan Selçuk Mızraklı, Dr. Şemsettin Koç, Dr. Kemal Karadaş, Dr. Osman Sağlam ve Dr. Mehmet Demir’e, kurgulanmış mahkemeler ve yalancı tanıklarla ağır cezalar verilmiştir. Daha önce de benzerlerini sıkça gördüğümüz şekilde, hiçbir suçları, suç unsuru içeren somut bir eylemleri olmamasına, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bu tür tanık beyanlarının kanıt değeri taşımadığına ilişkin kararlar bulunmasına karşın hukuk dışı bir şekilde, soyut iftiralar kanıt sayılarak “hekimlik değerleri mücadelesine” cezalar yağdırılmıştır. Arkadaşlarımızın mesleklerini yapma hakkı ellerinden alınmış, hastalarıyla ilişkileri kesilmiştir” denildi.
“Cezaevine konulan arkadaşlarımızın davalarının takipçisi olacağız”
İnsan sağlığını olumsuz eden bütün etkenlerle mücadele edileceği vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Bölgemizdeki Tabip Odalarının ve yaşamdan yana bir mesleğin mensupları olarak yargı kıskacının yarattığı tüm bu akıl tutulmasına rağmen inatla ve kararlılıkla doğru bildiğimizi yapmaya, antidemokratik uygulamalar başta olmak üzere insan yaşamını ve sağlığını olumsuz etkileyen bütün süreçlerle mücadele etmeye devam edeceğiz. Cezalandırma tehditleri ve baskılar, iyi hekimlik ve insan hakları değerlerini savunmamızı engelleyemeyecektir. Akla mantığa sığmaz şekilde cezalar yağdırılan, sürgüne gönderilen, cezaevine konulan arkadaşlarımızın davalarının takipçisi olacağız.” (Haber Merkezi)