Ahmet Sünbül/Dosya Haber | Diyarbakır’ı en iyi seyyahlar yazmış-1

Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan, Hilar Mağaraları ve Kortik Tepe gibi bölgelerde insanlığın avcılık ve toplayıcılıktan geçip yerleşik hayata geçerek ilk hayvanları evcilleştirdiği ve buğday, mercimek gibi ilk kültür tohumlarını geliştirdiği Diyarbakır, 11. Yüzyıldan itibaren Arap ve batılı seyyahların ilgi odağı olmaya başladı.

Ahmet Sünbül/YENİGÜN HABER – Özellikle 15. Yüzyıldan sonra Diyarbakır’a gelen seyyahlar, bu kente olan hayranlıklarını yazıya döktüler. Diyarbakır’ı ziyaret eden her seyyah, tuttukları notlarda, yazdıkları kitaplarda ve çizdikleri gravürlerde, bu kente olan hayranlıklarını hep dile getirdiler. Bundan 200 ya da 300 yıl önce Diyarbakır tarihini en iyi anlatanların burayı ziyaret eden seyyahların olduklarını söylemek yanlış olmaz. Seyyahların kimi haftalarca, kimi aylarca, kimi ise yıllarca Diyarbakır'da kalarak hayran kaldıkları bu kadim şehrin sosyal yaşantısını, folklorunu, coğrafyasını, yemeklerini ve kültürünü kaleme almışlar.

Diyarbakır ve Mezopotamya hep ilgi odağı oldu

Diyarbakır’ın da içinde yer aldığı Mezopotamya ve Yukarı Mezopotamya gibi zengin ve muazzam coğrafyaya sahip bölge, de tarihin her döneminde seyyahların ilgi odağı olmuştur. Kendi yaşadıkları dünyanın dışında yaşayan insanları merak eden seyyahlar bazen aylarca bazen ise yıllarca yollara düşüp farklı farklı medeniyetleri keşfedip bunlar hakkındaki düşüncelerini ve gördüklerini yazmışlardır.

19. yüzyılda “Güneş Batmayan İmparatorluk” diye bilinen Büyük Britanya krallığının bilgisi dâhilinde askeri, demografik ve sosyolojik araştırma yapmak için Mezopotamya'ya gezilerde bulunan Frederick Richard Maunsell, Walter Burton Harris ve Mark Sykes gibi gezginleri saymazsak, Diyarbakır ve Mezopotamya'ya gelen seyyahların çoğu tamamen amatör ruhla bu gezilerini yapmış, bazen buradaki halklarla aylarca yaşamış ve edindikleri izlenimlerini kaleme almışlardır.

11. yüzyıldan itibaren seyyahlar gelmeye başladı

11. yüzyıldan itibaren Diyarbakır’a gelen ve burada gördüklerini kaleme alan seyyah sayısı ise oldukça fazladır. Hem diplomatik hem de sosyal araştırmalar için Diyarbakır'a gelen seyyahlar, bu kente olan hayranlıklarını her vesileyle dile getirmişlerdir.

Örneğin, 1046 yılında Diyarbakır'a gelen ve şehri gezen İran'lı şair ve seyyah Nasır-ı Hüsrev, Diyarbakır için şunları yazar: "Kent yekpare bir kayalığın üzerine kurulmuştur. Çevresine kara taştan bir kale duvarı yapılmıştır... Dört yanında dünyanın dört yanına açılmış dört kapısı vardır. Kentin ortasında bir kaynak vardır ki sert taştan çıkar; beş değirmen çevirecek kadar ve çok güzel bir sudur, kimsecikler nereden geldiğini bilmez. Ben dünyanın dört bucağından Arap, Acem, Hint ve Türk memleketlerinde birçok kentler ve kaleler gördüm. Fakat yeryüzünde hiçbir ülkede Amid kentinin kalesine benzer bir kale ne gördüm, ne de ‘başka bir yerde bunun gibi bir kale gördüm’ diyeni duydum…”

Nasır-ı Hüsrev’in hayranlığı

Diyarbakır gezisinde Ulu Cami'ye olan hayranlığını da kaleme alan Nasır-ı Hüsrev, Ulu Cami'nin kara taştan yapıldığını belirterek, "Öyle bir mükemmel yapıdır ki; ondan daha düzgün, ondan daha sağlam yapılmasına imkân yoktur. Caminin içinde iki yüz küsur taş direk vardır. Her direk yekpare taştandır. Direklerin üzerine hepsi taştan olmak üzere kemerler yapılmıştır. Kemerlerin üstüne de yine bir sıra küçük kemer vardır. Bu mescidin bütün damları kubbelerle örtülmüştür. Her tarafı oyma işleriyle, nakışlarla süslenmiş, boyanmıştır. Mescidin ortasında büyük bir taş vardır; o taşın üstünde bir adam boyu yüksekliğinde, çevresi iki arşın gelen pek büyük yuvarlak bir taş havuz konmuştur. Havuzun ortasında pirinç bir lüle vardır ki, oradaki fıskiyeden berrak bir su fışkırır. O suyun nereden gelip nereye aktığı görünmez" diye yazar.

Portekizli seyyah Tenreioro

1500'lü yılların başında Diyarbakır'a gelen Portekizli seyyah Tenreioro, gezip gördüğü Diyarbakır'da her türlü meyve ağacının bulunduğunu, birbirinden çeşitli sebze ve meyvelerin yetiştiği geniş bahçelerin bulunduğunu, yiyeceğin bol olduğunu, buğday, arpa, et ve meyvenin başta gelen ürünler olduğunu, kentte geniş çiftliklerde kısrak ve at yetiştirildiğini ifade eder.

