HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, 1993 yılında JİTEM’de işkence gördüğünü belirtti. Beştaş ayrıca, Tahir Elçi’nin de işkence gördüğüne tanıklık ettiğini kaydetti.
YENİGÜN HABER – Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, işkence gördüğünü, yaşadıklarıyla yüzleştiğini ve hukuki mücadeleyi kazandığını ifade etti.
Medyacope’ta yayınlananGökçe Çiçek Kösedağı’nın hazırladığı 'Bir Kadın' adlı programa katılan Meral Danış Beştaş, programda çocukluk yıllarını, siyasi yaşamını ve gördüğü işkenceyi anlattı.
“25 gün boyunca JİTEM’de işkence gördüm”
1993 yılında JİTEM’de işkence gördüğünü söyleyen Beştaş, işkenceyi saklamadığını ve yüzleştiğini kaydetti:
“İşkenceyi anlatmak kolay değil. Aradan çok uzun yıllar geçti. O dönemde yaşadığım işkenceyi anlatmaktan ziyade, işkenceye karşı kesintisiz bir mücadele verilmesi gerektiğini ifade ederim.
Evet, ben işkence gördüm maalesef. 93’te JİTEM’de gözaltında tutulduk. 25 gün boyunca. Eşim de vardı, 16 avukat birlikte alınmıştık. Bir sahte beyan üzerine. Sonra dava zaten bitti. Ama mesela ben 25 günün sonunda içeride de verdiğim kararı uyguladım. İşkenceyi saklamadım. ‘İşkence görmedim’ demedim. Yüzleştim. Bunu anlatarak mücadele edebilirim. Benim için en ağır boyutu tabii ki anlatmaktı, o yaşadıklarımızı.”
“Tahir Elçi’ye işkence yapıldığını gözlerimle gördüm”
Yaşadıklarının büyük travma olduğunu dile getiren Beştaş, ayrıca katledilen eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin de işkence gördüğüne tanıklık ettiğini belirtti.
Beştaş şunları söyledi:
“Tabii ki diğer işkencelere de tanıklık ettim maalesef. Mesela sevgili Tahir Elçi’ye işkence yapıldığını gözlerimle gördüm, O da benimkini gördü. Çok büyük travma tabii ki. Bugün bile hatırlamak istemediğim dönemlerden birini oluşturur.
Durmadık, mücadele ettik. İşkencenin farklı yöntemleri uygulandı ve biz avukat olduğumuz halde uygulandı bu. İçeride işkenceye teslim olmadım ama. Çünkü işkencenin amacı vermediğimiz bir ifadeyi imzalatmaktı. Hazır bir ifade getirdiler ve bunu imzalayın dediler.
Bugün gibi hatırlıyorum. Tek bir talebimiz vardı, onu okumak istiyorduk içeriğinde ne var diye. Bütün ısrarlarımıza rağmen okutturulmadı, okuyamadık o ifadeyi. Ben de ‘imzalamayacağım’ dedim. ‘Vermediğim bir ifadeyi, ne yazdığınıza hiçbir şekilde vakıf olmadığım bir ifadeyi bir hukukçu olarak, bir kadın olarak, bir hak savunucusu olarak da imzalamayacağım’ dedim. Ve çok ağır bir işkence uygulandı, ama ben ifadeyi imzalamadım.”