Mahsum KARA/ YENİGÜN GAZETESİ – Diyarbakır'ın Lice ilçesi son yıllarda maden sahalarıyla delik deşik edilmiş durumda. İlçeye bağlı Kılıçlı, Saydamlı, Bayırlı, Ulucak, Akçabudak, Baharlar ve Yorulmaz köyleri mevkisin de 700 hektarlık alanda yapılmak istenen bakır çıkarma, eleme ve kırma tesisi projesi çevreye vereceğiz zarardan kaynaklı köy sakinleri, Diyarbakır Barosu’na başvuru yaparak projenin durdurulması için dava açmaya hazırlanıyor.
BÖLGE HALKININ HABERİ YOK
Konuyla ilgili Yenigün Haber’e konuşan Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Komisyonun Genel Sekreteri Avukat Ahmet İnan, şunları aktardı:
“Lice ilçesine bağlı 7 köy mevkisin de 700 hektarlık bir Bakır çıkarma, eleme ve kırma tesisi projesi, ÇED gerekli değildir kararıyla ilan edilmiş. Bu ilan 2020 yılında yapılmış fakat bölge köylüsünün çoğunun haberi halen yok çünkü usulüne uygun bir askı ilanı maalesef yapılmamış. Bölge sakinlerinden bir kaç vatandaş, sondaj çalışmalarını görünce Baromuzun çevre ve kent komisyonuna haber veriyor. Ve yaptığımız araştırmalar üzerine ilgili projeyi tespit ettik. Köylü yaşam alanın yok edilmesini, doğasının talan edilmesini istemiyor.”
700 HEKTARLIK ORMAN ALAN YOK OLACAK
Mevcut projenin tamamının ormanlık alan üzerinde yapılacağını ifade eden İnan, “700 hektar orman alanı yok olacak. Ormanlar ekosistemin kendini var ettiği yerdir. Bu ormanda yaşayan habitat ve flora yok olacak. Avrupa Yaban Hayatı Koruma Sözleşmesi kapsamında bölgede yaşayan birçok yabani hayvan, kuş türü mevcut, bunlar ne yapacak? Düşünün evinizin dibinde bu işlemler yapılıyor kabul eder misiniz? Bu maden projesi patlatmalı açık ocak sistemiyle yapılacak, yani yer altında dinamitle patlatmalar yapılacak. Ortaya inanılmaz bir toz gürültü ve titreşim çıkacak ve madencilik faaliyetleri kapsamında kullanılan zehirli kimyasallar, patlatmayla kırılan yer altından su rezervlerine karışacak ve çökelti havuzlarında biriktirilen kimyasallar rüzgâr ve yağmurla yer üstü su kaynaklarına karışacak. Bu arada bölge coğrafyası çok özel; her taraf dağ, orman, akarsu ve köylü hayvancılık ve arıcılıkla geçimini sağlıyor orman maden alanı için yok edildiğinde bu sarp coğrafya heyelanlara açık hale gelmeyecek mi? Orman alanı yok edildiğinde bölgenin su tutuma kapasitesi düşemeyecek mi? ayrıca projede kırma eleme tesisi de mevcut yani çıkarılan madenin işlenmesi ve depolanması sırasında çok tehlikeli kimyasallarda toprağa suya ve havaya karışacak. Çıkacak devasa tozlar bitkilere yapıştığında arılar artık bu bitkilerden nektar alamayacak, bu ormanlık alan aynı zamanda köylülerin hayvanlarını otlattığı alan hayvanlar otlanamayacak, peki köylü nasıl geçinecek nasıl yaşayacak? Bakır flora için süper elementtir, yani siz bir bölgeden bakırı çıkarırsanız artık o bölgede flora yetişemezsiniz” şeklinde konuştu.
DAVA SÜRECİ BAŞLATILACAK
Maden şirketlerinin ilçeyi talan etmesine karşı ekolojik mücadelenin büyütülmesi gerektiğine dikkat çeken İnan, “Türkiye, taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmelerle ve iç hukukta yayınladığı genelgelerle orman ve su kaynaklarının koruyacağını hatta genişletileceğini taahhüt ediyor. Ama pratikte ise tam tersi projelere izin veriyor. Bir şirket milyon dolar kazanacak diye ülkenin köylüsü doğası yok mu olsun? Bu mudur kamu yararı. Biz Diyarbakır Barosu olarak her zaman vatandaşlarımızın yanındayız. Dava sürecini çok yakında başlatacağız. Tabi bu sadece dava meselesi değil şehrin tüm bileşenleriyle birlikte halk ile el ele verip toplumsal bir süreçte yürütmemiz gerekiyor. Umarım iklim krizinin hayatımızı tehdit ettiği bu dönemde ormanlarımızı sularımızı ranta açmak tehlikeye atmak kabul edilebilir değildir” diye kaydetti.