Olcay Baran yazdı | Daha yaşanabilir bir kent için…

Diyarbakır birçok anlamda büyük değişimler yaşıyor.

Değişimler elbette sancılı olur.

Sancının etkisi, kapsama alanı ve etki süresini en aza indirerek geçiş sürecini kısmen rahatlatmak mümkün.

Dört dörtlük bir dünya elbet mümkün değil.

Ancak şunu diyebilmek 20 yıl önce de şimdi de aynıydı; Kent gelişiyor ve bilinçli/bilinçsiz bir şekilde büyüdükçe büyüyor.

Bilinçsizliği şöyle bir sorunla açıklamaya çalışayım.

Bakın mesai saatleri ve okul çıkışları da dahil olmak üzere neredeyse günün her saatinde trafikte büyük bir sıkışıklık var.

Bunun nedeni bilinçsizce yapılan alt yapı çalışmaları kadar öngörüsüzlük.

Bundan 10 yıl önce gelişmeye açılan ve nazım imar planıyla boyutu belli yapılaşmadaki genişleme, insan ve araç sirkülasyonunu öngör(a)memek nasıl bir vizyon eksikliğidir?

Bugün trafik konusunda az çok bilgisi olanlar Urfa yolundaki bile bat-çık yolların neden otogara kadar gelip durduğunu, Elazığ yolundaki aynı problemin neden bir noktadan sonra durduğunu merak ediyor?

Trafiği rahatlatacak bir çalışma şimdi yapmaya kalksanız inanın kent bir noktadan sonra kilitlenir. Bu kadar çok araç ve insan sirkülasyonunu 10-15 yıl önce öngöremeyen bir anlayışı şimdi sorgulasak neye yarar?

Kentin bazı noktalarındaki özensiz geçici dokunuşlar çare olmuyor.

Vali Münir Karaloğlu döneminde geçici çözümlerle sorunlar aşılmaya çalışıldı ama çaresiz kaldı.

Ancak bir çözüm var. Hayata ne kadar geçirilebilir bu durumdur tartışılır.

O da bireysel araç trafiğini azaltarak, toplu taşımayı özdendirmek.

Bu hem kent hem de insan sağlığı açısından çok önemli.

İnsan alışkanlıkları bu noktada çok önemli.

Zira bu kadar çok aracı ve oluşturduğu trafiği kaldıracak yol yok ise bunu özendirmek bence en iyisi.

Bu ilk olarak daha rahat bir trafik ve yaşanabilir bir kent anlamına geliyor.

İkincisi ülkenin en büyük dış ticaret açıklarından olan enerjide dışa bağlılığı azaltması açısından çok önemli.

İnanın sabah ve akşam trafiğinde araç içlerine bir bakın; kahır ekseriyeti tek başına yolculuk eden bir çoğunluk göreceksiniz.

Bunun önüne geçmek ha deyince mümkün değil.

Alışkanlıkların değişmesi lazım öncelikle.

Bir de araçlardan kaynaklı bir gelir grubunun devre dışı kalması anlamı çıkar elbet.

Ancak bunu teşvik edecek bir devlet organizasyonuyla mümkün.

Daha yaşanabilir bir kent ve ülke ekonomisi açısından uzmanların bu işe kafa yorması lazım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Olcay Baran Arşivi