Covid-19 salgını sürecinde çocuklarda ekran bağımlılığının arttığına dikkat çeken Çocuk Psikiyatrisi Masum Öztürk, ailelerin çocuklara uyguladıkları yanlış yöntemlerin olumsuz neticelere sebebiyet verdiğini belirterek önemli uyarılarda bulundu.
DİYARBAKIR - Yaklaşık 2 yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan Coronavirus salgınına karşı uygulanan "Evde Kal" çağrıları ve sokağa çıkma yasaklarıyla teknoloji bağımlılığının arttığını belirten Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Dr.Öğr.Üyesi Masum Öztürk, özellikle anne-babaların küçük yaştaki çocuklarına söz geçirebilmek için uyguladıkları bazı yöntemlerin yol açtığı olumsuz neticelere dikkat çekti.
Yapılan araştırmalarda ekran bağımlılığının çocuk ve ergenlerde ciddi sonuçlara yol açtığını belirten Öztürk, özellikle derslerin online olması, gençlerin ve çocukların internet ile ekrana maruziyetlerini arttırdığının altını çizdi. Ciddi beslenme sorunlarına yol açan ekran bağımlılığının, fiziksel alanda da birçok etkisi olduğuna vurgu yapan Öztürk, bazı çevrimiçi oyunların, çocukları inanç ve ruhsal açıdan olumsuz etkileyebildiğini söyledi.
"Yapılan çalışmalarda ekran bağımlılığının çocuk ve ergenlerde ciddi sonuçlara yol açtığı saptandı"
Özellikle Coronavirüs salgınından sonra aslında bir ekran bağımlılığı pandemisinin de dünya da oluşmaya başladığını dile getiren Öztürk, "Maalesef ülkemizde de çok ciddi sorunlar oluşturmaya başladı. Yakın zamanda Çin; çocuklarda internet ve televizyon ekran kullanımını devlet eliyle belli bir seviyeye indirdi ve katı bir şekilde sınırlandırdı. Çünkü yapılan çalışmalarda ekran bağımlılığının çocuk ve ergenlerde özellikle çok ciddi sonuçlara yol açtığı saptandı. Özellikle 0-3 yaş arası erken çocukluk döneminde ekranın yasaklanması ve hiç maruz kalmaması gerektiği belirtiliyor. Maalesef çocuklar, faydalı olacağına inanılan farklı yollarla bunlara maruz kalabiliyorlar." dedi.
Ülkemizde çocuğa yemek yedirirken, çocuk yaramazlık yaparken sakinleştirmek ve söz dinletmek için ekrana maruz bırakıldığını söyleyen Öztürk, "Bazen aileler, kendilerini çok yorulmuş-bunalmış hissettiği günlerde çocuğun oluşturduğu bazı sorunları azaltmak için ekrana maruz bırakabiliyor. Bu şekilde bazen çocuklar sabahtan akşama kadar ekrana maruz kalabiliyor. Bunlar erken çocukluk döneminde otizme, dil gelişim geriliğine ve çeşitli duygusal-davranışsal bozukluklara, uyku ve yemek düzensizliklerine yol açabiliyor." ifadelerini kullandı.
"Derslerin online olması, internet ile ekrana maruziyetlerini arttırdı"
Yakın zamanda yapılan geniş çaplı bir araştırmada beynin dil gelişimiyle alakalı alanında sorun oluşturduğu, bunun da kalıcı etki bırakabileceğine dair sonuçların arttığını dile getiren Öztürk, 3 yaşından sonra günde 45 dakika veya bir saat ekran izletilebileceğini fakat yakın zamanda pandemi yasaklarının uygulanması, derslerin online olması; ergenlerin, gençlerin ve çocukların internet ile ekrana maruziyetlerini arttırdığına dikkat çekti.
Öztürk, "Son dönemde bize müracaat eden hastaların çoğu ekran bağımlılığı sebebiyle geliyor. Günde 6-7 saat ekrandan uzak duramama okul reddine yol açabiliyor. Özellikle çevrimiçi oyun bağımlılığı olan çocuklarda, oyundan ayrı kalmamak için okula gitmediği ve okulu bıraktığı anlar olabiliyor. Bu da aile içinde strese ve ebeveyn-çocuk arasında ciddi sorunlara yol açabiliyor. Çocukların ekrana uzun süre maruz kalmaları ve geç uyumaları, ertesi gün okula geç kalmalarına ve derslerde başarısızlıklarıyla beraber akademik hayatlarının olumsuz etkilenmesine yol açıyor." şeklinde konuştu.
"Ciddi beslenme ve fiziksel sorunlara neden olabilir”
Ciddi beslenme sorunları ve bozukluklarına yol açan ekran bağımlılığının obezite, hareketsizlik, kan dolaşımının yavaşlaması, ruhsal sorunların oluşması, agresiflik, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi fiziksel alanda da birçok etkisinin olduğuna vurgu yapan Öztürk, "Bu sebeple oluşan söz konusu durumlar, çocukların kontrol edeceği veya ön görebileceği durumlar olmadığından ailelerin kontrolünde çocuğun mutlaka sınırlandırması gerekmektedir." diye belirtti.
Çocukları ruhsal açıdan olumsuz etkileyen bazı çevrimiçi oyun ve uygulamalara değinen Öztürk, şunları söyledi:
Pubg, özellikle pandemi döneminde Türkiye de ve Ortadoğu da 5-6-7 yaş çocuklar ve gençler arasında çok fazla oynanmaya başlandı. Kliniğe gelen ve çevrimiçi oyun bağımlılığı olan çocukların büyük bir kısmı Pubg oynuyor. Çevrimiçi oyun bağımlılığı olan çocuklarda hem oyun içinde hem de kendi arkadaş grubunda level atlamak ciddi bir rekabet alanı oluşturuyor. Oyunların içinde level atlamaya yönelik putlara tapınma, inançları etkileyecek şekilde şartların olması gençleri daha fazla etkiliyor.
"Bazı çevrimiçi oyunlar, çocukları inanç ve ruhsal açıdan olumsuz etkileyebilir"
Öztürk, "Daha önce farklı oyunlarda da bu tür aşamalar vardı. Çocuklarda yaptıkları şeylerin sonucunu öngörmeleri, yetişkinler kadar çabuk olmayabiliyor. Oyun içerisinde inanç yönünden yapılmaya çalışılan etkiler, çok fazla tepki alıp çoğu kişi tarafından silinince firma bu kısmı oyundan kaldırdı. Bu tür oyunların kötü taraflarından biri de oyunda başarı elde edebilmek için her türlü şeyin yapılabileceği, karşıdaki kişiye zarar verebileceği ve hatta öldürebileceği mesajı içeriyor. Bu tür oyunların ebeveynler tarafından kontrol edilmesi ve engellenmesi gerekir." ifadelerini kullandı.
Bazı çocukların söz konusu bu tür oyunlara daha fazla meyilli olabileceğini kaydeden Öztürk, "Günlük hayatlarında dikkat eksikliği, davranış ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar bu tür oyunlara daha yatkın oluyor. Bu da klinik tedavide işleri zorlaştırıp beraberinde agresif, duygusal sorunlar, akademik başarısızlık, derslerde dikkatin azalması, aile içi sorunlar ve çocuğun karşılaştığı problemleri şiddetle çözüm yoluna gitmesi gibi ek sorunları doğurabiliyor. Ebeveynlerin, bu tür oyunları tamamen yasaklamak değil; daha sağlıklı ve kontrollü kullanmayı, çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun uygulamaları kullanmasını sağlamaları gerekir." dedi. (İLKHA)