Türkiye’nin farklı kentlerinden Diyarbakır’a gelen ekolojistler, tarihi Deva (Deve) Hamamı’nda doğa tahribatına karış “Ekoloji ve toplumsal yıkım kıskacında yaşam buluşması” etkinliği düzenledi. Burada konuşan Hevsel Koruma Derneğin’den Zeki Koray, ““Hevsel Bahçeleri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer almasına rağmen ilmek ilmek yok edilmeye çalışılıyor. Fırat Nehri’nden şuan bahsedemiyoruz, çünkü barajlar ile yok edilmiş durumda. Ancak bizler diyoruz ki: Dicle’nin de kaderi Fırat Nehri’ne benzemesin” dedi
Mezopotamya Ekoloji Hareketi ve Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası Birliği (TMMOB) Diyarbakır İl Koordinasyonu Kurulu’nun “Yok etmeye karşı mücadele ve yeniden inşa yolları” sloganıyla Sur ilçesinde bulunan tarihi Deva Hamamı’nda “Ekoloji ve toplumsal yıkım kıskacında yaşam buluşması” etkinliği düzenledi.
‘Koronavirüsten kaynaklı bir araya gelemedik’
Türkiye’nin farklı kentlerinden katılımcıların yer aldığı buluşmanın açılış konuşmasını Mezopotamya Ekoloji Derneği Üyesi Derya Akyol yaptı. Kriz ve kaosların yaşandığı bir süreçten geçildiğine işaret eden Akyol, sistemin doğaya yönelik tahribatlarına dikkat çekerek, “Sistemler barajların ve HES’lerin bir ihtiyaç olduğunu göstererek, bizleri buna ikna etmeye çalışıyorlar. Ancak bizler gerçeğin farkındayız. Türkiye’de ekoloji için yapılan direnişlerin olduğunu görüyoruz. Bunlardan biri Hasanekeyf için yapılan direniş buna örnektir. Koronavirüsten kaynaklı bir araya gelemedik. Ama şunu görüyoruz ki, sistem bu salgını fırsata çevirdi. Kapitalist sistemin bir parçası olarak krizlerden kriz üreterek çıkma gibi bir durum söz konusudur. Bundan kaynaklı da böylesi bir buluşmayı hedefledik. Bu buluşmada sadece sorunları çözümleme için değil, yaşanan sorunlara çözüm yolu bulma üzerinden konuşacağız” ifadelerini kullandı.
‘Hasankeyf’i beton yığınına çevirdiler’
TMMOB İKK Eşbaşkanı Doğan Hatun da Kürt coğrafyasında yaşanan ve daha sonra tüm Türkiye’ye yayılan tahribatlara değindi. Hasankeyf’i buna örnek gösteren Hatun, “Bu yaşanılan politikalara karşı her alandan ses çıkarmaya, ses olmaya çalışıyoruz. Devlet doğaya karşı bir savaş başlattı, savaşın bir örneği de Hasankeyf’tir. Koca bir tarih olan Hasankeyf’i beton yığınına çevirdi. Sur örneği de aynıdır, koca bir tarihimizi yok ettiler. Doğayı ve tarihe düşmandır. Burada bir mücadele sözü verip çıkalım, doğamıza sahip çıkalım” diye belirtti.
‘Kazdağları’nda direniş 4 mevsim sürüyor’
Açılış konuşmasının ardından geldikleri bölgenin sorunları hakkında ve buralarda yürütülen mücadele hakkında katılımcılar küçük sunumlar yaptı. Maden aramaya açılan Kazdağları’nın korunması için mücadele veren aktivist Melis Tantan, Kazdağları için verilen mücadeleye işaret ederek, burada direnişin dört mevsim sürdüğünü söyledi. Kazdağları için verilen mücadelenin 15 yıllık bir geçmişi olduğunu dile getiren Tantan, “Bizler ülkenin her yerinden direniş çağrısı ile devam ettik ve nöbetler tuttuk orada. Elbette mücadelemizi her gün daha da büyütüp güzel şeylere imza atacağız” dedi.
‘Dicle’nin kaderi Fırat nehrine benzemesin’
Hevsel Koruma Derneğin’den Zeki Koray, Hevsel Bahçeleri’nin tarihine değinerek, şunları söyledi: “UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer almasına rağmen ilmek ilmek yok edilmeye çalışılıyor. Bizler de ‘Bereketli Hilal’in bir parçasıyız, ama şuan görüyoruz ki çok büyük talanlar yapılıyor. Fırat Nehri’nden şuan bahsedemiyoruz, çünkü barajlar ile yok edilmiş durumda. Ancak bizler diyoruz ki: Dicle’nin de kaderi Fırat Nehri’ne benzemesin. Yapılan projeler direnişler sonucunda durduruldu ancak şuan yavaş yavaş bu yıkımlar devam ediyor.”
Munzur’un doğasına aykırı bir peyzaj çalışması
Munzur Özgür Aksın Platformu Orhan Çelebi ise Tunceli’nin doğasına yönelik gerçekleştirilemeye çalışılan tahribatlara işaret ederek, şunları dile getirdi: “Devlet, Dersim doğasına farklı politikalar geliştiriyor. Dersim’in vadileri var ve o vadiler üzerinden dört baraj yapıldı. Munzur Vadisi’ne tüm çabalarımız rağmen orada bir peyzaj yapıldı. Ve yapılan peyzajın oraya uygun olmadığını defalarca belirttik. Bizim için oradaki en tehlikeli şey maden ocaklarıdır. O ocaklar Dersim dağlarında ve Munzur Dağları’nda açılıyor. Biz, önümüzdeki süreçte bunlara karşı durmak için çalışmalar içinde olacağız. Bu sorunlar tüm canlıların sorunlarıdır, hepimiz birlikte buna dur demeliyiz. Dersim’de dilimize kültürümüze sistematik bir şiddet var ve bunu doğa kırımı ile başarmaya çalışıyorlar.” (Kaynak: MA)