YENİGÜN HABER – Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, 6 Şubat depreminin yıldönümü kapsamında Diyarbakır Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda düzenlenen panelde deprem ve sonrasuı durum ele alındı.
“Unutmayacağız, unutturmayacağız. Affetmeyeceğiz” yazılı pankartın açıldığı panele, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Panelin “6 Şubat 2023 depreminde yapılarda oluşan hasarlar, nedenler, alınabilecek önlemler ve dayanıklı kentleşme” başlıklı oturumunda İnşaat Mühendisleri Odası’ndan Murat Demir ve Jeoloji Mühendisleri Odası’ndan Dr. Şefik İmamoğlu konuştu.
'28 bin aile barınma sorunu yaşıyor'
İnşaat Mühendisi, Yapı-Yol Den Diyarbakır Şube Başkanı Murat Demir, yapıların uygun inşa edildiğinde yıkılmadığını gördüklerini söyledi. Örgütlü bireylerin daha güvenli kentler için mücadele etmesi gerektiğini belirten Demir, “Diyarbakır’da ağır hasarlı yapılara baktığımızda siyasi kararlar bizim hayatımıza mal oluyor. Kent genelinde 28 bin aile barınma sorunu yaşıyor” dedi.
Jeoloji Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı Dr. Şefik İmamoğlu da, önceden alınan önlemlerin hayati derecede önemli olduğunu söyledi. İmamoğlu, geçmiş depremleri hatırlatarak, deprem oluşum süreçlerini slayt sunumuyla anlattı.
Üçüncü oturum da ise “Deprem ve temel haklara erişim” başlığı altında tartışmalar yürütüldü. Moderatörlüğünü SES Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Yıldız Ok Orak’ın yaptığı oturumda Rosa Kadın Derneği üyesi Berfin Polat Atuğ ve ÇocukÇA Derneği’nden Ramazan Alkan konuşmacı oldu.
'Deprem sabahı kadına şiddet durmadı'
Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi Berfin Polat Atuğ, depremde kadın olmanın zorlukları ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yansımalarını anlattı. Atuğ, “Kadınların ped, tampon erişiminin kısıtlı olduğunu gördük. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın acil eylem planının olmadığını gördük. Kadınların çoğu çadırların yakın olmasından, tuvaletlerin uzak olmasından rahatız olduklarını iletiyorlardı. Kadınlar dil bariyerleriyle de karşı karşıya kaldı. Çadır alanlarını gezdiğimizde yetkililer ‘böylesi zamanda kadınlar şiddete mi maruz kalır’ diyorlardı. Fakat biz depremin sabahında şiddet başvurusu alan bir kurumuz” diye konuştu.
ÇocukÇA Derneği’nden Ramazan Alkan da, deprem zamanında çocuklar için yürüttükleri çalışmaları hatırlattı. Alkan, “Depremde kadınlar ve çocuklar hiç görülmedi. Çocuklar kendi çocukluklarını unutmuşlardı. Çocuk güvenliği eğitimi almayanları alana göndermedik. Alanda psiko-sosyal çalışmalar yürüttük” dedi.
Son olarak söz alan Dr. Ahmet Baran da, deprem sürecinde sağlığa erişim konusundaki yetersizliklere değindi. Baran, durumu şöyle ifade etti: “Bu politikanın kendisi sağlıksızlık yaratıyor. Olağanüstü süreçlerde bu durum daha da fecaate dönüşüyor. Kayyumların varlığı sağlıksız bir topluma neden oluyor.”
Panel de son olarak “İnsan hakları perspektifinden deprem ve göç” başlıklı oturum gerçekleşti. Amed Barosu Başkan Yardımcısı avukat Mehdi Özdemir ve Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği (GÖÇDER) Eşbaşkanı Serdar Bayram konuşmacı olarak katıldı.
‘Devlet kurumları sorumluluğunu yerine getirmedi’
Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, “En temel haklarımız dahi ihlal edildi. Yaşanan depremlerde çalışmalar ayrımcılık temelli yürütüldü. Temel arama kurtarma faaliyetleri yürütülmedi. Diyarbakır Barosu bu salonda tedarik merkezi oluşturdu. 300 avukatla kentin birçok noktasına erişir haldeydik. Depreme ilişkin hasarı indirmek bizim elimizdeydi. Devlet kurumları gereken sorumluluğu yerine getirmedi. Keyfi bir şekilde sorumluluk ihmal edildi. Soruşturma süreçlerinde ruhsatsız kaçak yapıların inşa edildiği yönünde tespitler vardı. Şuan itibariyle 414 kişinin ölümüne karşılık 9 kişi tutuklu. Etkin bir soruşturma yürütülmedi” şeklinde konuştu.
'50 bine yakın göç tehlikesi'
Son olarak konuşan GÖÇ-DER Eşbaşkanı Serdar Bayram ise, depremin neden olduğu sorunların devam ettiğini söyledi. Bayram, “Amed’te orta ve ağır hasarlı yapılar yıkıldı, 9 bine yakın binanın yıkılma durumu söz konusu. Bu da ortalama 50 bin kişinin tekrardan göç etmesine neden oluyor. Bu da buradaki 4’üncü göç dalgası oluyor. Sürekli bir göç hali söz konusu. Öz gücümüzle topluma cevap olma konusunda tartışmalar yürütmeliyiz. Amed’teki iç göç iken, Malatya ve Adıyaman da bir dış göç söz konusu ve oralar boşaltılıyor. Bu saatten sonra öz gücümüzle neler yapabilirizi gündemimize almalıyız. En büyük afet devletin kendisi bizim de ona karşı alternatifi sunabilmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Panel konuşmaların ardından son buldu.