İHD Diyarbakır Şubesi, tutuklu gazetecileri ve siyasetçileri ziyaretten ettikten sonra yaptıkları açıklamada, hak ve özgürlükleri savunan tüm kurumları haksızlığa karşı tepki göstermeye çağırarak, “Demokratik siyaset algısal operasyonlara alet edilmemeli” dedi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ve 6 aydır iddianame bekleyen 16 gazeteci ile siyasetçileri tutuldukları cezaevlerinde ziyaret etti. İHD, görüşme sonrası Diyarbakır D Tipi Cezaevi önünde açıklama yaptı. Açıklamada konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, “Bağımlı ve taraflı yargının talimatıyla insanlar gözaltına alınıyor” dedi.
‘Operasyonlar siyasi faaliyetleri önlemek için’
DBP’ye yönelik operasyonla yargı bağımsızlığının yeniden tartışılır hale geldiğini ifade eden Zeytun, “Mesleki faaliyet yürüttükleri ve Kürt coğrafyasında yaşanan ihlalleri kamuoyuyla paylaştıkları için gazeteciler tutuklu yargılanıyor. DBP Eş Genel Başkanı, temsil ettiği siyaset yürütücüsü kimliğiyle, gözaltına alınıp tutuklandı. Diyalog ve müzakereyle, Türkiye’nin en önemli meselesi demokrasi, hak ve insanlık sorunu olan Kürt sorununu çözmek yerine, otoriter ve baskıcı politikalarla insanlar gözaltına alınıyor. Yapılan operasyonlar, siyasi parti faaliyetlerini önlemeye yönelik bir tutumdur. Demokratik siyaset, bu algısal operasyonlara alet edilmemelidir” diye belirtti.
‘Muhalefet sessiz kalmamalıdır’
DBP Eş genel Başkanı Keskin Bayındır’ın gözaltına alınmasındaki temel sebebin “takipsizlik” verilen dosyalara ilişkin olduğunu vurgulayan Zeytun, devamında şunları söyledi: “Bayındır’a takipsizlik verilen ve kapatılan dosyadaki suçlar tekrar yöneltiliyor. Bir gizli tanık veya hiçbir hukukla bağlı olmaksızın bir delil üretilip, insanlar kolaylıkla hapsedilebiliyor. Ne yazık ki tüm ihlal kararları gibi Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala’nın ihlal kararları yerine getirilmiyor. Gazeteciler aylardır, mesleki faaliyetleri nedeniyle içeride tutuluyor. Keyfi bir sebeple hala iddianameleri hazır değil. Burada yargının tarafsız ve bağımsız olmayışını da görüyoruz. Türkiye’deki antidemokratik uygulamaları ifade ederken, hukuktan yana olduğunu ifade eden muhalefete de sorumluluk düşmektedir. Baskı politikalarının Kürt basın çalışanlarına ve Kürt siyasetçilere yönelik olması, muhalefeti sessizliğe mahkûm etmemelidir. Demokratik muhalefeti, hak ve özgürlükleri savunan bütün kurumları haksızlığa karşı tepki göstermeye ve haktan yana tavır almaya çağırıyoruz.” (Haber Merkezi)