Ufuk Çimen yazdı: Karakoç’u değerli kılan neydi? - II

Karakoç'un toplumla kurduğu ilişki üzerine konuşan Çoruk, "Dünya nimetlerine kendisini çok fazla kaptırmayan birisiydi. Sıradan insanın hayatına yakın olan bir şair ve fikir adamıydı. Toplumda fikir insanı ve şairlere baktığınızda topluma tepeden bakan profillerle karşılaşabiliriz. Ancak Karakoç öyle biri değildi."

Siyasetin Karakoç ile kurduğu ilişkiyi ise Ömer Erdem, muhafazakar siyasetin Karakoç'u bir tür mask olarak kullandığını görüşünü dile getiriyor: "Geçmiş ve mevcut muhafazakarlar siyasetler ve Karakoç'un insana bakışı ve yönetişimi farklıydı. Karakoç idealist biriydi. Muhafazakar siyaset ise pragmatisttir. Erdoğan ve diğer siyasilerin Karakoç'la kurduğu ilişki, Karakoç'un gelenekle kurduğu bağdır. Türkiye'de varoluş sebebini gelenekle ilişkisine bağlayan siyasi yapılar Karakoç'a her zaman ilgi göstermiştir. Her ne kadar kendisi de bir siyasi parti kurmuş olsa Karkaoç, siyaset üstü bir insandı. Politikacılara eşit mesafede yaklaşan, bu yönüyle de herkesin kendisinden faydalanabileceği fikir ve düşünce insanı olmuştur."

Doğan Hızlan’a göre, her siyasi düşünce bir sanatçıya ihtiyaç duyar: Peki, bu sanatçı, her zaman o siyasi düşünceyi mi destekler? Hayır ama siyasi fikirlerinin oluşmasında bütün iyi şairlerin etkisi vardır. Bir siyasi fikir inşa edilirken iyi bir şiirin etkisinden yararlanılır"

Diriliş Şairi Sezai Karakoç’un 48 yıllık dostu Yüksel Kanar ise üstadı şöyle anlatıyor:

“Lise çağındaydım, sıkı takipçisiydim. Yazdığı yazıları ilgiyle okur, söylemlerini merakla dinlerdim. 1973’ten beri tanışıyoruz, İstanbul’a ilk gelişimdi, kendisini Üretmen Han’daki ofisinde ziyaret ettim. Kapıyı vurup, içeri girdim. İçeride bir tane adam, gözünde gözlüğü bana bakıp, ‘buyurun’ dedi. Eskiden kitaplar paketler halinde gelirdi. Sezai Bey’in odası da küçüktü, deposu yoktu bu yüzden bürosunun her köşesi kitap doluydu. Oturduğu masanın yanına gitmek için kitapların arasından manevra yapmak gerekiyordu. Geçtik oturduk, ben “Sezai Bey’i görmek istiyorum” dedim. Şöyle bir güldü, ‘Benzetemedin dimi’ dedi. Mahcup oldum, yazılarından onu kafamda öyle bir oluşturmuşum ki, grand tuvalet bekliyordum, herhalde Sezai Bey gelmemiş, çalışan etrafı düzeltiyor gibi düşündüm... Hayatı boyunca böyle yaşadı, sade, naif.. Hayatı, hayali ve dünyası İslâm birliği üzerineydi. Dünya malını önemsemezdi. Arabası yoktu. Yürüyerek giderdi. Bir takımı vardı, hep onu giyerdi. Kırık gözlüğünü telle tuttururdu.”

Evet, işte tüm bu yönleriyle ve tüm siyasete karşı aldığı mesafeli yaklaşımıyla Karakoç, evrensel bir şair, yazar ve fikir insanı olmuştur. Bitti

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ufuk Çimen Arşivi