Maraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından “Afet Bölgesi” ilan edilen 11 ilden biri olan Diyarbakır'da, yapılan hasar tespit çalışmaları sonucu 3 bin 252 binanın ağır hasarlı, 2 bin 828’nin orta hasarlı, 32 bin 652 binanın ise az hasarlı olduğu kaydedildi. Yaklaşık 6 ayın ardından Bağlar ilçesinde başlayan yıkım çalışmaları ile 3 bin 252 ağır hasarlı binadan henüz 50’ye yakını yıkılabildi.
MA'da yer alan habere göre, Kentte başlayan yıkımlarda sulama yapılmadan, mahalle toz bulutu arasında bırakılarak, yıkım yapılıyor. Yeterli güvenlik önlemleri alınmadan yapılan yıkım alanın çevresindeki binalarda da boşaltılmıyor. Riskli olduğu halde yıkımı gerçekleştirilmeyen yapılar tehlike arz ederken, yıkımı yapılan yapılarda ise gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması halkın tepkisine neden oluyor. Sulama yapılmadan yıkımın gerçekleşmesi çevredeki sağlam yapılarda kalan mahalle sakinlerini rahatsız ederken sokaklardan adeta toz bulutları yükseliyor.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Diyarbakır Şube Başkanı Mahsum Çiya Korkmaz, yapıların yıkımına ilişkin değerlendirmede bulundu.
'İHALELER VALİLİĞE PARA VERİLEREK YAPILDI'
Korkmaz, ağır hasarlı binaların yıkımı için başlatılan mahalle bazlı ihale süreçlerinin, geçtiğimiz ay bitirildiğini ve yıkıma başlanıldığını aktardı. Korkmaz, Valiliğin Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tarafından düzenlenen ihalelerin, “pazarlık usulü” ile yapıldığını belirtti. En son ihalenin geçen hafta yapıldığını aktaran Korkmaz, “İhaleyi alan kişiden para alınarak yapıldı. İhale için bir bedel belirlenmedi. Çıkan hurdalık ve geri dönüşüm malzemeleri üzerinden valiliğe para verilerek yapıldı. Daha yüksek fiyat veren ve daha iyi referansı ‘torpili’ olanlar ihaleleri aldı” diye konuştu.
'MAKASLA YIKIM YAPILMIYOR'
Ağır hasarlı binaların yıkımı için yürütülen süreçte ve yıkım aşamasında yeterince önlem alınmadığını ifade eden Korkmaz, “Bu binalar şehir merkezinde, hemen her gün bir metre ötesinden geçtiğimiz binalar. Bununla ilgili tedbir alınmadı ve yıkım esnasında da alınmıyor. Oradaki tek tük birkaç binayı çıkarabiliriz ama onlar dışında caddenin kapatılması lazım. Caddeler kapatılmıyor, yıkım esnasında iyi bir sulama yapılmıyor. Bizim yıkım yönetmeliğimiz birinci maddesi, makasla yıkımdır. Daha az riskli bir yöntemdir. Ama bu makasla yıkım yapılmıyor. Tüm bunların yanında asbest denen bir kavram var. Bu da büyük hastalıkların sebebi olabiliyor. Bunların önüne geçilmiyor” dedi.
'BU BİNALARIN ACİLEN YIKILMASI GEREK'
Bölgedeki fay hatlarının hala aktif olduğunu hatırlatan Korkmaz, tehlike oluşturan binaların derhal yıkılması gerektiğini vurguladı. Korkmaz, şöyle devam etti:
“Depremden bu yana milyona yakın artçı sarsıntı oldu. Deprem hala burnumuzun ucunda. Bunun için bu binaların acilen yıkılması gerekiyor. Zaten 6 Şubat depreminde ağır hasar aldılar. Bir sarsıntıyı bile kaldıramayacak, yapılar var. Bu sürecin uzaması, ev sahiplerinin hak mağduriyetlerinin çok daha uzaması demektir. Yeni yapılacak deprem konutlarının da bundan çok daha öncesinde bitmesi gerekiyor. Hala çadırda ve konteynerde kalan, göç eden insanlar var. Bu insanların tekrar buraya geri dönmesi lazım ve barınma sorunlarının tamamıyla ortadan kaldırılması lazım.”
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Söz konusu binaların güvenlik önlemleri alınarak acil bir şekilde yıkılması gerektiğini dile getiren Korkmaz, gelişigüzel yürütülen yıkımların büyük tehlike arz ettiğini ifade etti. Korkmaz alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı: “Yıkım yapılacak binanın olduğu sokak veya cadde trafiğe kapatılmalıdır. 50 metre çapında bulunan binalar boşaltılmalıdır. Yıkım yapılırken, mutlak suretle iyi bir sulama yapılmalıdır. Makasla yıkım yapılması gerekmektedir. Geri dönüştürülebilen bütün malzemelerin geri dönüşümü sağlanmalıdır.” (Haber Merkezi)