Şakir Diclehan yazdı: Dünyevileşen Müslümanlar

bu

İnsanın en pahalı ve en değerli yanını, yani kalbini istila etmiş olan dünya sevgisi, bugün Müslümanları perişan ve harap etmiştir. Varoluş hikmet ve nedenini unutan Müslümanın dünyevileşmesi korkunç bir boyuta ulaşmış ve Müslümanlar, ölüm denilen olayı unutmuş gibidirler.

Dün arza egemen olan Müslüman, politik çıkar ve hırsların etkisiyle kendisini unutmuş ve dünyevi çıkara doymayan bir varlık haline gelmiştir ne yazık ki… Bugün toplumumuz, ruhunu ve idealini, yani cennetini yitirmiştir. Ortadoğu ülkeleri, sürekli sınav, sürekli özeleştiri sürekli fedakârlık, sürekli ferağat, sürekli samimilik ve sürekli manevi değerlerini yaşamak ve yaşatmaktan uzaklaşmış ya da uzaklaştırılmışlardır.

İkinci Meşrutiyet döneminde yaşayan Sabir Ali Ekber ki, sabun ticaretiyle uğraşan Azerbeycanlı bir şairdir. Gerçekleri dile getirdiği için kendisine sabun ham maddesini vermemek suretiyle açlığa mahkûm etmişlerdir bu yergi şairini... Ölümünden sonra da onun büyüklüğünün farkına varmış ve evini müze haline getirmeyi ihmal etmemişlerdir. Sâbir, bâtıl itikadlara, halkın taassubuna, kendi menfaatlerini düşünen din adamlarına ve aydınlara, İran’da mutlakiyete destek olan dinî çevrelere karşı çıkmıştır. Bu tür şiirleri Mehmed Âkif Ersoy ve Abdullah Tukay’ın şiirleriyle paralellik gösterir. İşte Sabir’ın çizdiği Müslüman portresi…

“Arslandan korkmirem

Kaplandan kormirem

Makberede hortlak görirem korkmirem

Balam. Vallahi, Billahi, Tallahi

Harda bir Müselman görirem korkirem”

Dünyaya nam salan ve bir ahlak abidesi olarak ünlenen dünün Müslümanına karşılık, bugün çıkar ve maddenin kölesi ve esiri haline gelmiştir…

Yitik cennetimizi bulmak için kendi uygarlığımıza dönmek ve yeni bir gençliğe ihtiyacımız vardır. Bu nedenle değerlerin heyecanını yaşamak ve onları yaşatmakla işe başlamak zorundayız...

Kaybolan aşk, vecd ve içtenlik gibi olmazsa olmazlarımızdan olan duyguları, toplumun bütün kesimlerine yaygın hale getirmek, heyecan, inanç, düşünce ve ideal arasındaki ilişkiyi harekete geçirmek için genç nesillere önem vermek durumundayız ve bunun için zorlu ama keyifli ve sonuç alıcı bir yolculuğu başlatmak zorundadır günümüz Müslümanı.

Dünyanın, ülkemizin ve insanlığın çektiği buhran ve bunalım, ahlak ve maneviyat buhranından başka şey değildir. İnsana dünyayı cehennem haline getiren bu durumdan kurtulmak için adeta Cebrail’in kanatlarına muhtacız. Yani vahiy esinti ve rüzgârına… Ağır yük altında ezilen, çökmeye yüz tutan ve omuzlara yüklenmiş ağırlıktan kurtulmak için insanlık, vahiy soluğunu teneffüs etmeye muhtaçtır bugün…

Yeniden ahlak ve maneviyat nefesiyle dirilmek için gençliğe şiiri, edebiyatı ve insanın mutluluğu için gerekli olan okuma alışkanlığını aşılamak ve tekrar ayağa kalkmasını sağlamak için coşku ve heyecan aşılamalıyız…

Yeniden var olmanın sırrını ve güzelliği söylemek ve onun ruhunu yaşatmak için bir duyguya… Kopyadan ve taklitten dönmek için tasarlanan kültür ve düşünce anlayışa ihtiyaç vardır… İnançla donanmış bir coşku ve heyecan hareketine…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sakir Diclehan Arşivi