HDP Bölge Kadın Konferansı'nda konuşan Ayşe Acar Başaran, Aysel Doğan’ın cenazesine dönük saldırıya tepki göstererek, "Köleliği dayatan erkek egemen rejime karşı, kadın özgürlükçü yaşamı kuracağız. Özgürlükte ısrarcıyız" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, 3 Temmuz'da gerçekleştirilecek 5’inci Olağan Büyük Kongre’ye hazırlık kapsamında Diyarbakır’da bölge kadın konferanslarını gerçekleştirdi.
Bir düğün salonunda gerçekleştirilen Bölge Kadın Konferansı’na, HDP Kadın Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP Sözcüsü Ebru Günay, bölge kentlerinin kadın vekilleri ile çok sayıda il ve ilçenin kadın eşbaşkanı katıldı. Konferansın yapıldığı salona, “Em di azadiyê de bi ısrar di tekoşinê de bi biryar in (Özgürlükte ısrarcı, mücadelede kararlıyız)" yazılı pankartı asıldı.
Konferans, divan oluşumu ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşuyla başladı. Konferansın açılış konuşmasını yapan HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Gülistan Atasoy, kadın kazanımlarının yok edilmek istendiği bir süreçte kadın mücadelesinin yol haritasını çıkarmak için bir araya geldiklerini kaydetti. Atasoy, “Bizler ne olursa olsun mücadele ve özgürlük ısrarımızı yenilemek için buradayız. Konferansımıza giderken önümüzdeki süreci daha güçlü karşılamak için buradayız" diye belirtti.
Cenaze tepkisi: Ahlaksızlıktır
MA’da yer alan habere göre, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, konuşmasına 1999'da PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla Türkiye’ye gelen 2'nci Barış Grubu üyesi Aysel Doğan'ı anarak başladı. Başaran, "Aysel Doğan, Kürt kadını olarak erkek devletine karşı yüz yıldır bu topraklardaki asimilasyon politikalarına karşı büyük mücadele verdi. Aysel Doğan yaşamını Kürtlerin özgürlüğü için adadı. Kürtlere dönük saldırılar, Kürt yaşamını yitirdikten sonrada devam ediyor. Filistin'deki cenazeyi kınayanlar, o anın fotoğraflarını paylaşanlar, Aysel Doğan’ın Dersim'deki cenazesine saldırdılar” dedi.
Başaran, Aysel Doğan'ın cenaze törenini hedef alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da tepki göstererek, "İsrail dahi cenazeye yaptıklarıyla övünmüyor. Türkiye'de HDP'li vekiller cenazeye katılamadığı için İçişleri Bakanlığı övünüyor. Bu ahlaksızlıktır, biz bu yaklaşımı kınıyoruz. Bilinsin ki Aysel Doğan bizim onurumuzdur" ifadelerini kullandı.
Kürt Dil Bayramı dolayısıyla yapılan etkinliklere de değinen Başaran, Kürt diline dönük saldırıların arttığını söyledi. Başaran, "Kayyımlar ilk olarak Kürt diline saldırarak, Kürtçe tabelaları indirdiler. Okullarda 'Kürtçe dersi seçebilirsiniz' diyorlar ama Kürtçe ders verecek öğretmen yok. Kürtçe konuştuğumuzda Meclis’te halen tutanaklara 'x' olarak geçiyor. Sonra Cumhurbaşkanı çıkıyor 'Kürt sorunu yok' diyor. Doğru diyor! Kürt sorunu yok, sizin zihniyet sorununuz var. Biz bu yok edilme siyasetine karşı her yeri anadil mücadelesi yerine çevireceğiz" dedi.
'Suçla övünüyor'
AKP-MHP ittifakının mezarlıkları "savaş alanına" çevirdiğini kaydeden Başaran, şunları söyledi: "Cenazelerin kilometrelerce yer uzağa götürülerek kaldırımlara defnedilmesinde, cenazelerin araç arkasında sürünmesini gördük. Bütün yaşamını barış ve özgürlük mücadelesine adamış kadın arkadaşımız onurlu bir barış için mücadele eden Aysel Doğan'ın cenazesi, Dersim'de defnedilmek istendi. Ama AKP-MHP ittifakının cenazeye saldırı politikası, dün bir kez daha kendini gösterdi. Cenazeye sessiz kalan ikiyüzlü bir riyakârlıkla karşı karşıyayız. İçişleri Bakanı çıkıp cenazeye engel olmakla övünüyor. Emin olun bu İsrail'de bile yok. Soylu bunu ikinci defadır yaptı. 90'lı yıllarda da belki bu şekilde cenazelere yönelim oldu ama hiçbir iktidar bu suçu kabullenmedi. Fakat bu İçişleri Bakanı yaptığı suçla övünüyor."
Özel savaş politikaları
1 Mayıs'tan bu yana 11 kadının katledildiği bilgisini paylaşan Başaran, "İktidarın güç vermesi ile 11 kadın katledildi. Bu kadınların başvurularına cevap vermek bir yana Kürt kadınlarına özel bir şekilde saldırıyorlar ve Kürdistan'da tecavüzü bir gelenek haline getiriyorlar. Şırnak'ta Özel Harekât Derneği'nin Başkanı İbrahim Bartın kadına 4 yıl tecavüz etmiş, yakarak katledip yolun kenarına bırakmış. Biz bunu İpek Er dosyasında da gördük. Üniformalı oldukların da iktidarın nasıl davrandığını görüyoruz. Bu Özel Harekât Derneği nasıl kurulmuş? Kim kurmuş? Bunların sonucu ortaya çıkarılmalıdır. Batman'da Musa Orhan bu özel savaşın bir örneğiydi. Van'da, Hakkari’de, Cizre'de, Şırnak'ta da benzer durumları gördük. Sokağa çıkma döneminde kendilerine 'Esatullah' diyenler vardı" ifadelerini kullandı.
'Daha güçlü olacağız'
Başaran, 2 yıllık süreçte neler yaptıklarını ve nerelerde eksik kaldıklarını tartışacaklarına işaret ederek, "Buradan çıkan sonuçlarla, önümüzdeki dönemi daha iyi nasıl görebiliriz. Nitelik olarak nasıl güçlendirebiliriz. Bu tekçi zihniyet karşısında yeniyi nasıl kuracağımızı konuşacağız. Hep beraber bize ölümü dayatan, dört duvar arasında köleliği dayatan bu erkek egemen rejime karşı, kadın özgürlükçü, ekolojik yaşamı hep birlikte kuracağız. Burada sloganımızda da dediğimiz gibi; 'Özgürlükte ısrarcıyız.' Şimdiden hepimizin yolu açık olsun" diye belirtti.
Toplantı, basına kapalı şekilde devam etti.