Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedirxan

Yusif Bedîrxan Yazdı: Coğrafyanın kaderi ve göz ardı edilenler

Foto: Arşiv

Diyarbakır ve çevre illerinin her yaz olmazsa olmaz haberi aşırı sıcaklardır.

Daha önce Dağkapı Meydanı’ndaki havuza giren çocuklar üzerinden yapılan sıcaklığa vurgu yapan haberin yerini mekan değişikliğiyle Anzele’deki çocuklar aldı.

Klasik başlık: Aşırı sıcaklar bunalttı, çocuklar süs havuzlarına koştu.

Evet, Diyarbakır ve bölge illeri yazın aşırı sıcaklarından müzdarip. Coğrafik bir kader neredeyse; imkanınız yoksa kaçarı da yok.

Her şeyi siyasete bağlamak gibi bir âdetimiz var. Bakalım bu konuyu da siyasete bağlayabilecek miyiz?

Diyarbakır 50 yıl öncede sıcaktı şimdi de sıcak.

Yıllar önce sıcaklığa çözüm için surları yıkan bir aklı evellik hala eleştirilirken bunu önleyen Fransız tarihçi ve gezgin Albert Louis Gabriel, minnetle yadedilir.

O günlerden bugüne aradaki fark dikey yapılaşmayla artan betonlaşma, asfalt yollar, araç sayısındaki artış vesair sebepler.

Tüm dünyada insanları şehirlere toplayan anlayışla yaşanan metropolleşmeden Türkiye şehirleri ve nihayetinde Diyarbakır da payına düşeni aldı ve almaya devam ediyor.

Tüm bunlar hissedilen sıcaklığa etki eden faktörler elbet.

Örneğin artan araç sayısına paralel yapılan asfalt yollar, araçların motor ve eksozlarından kentin havasına karışan kirli sıcaklığa tekabül ediyor.

Her tarafı camlarla kaplı ofis-home tarzı plazalar ve neredeyse her daireye birer ikişer yerleştirilen klimaların yaydığı sıcak havayı da üzerine ekleyin. Hele bir de asfalta nazır camlı-klimalarla kaplı bu plazalara komşuysanız vay halinize.

Resmi rakamlarla 40’larda seyreden sıcaklık hissedilende 50’lilere ulaşır.

Benim üzüldüğüm klasik haberciliğin ötesinde yorumlanamayan bu sıcaklık artışının önüne geçebilecek tedbirlerle ilgili bir kamuoyunun oluşturulamaması.

Bu noktada eski stadın AVM’den Millet Bahçesine ve yine Surların çeperlerinin de yine Millet Bahçesine dönüştürülmesi güzel örneklerken; araç artışını önleyecek bir bakış açısı, ağaçlandırmayı öteleyen ve hatta göz ardı eden dikey yapılaşmayı özendiren kent planlamasına dair betona gömülen ekonomik anlayışın göz ardı edilmesi bu noktada çok yanlış.

Tamam coğrafya kaderimiz ama metropolleşme adı altında gözü kapalı yapılan kent planlamasının da zararları iyi otaya konularak bir bütün olarak ele alınması daha gerçekçi olma mı sizce de?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yûsif Bedirxan Arşivi