Göz enfeksiyonu nedenleri ve tedavi yöntemleri

Göz enfeksiyonu nedenleri ve tedavi yöntemleri
YENİGÜN HABER -​ Göz enfeksiyonun nedenleri, belirtileri ve tedavisi hakkında merak edilen tüm detaylar hakkında konuşan Siirt Üniversitesi Öğr. Üyesi...

YENİGÜN HABER -​ Göz enfeksiyonun nedenleri, belirtileri ve tedavisi hakkında merak edilen tüm detaylar hakkında konuşan Siirt Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Şaban Kılıç, özellikle "Adenoviral" denilen enfeksiyon türünün hafife alınmaması gerektiğine dikkat çekti.

İLKHA’ya konuşan Siirt Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Şaban Kılıç, son günlerde birçok kişide görülen "Adenoviral" göz enfeksiyonunun, göz ve solunum sistemini etkileyen bir hastalık olduğunu ve özellikle mevsim geçişlerinde bu hastalığa sıkça rastlandığını belirtti.

Gözlerde sulanma, yanma, batma gibi belirtiler ile başlayarak hızla tüm vücutta etkisini gösterebildiğini dile getiren Kılıç, tedavi edilmediği takdirde bu enfeksiyonun göze büyük zararlar verebileceğini ve hafife alınmaması gerektiğini kaydetti.

Sonbahar ve kış aylarında özellikle mevsimsel geçişlere bağlı olarak hasta olma riskinin arttığını ifade eden Kılıç, özellikle toplu taşıma araçları, ofis ve kalabalık ortamlardan uzak durulması gerektiğini, bu ortamlarda hastalıkların hızla yayılarak salgına dönüşme riskinin daha da arttığını bu nedenle temizliğe özen gösterilmesi gerektiğini kaydetti.

Göz enfeksiyonu nedir?

Göz enfeksiyonunun gözlerin bakteri, mantar veya virüsler tarafından etkilenmesi ile ortaya çıkan bir hastalık tablosu olduğunu ifade eden Kılıç, "Göz enfeksiyonları gözün farklı bölgelerinde oluşabilir ve sadece bir gözü veya her ikisini de etkileyebilir. Gözün etkilendiği anatomik yerlere göre farklı çeşitleri bulunmaktadır. Bunlardan sık görülenler; konjonktivit, keratit, blefarit, arpacık, üveit, selülit ve endoftalmidir. Bu bölgede ise en sık konjonktivitlere rastlamaktayız." dedi.

En sık rastlanan konjonktivit enfeksiyonu, semptomları ve tanısı

Halk arasında "Kırmızı Göz Hastalığı" olarak da bilinen "Konjonktivit" hakkında bilgiler veren Kılıç, "Göz küremizi çevreleyen en ince zar olan konjonktivadaki kan damarları bakteri veya bir virüs tarafından enfekte olduğunda ortaya çıkar. Sonuçta göz kırmızı olur. Halk arasında göz nezlesi olarak da bilinmektedir. Tıbbi olarak 'konjonktivit' veya 'kırmızı göz' denmekte. En sık rastladığımız enfeksiyon çeşididir. Hastalar göz hekimlerine gözlerde kızarıklık, sulanma, kaşıntı, çapaklanma, ağrı, batma hissi, ışığa hassasiyet gibi şikayetler ile başvurmaktalar. Tanısı genellikle kolaydır. Biyomikroskop ile bakmaktayız." ifadelerini kullandı.

Önlem ve tedavisi nasıl yapılır?

Göz enfeksiyon hastalıklarının virüsün çeşidine göre değişebildiğine dikkat çeken Kılıç, "Bakteriyel olduğunu düşündüğümüz hastalarda antibiyotikli damlalar, göz merhemi ve bazen de ağızdan antibiyotik tedavisine başvurmaktayız. Viral ise şikâyete yönelik ilaçlar vermekteyiz. Çünkü virtüslerde antibiyotiğin yeri yoktur. Genelde suni gözyaşları birtakım önerilerle hastayı gönderebiliyoruz." ifadelerini kullandı.

Alerjik Konjonktivit

Alerjik Konjonktivit'in, halk arasında "Göz Nezlesi" olarak da tanımlandığını ifade eden Kılıç, diğer konjonktivit türlerinin aksine bulaşıcı olmadığını belirtti.

Kılıç, "Bizim Güneydoğu Anadolu Bölgesinde alerjik konjonktivit hastalarına çok rastlamaktayız. Bu bölgenin kuru ve tozlu olması hastalığın şiddetinin de artmasına neden olabiliyor. Genellikle erken çocukluk yaşında başlıyor, 20'li yaşlara kadar devam ediyor. Özellikle ilkbahar yaz mevsiminde şikayetlerde artış yaşanıyor. Kışın havanın soğumasıyla birlikte şikâyetleri de azalıyor. Şikâyetler arasında en sık olarak gözlerde kızarıklık, kaşınma olmaktadır. Bunların yakinen takip edilmesi gerekiyor, takip edilmediğinde ve ilaçlarını düzenli kullanmadıklarında ciddi görme kaybıyla sonuçlanabilen hastalıklarla karşımıza gelebiliyorlar." şeklinde konuştu.

Keratokonus ve tedavisi

Özellikle alerjik konjonktiviti olan kişilerde gözle ilgili hastalıkların da eşlik edebildiğini ifade eden Kılıç, "Bunlardan en önemlisi keratokonus... alerjik olan çocuklarda daha sık görülebiliyor. Etken olarak genetik yatkınlık söz konusu olabildiği gibi gözlerin ovalanması, kaşınması buna bir neden olabiliyor. Keratokonus, gözün korneası dediğimiz saydam sahat cam olan kısmın öne doğru dikleşmesi ile gider. Bu hastalık tedavi edilmediğinde ilerleyicidir ve ciddi görme kaybıyla sonuçlanır. Allerjik konjonktivitli hastaların tedavisinde ilaç dışında ek olarak gözü kaşımamaları, bol bol soğuk su ile gözü yıkamaları, güneşin yoğun olduğu saatlerde dışarda çok bulunmamaları, güneş gözlüğü ve şapka takmaları konusunda önerilerimiz olmaktadır." dedi.

Adenoviral virüsleri bulaşıcı mıdır, nasıl korunmalıyız?

Daha ciddi ve problemli vakalarla da karşılaştıklarını dile getiren kılıç, "Adenoviral dediğimiz virüslerin yol açtığı konjonktivitler de olabiliyor. Bu virüsler genelde bulaşıcıdır. Enfekte olan bir kişinin başka bir yere dokunmasıyla bir başkası oraya temas eder ve o kişi de elini gözüne götürse ona da bu virüs bulaşabiliyor. Salgın sürecinde de yapılan araştırmalarda Coronavirusun gözden bulaşabildiği birtakım yayınlarda gösterildi. Kirli ellerle yüzümüze ve gözümüze dokunmamalıyız, ellerimizi bol su ve sabunla yıkamalıyız, gözü silerken temiz tek kullanımlık havlu veya mendil kullanmalıyız, enfeksiyon kapmış kişiler ile ortak havlu, makyaj malzemesi kullanmamalıyız, çarşaf ve yastık kılıflarını haftada en az bir defa yıkamalıyız." önerisinde bulundu. (Haber Merkezi)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.