Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedîrxan yazdı: Muktedirlerin tarihi - II

Devlet Bahçeli tartışmalarını bir kenara yazıp; bir başka isim üzerinden devam edelim; Osmanlı döneminde Diyarbakır Valisi Melek (Melik) Ahmet Paşa’nın uygulamalarından örnek verelim.

Abaza olan ve 1. Ahmet döneminde küçük yaşta saraya alınıp yetiştirilen Melik Ahmet Paşa;

1639'da vezir rütbesi ile Diyarbakır eyaleti valisi oldu. Mart 1641'de Bağdat valiliğine, 1642'de Şam eyalet valiliğine atandı. 1644'te İstanbul'a döndü ve saraya damat oldu. 1645'te ikinci kez Diyarbakır valisi oldu ise de yılsonu gelmeden görevden azledildi. 1646'da üçüncü defa Diyarbakır valiliği görevi verildi. Kasım 1648'de oradan nakledilip ikinci defa Bağdat valisi oldu ise de Kasım 1649'da azledildi. Kasım 1650'de üçüncü kez Bağdat valisi olarak tayini çıktı ise de bu göreve gitmedi.

Döneminde özellikle İstanbul’da uygulamaları tepki çekti. Enflasyonun arttı ve hatta ilk esnaf ayaklanması onun döneminde yaşandı. (Kaynak: Vikipedi)

Bugün kü tartışmanın bir benzeri yaklaşık 6 yıl önce yine Diyarbakır’da bu kez Melik Ahmet üzerinden yapıldı.

23 Ocak 2015’te Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne dilekçe ile başvuran tarihçi ve yazar Sedat Ulugana, Osmanlı Valisi Melek (Melik) Ahmet Paşa’nın 1600’lü yıllarda, Kürtler’e karşı büyük katliamlar yaptığını belirterek, isminin tüm mekânlardan kaldırılmasını istedi.

Sedat Ulugana o dönem Paris’te doktora öğrenimi yapan bir akademisyen ve Artuklu Üniversitesi Kürdoloji Bölümü’nde master yaparken, “Abdal Han Döneminde Bitlis Mirliği” üzerine tezini hazırlarken, Melek Ahmet Paşa’nın Kürt illerinde yaptığı katliamlarla karşılaştığını söylüyor.

Ulugana, Alman ve İngiliz Ajanlarının Kürdistan Seyahati, Ağrı Kürt Direnişi ve Zilan Katliamı, Cezalı Delikanlı, Edebiyata Kurdi ya Geleri, MirektiyaBitlise, Muşlu Hilmi Yıldırım kitaplarının da yazarı.

Araştırmalarını derinleştiren Ulugana, Bitlis’teki mezar taşları, cami kitabeleri, Osmanlı arşivindeki dönemin yazışmaları ile Osmanlı Devleti’nde alınan kararların kaydedildiği “MühimmeDefterleri”ni ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ni incelemiş.

Dilekçenin detayları şöyle; Melek Ahmet Paşa ile Melik Ahmet Paşa olarak anılan kişiler aynı kişi.

Melek Ahmet Paşa Diyarbakır, Van ve Erzurum’da valilik görevinde bulunmuş. Van Valisi iken, Kürtler’e ait Bitlis Mirliği’ni ve Mirliğin oluşturduğu kütüphaneyi talan etmiş; Kütüphanede, dünyanın ilk resimli haritası, 200 ciltlik Rönesans ürünü coğrafya bilimiyle ilgili kitaplar, insan anatomisini gösteren tıp çizimleri ve Kürtçe eserler var.

Melek Ahmet Paşa’nın 1655 yılında, söz konusu kütüphaneyi oluşturan Şerefxanê Bedlisî’nin torunu Mir Abdal Han’a saldırı düzenlediğini ve yenilgiye uğrattığını belirtiyor.

Bu yenilgiyi “Kürdistan tarihinde bir kırılma noktası” olarak niteleyen Ulugana,  bu yenilginin, dönemin medrese öğrencisi Ahmedê Xanî’ye meşhur “Ger dêhebûya me îttîfaqek, vêkrabikira me înqîyadek, tekmîlêdikir me dîn û dewlet, teshîlêdikir me îlm û hikmet” şiirini yazdırdığına dikkat çekmiş.

Melek Ahmet Paşa’nın Diyarbakır Valiliği yaptığı dönemde, Kürtler’e büyük bir katliam başlattığını vurgulayan Ulugana, dilekçesinde şu ifadelere yer vermiş;

“1640 yılında Şengal (Sincar)  Dağı’na yaptığı askeri sefer sonucu bölgedeki Ezidiler’e soykırım uygulamış, yaşam alanlarını kurutmuştur. Binlerce Ezidi kadın, çocuk, ihtiyar, genç katledilmiş, binlerce Ezidi kadın esir alınıp satılmıştı. Melek Ahmet Paşa, ‘uygarlık düşmanı, tarihsel katil, savaş suçlusu, IŞİD çetelerinin prototipi’isim Diyarbakır’daki tüm mekânlardan kaldırılsın. Günümüzdeki Kürt sorununun ilk kıvılcımları o dönem ortaya çıktı…”

Toparlayalım; Biri 380 yıl önceki uygulamalarıyla, diğeri yakın tarihteki uygulama ve söylemleriyle Kürtlerin tepkisini çeken iki şahsiyet üzerinden olaya baktığımızda, dönemin yönetimlerinin bu gibi şahsiyetleri gözden çıkarmayı tercih etmemiş olmasının anlamı ortak paydanın Kürtleri tehdit olarak görmüş olmaları.

Bu da ayrı bir tartışma konusu deyip bu yazıyı burada bitirelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yûsif Bedirxan Arşivi