Konya: Sema ve Fîhi Mâ Fîh - III

Konya: Sema ve Fîhi Mâ Fîh - III
Sema ve Fîhi Mâ Fîh Burada ayrı bir parantez ile Müze ziyareti sonrasındaki Sema Gösterisi’ni kısaca anlatmak istiyorum. Sema gösterimim her Perşembe...

Sema ve Fîhi Mâ Fîh

Burada ayrı bir parantez ile Müze ziyareti sonrasındaki Sema Gösterisi’ni kısaca anlatmak istiyorum.

Sema gösterimim her Perşembe günü Müze’nin hemen yanı başında yapılıyor Sema. Şanslı olduğumuz kısım ise Mevlana’nın 22. kuşaktan torunları Uluslararası Mevlana Vakfı Başkan ve Yardımcısı Nadir Çelebi ve Esin Çelebi Bayru da Sema’yı izleyenler arasında. Mevlevi geleneğinin temsilcisi iki insan ile Sema’yı izlerken “Fîhi Mâ Fîh/ne varsa onun içinde var” diye sayıkladı adeta Semazenler…

Selçuklunun başkenti olduğu dönem boyunca ilme ve sanata verilen önem Osmanlı döneminde de devam etmiş.

Mevleviliğin gelişip yayıldığı kent, tarih boyunca bu mirasları sahiplenen bir anlayış üzerinden yoğrularak gelmiş bugünlere.

Bir sonraki durağımız Panorama Konya Müzesi.

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Türkiye’nin ikinci büyüğü olan Müze, kentin tarihi gelişimini kısa bir şekilde anlatması açısından oldukça güzel bir yer.

Müzenin giriş bölümündeki avlusunda kentteki Mevlevihaneler ile tarihi yapıların maketlerinden oluşan ve bir nevi navigasyon görevi üstlen Mini Konya karşılıyor sizi.

Müzenin alt kısmında muazzam denilebilecek güzellikte bir panaromayı müzik eşliğinde ve hayranlıkla geziyoruz.

Gökyüzünün de eklendiği koni tavanlı panaromide, görsel yağlı boya tablolara gerçeği aratmayan silikon figürler eklenmiş. Panaroma bir baştan bir başa Konya tarihinin inanç ve sosyo ekonomik gelişimini anlatılıyor.

Tematik sergileri, açık hava sergileri, gözlem ve seyir kulesi, gezegen evi, konferans salonları, laboratuvarları ve kütüphanesi ile her yaştan insana bilimi sevdirmeyi amaçlayan ve TÜBİTAK desteği ile kurulan Konya Bilim Merkezi ve Kelebekler Vadisi..

9 bin yıl önceki ideal yaşam; Çatalhöyük

Gezimizin Çumra ilçesinde bulunan Çatalhöyük Ören Yeri ziyaretine de değinmekte fayda var.

1958 yılında İngiliz arkeolog James Mellaart tarafından keşfi ile Mezopotamya dışında kalan bölgede ilk defa yerleşik hayata geçildiğine dair kanıtlar bulunması, Anadolu tarihinin yeniden yazılmasına neden olmuş.

Alanı gezdiren arkadaşımızın mealen sözleri kulağa hoş geliyor: “Burada yaşayanlar arasında hiyerarşik bir yapı yok; 9000 yıl önce kadın ve erkek eşitliğinin var olduğu, sanatın filizlendiği, hükümete ve silahlı güce ise ihtiyaç duyulmamış bir yerleşim yeri” …

Dönüşte yol üzerindeki sulama sitemleri dikkatimi çekiyor. Bölgedeki Osmanlı dönemine ait ilk sulama sisteminin 1907-13 yılları arasında II. Abdulhamid tarafından yapıldığını öğreniyorum. 2020 yılında ise 11 milyon dekar alan için düşünülen Konya Ovası Sulama Projesi’nin hayata geçirildiğini ve daha da devam ettiğini öğreniyorum. Darısı GAP ve DAP’ın başına.

Konya sadece tarihi ve doğal güzellikleri ile göz kamaştırmıyor, dahası da var.

40 bin 838 km2’lik yüzölçümü ile Türkiye’nin en büyük şehri olan Konya dümdüz bir alan üzerinde geliştikçe gelişiyor. Geniş topraklara sahip kentin yöneticileri, bu avantajı gayet iyi bir planlamayla eskiyi bozmadan yeniden tasarlamış. Yarın: Ekonomide kendini var eden şehir; Fakir Yatağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.