1612'de yolu Ergani'den geçen seyyah Polonyalı Simeon yazdığı seyahatnamesinde, şehri en üst kısmında Meryem Ana adını taşıyan kargir ve kubbeli büyük bir kilisenin olduğunu yazar.

Fransız seyyah Paul Lucak

Diyarbakır'ı 1700'lü yıllarda ziyaret eden ve uzun süre burada kalan Fransız seyyah hekim Paul Lucak ise Diyarbakır'ın düzenli yapısından söz ederek, "Diyarbekir bugüne kadar gördüğüm şehirlerin en düzenli ve en iyi durumda olanı" diye yazar.

1817'de kente gelen William Heude isimli seyyah ise Diyarbakır'ın iyi inşa edildiğini, sokaklarının düzenli taşlarla döşeli olduğunu belirterek izlenimlerini şöyle yazar: "Bütün gece ve ertesi günün sabahı,bana rehberlik eden bir ermeni ile kenti dolaştım. İstanbul da içinde olmak üzere, tüm Müslüman kentlerden daha iyi inşa edilmiş olduğunu gördüm. Sokaklar genellikle taşlarla döşeli. Oldukça temiz ve diğer şehirlerden daha düzenli, geniş, çarşılar büyük ve iyi donatılmış, siyah mermerden hamamlar gösterişli olduğu kadar da kullanışlı."

Hz.İlyas ve Sur’daki Sinagog

1848’de Diyarbakır’ı ziyaret eden Yahudi seyyah Benyamin Haşeni ise kaleme aldığı yazısında, eski yerleşim merkezinin olduğu Sur'da bulunan Sinagog'da küçük ve kapalı bir oda bulunduğunu, Yahudi inancına göre Hz. İlyas'ın bu odada peygamberliğini ilan ettiğini ve bu odada Aramice perşöment kağıdına yazılmış bir Tevrat yazması olduğunu belirtir.

Seyyah Horatio Soutghate

Seyyahlardan Horatio Soutghate, Dicle'nin kıyısındaki bahçelerin çok iyi gübrelendiğini ve iyi bir şekilde işlendiği için buradan çeşit çeşit sebze ve meyve sağlandığını yazar. Seyyah Soutghate, yazları oldukça sıcak olan Diyarbakır'da insanların içecekleri nasıl soğuttukları noktasında ilginç bilgiler sunar.

Soutghate, kışın oluşan buzun konik bir şekilde açık bir alana yığılarak üzerinin samanla örtülerek muhafaza edildiğini ve bu buzun yaz aylarına kadar erimediğini, sıcak günlerde ise çok ucuz bir fiyata satıldığını ve bu yasede fakir bir insanın bile yazın sıcağında içeceğini soğuk bir şekilde içebildiğini belirtir.

Hevsel, seyyahları da kendine hayran bırakmış

Diyarbakır'ı ziyaret eden seyyahların hemen hemen tamamı, bu ziyaretlerinde Diyarbakır'ın meşhur karpuzundan, verimliliği ile dillere destan olan Hevsel bahçelerinden bahsetmeyi de ihmal etmemişlerdir. Kente gelip bir süre kalan seyyah Petermann da Diyarbakır’ın ismiyle ün yapmış olan muhteşem büyüklükteki karpuzlarından bahseder. Dicle etrafındaki bahçelerin verimliliğinden bahseden seyyah Lamec Saad da, güvercin gübresi kullanılarak yetiştirilen karpuzların en küçüğünün 40, büyüklerinin ise 80 kiloya kadar ulaştığını yazar.

Seyyahların gözünden dini ve etnik yapı

18. yüzyılda Diyarbakır'ı ziyaret eden seyyahlar, kentin etnik ve dini yapısı ile buradaki nüfus hakkında da zaman zaman elde ettikleri bilgileri kayda geçirmişler. Seyyahlardan Horatio Southgate bu tarihte şehirde 2 bin 700 aile bulunduğunu yazarken, Seyyahlardan Alman doktor Lamec Saad ise bu dönemde şehrin nüfusunun yaklaşık 30 bin kişi olduğunu belirtir. Şeyyah Saad, devlet kayıtlarında kendisinin şehri ziyaretinden 20 yıl önceki sayımlarda kentin nüfusunun 21 bin 372 olarak tespit edildiğini yazar. Bunun yanı sıra 1890’lı yıllarda Düyûn-ı Umumiye müfettişi olarak bölgede birtakım incelemelerde bulunan ve nüfus kayıtlarını tespit ederken Osmanlı İmparatorluğu'nun resmi kayıtlarından da istifade eden Vital Cuinet ise, o dönemde Diyarbakır şehir merkezinin toplam nüfusunu 34 bin olarak vermektedir.

200 yıl önce meslekler

Seyyahlar, kentteki etnik ve dini grupların nüfusunun yanı sıra sosyal ve ekonomik durumları ile ilgili de birtakım bilgileri kaleme almışlar. Bunlardan seyyah Lamec Saad, Diyarbakır'da görev yapan memurlar ve birkaç büyük toprak sahibi dışındaki Müslümanların çoğunun yoksul olduğunu, katırlarla taşımacılık, bahçıvanlık, eskicilik, hamallık gibi işlerde çalıştıklarını, terzilik, yaptıklarını, Hıristiyanların ise ticaret, demircilik, taş ustalığı, dokumacılık, dericilik, gümüş ve altın işlemeciliği ile uğraştıklarını yazar. Devam Edecek

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diyarbakır Haberleri