Tarık Othan Yazdı; Kıblesiz zenginlik; Ahlak ve vicdan

Sözünü esirgemeyen, bir abimiz geçen gün, Sedat Peker’in ilk videosunda Emir Sarıgül'ün evinde yaşanan rezalete dikkat çektiğini hatırlatıp babası Mustafa Sarıgül’ü işaret etmiş.

Kim bu Emir Sarıgül?

Mustafa Sarıgül'ün oğlu. Çiftehavuzlarda köşkte oturuyor. Özel aşçısı, şoförü, hizmetçileri var. Milyon liralık arabalara biniyor.

Ne iş yapıyor? Bilmiyoruz.

Sibel Can, Buket Aydın’la ikili aşk yaşıyormuş. Fotoğrafları dönüyor sitelerde. Dünya umurunda değil.

Değirmenin suyu nerden geliyor? Babasından elbette.

Şişli'nin iliğini kurutan Mustafa Sarıgül...

Namuslu bir müfetiş, başkanlık yaptığı yılları saysa, maaşını üst üste koysa, toplasa, dolarla çarpsa kaç milyon eder?

İki milyar dolardan bahsediliyor. Hadi yarısı yalan olsun, bir milyar dolar...

Çalanın yanına kar kalıyor. Adamın kıblesi de belli değil! Eski partisine meydan okuyor; geçmişinden, sıfatından utanmadan...

Sonra başka makul bir abimiz anlatmış:

Özellikle Diyarbakır Ticaret Odası'nda görev yaptığım dönemde aklıma çok sık takılırdı bu sorular. Vefat eden üyelerimiz için sms ile taziye yeri duyurusu yapardık. Çoğu Diyarbakır ölçeğinde varlıklı sayılan insanlar için mesela "500 dönüm arazisi vardı" veya "nerden baksan 100 milyon serveti vardı" gibisinden cümleler sarf edilirdi.

13

Silik bir hatıra, bir gölge, dönüm vs. üzerinden; ancak yeri geldiğinde hatırlanan hayalet isimler kalırdı geride. Kısa sürede bu zihinlerden silinme halinin asıl nedeni, yaşama dokunmamış olmaktan kaynaklanırdı.

Hayatını dönüm artırmaya adamış çünkü.

Bir öğrenciye burs vermek hiç aklından geçmemiş. Bir kız çocuğuna destek olmak için kitabını, çantasını almamış. Ama cami yapılması için bağış yapmış; kendisine geri dönecek bir iyilik olduğunu düşünerek...

Başkalarının dertlerini kendisine hiç dert edinmemiş. Kendi çocukları için bile doğru bir gelecek, doğru bir eğitim sağlayamamış.

Yukarıdaki isme bakınca bunları hatırladım. Müthiş bir servet ve varlık içerisinde yetişen cahil, vasıfsız mirasyedi çocuklar. İnsanın temel dürtülerini daha lüks ortamlarda gerçekleştirme dışında özellikleri yok. Yeme, içme, çiftleşme (içinde sevgi olmayan naylon ilişkiler olduğu için böyle nitelendirdim). Şimdi bu kadar enkaz çoluk, çocuk yetiştiren insanlar topluma önder olma derdine düşmüş. Yukarıdaki resmin babasına şunu demek lazım; bir çocuğun bu kadar kalitesiz olmasına vesile olan senin, topluma önder olmak ne haddine!

Alt alta bıraktıklarıma bir katkı da benden.

Ankara dönüşü bu tarife uyanlardan bir kaçına rötar yapan uçağımızı beklerken rastladım.

Çocuğuna açtığı işyerine harcadığı paradan, belindeki silahın, kolundaki saatin ederinden bahsediyorlar birbirlerine.

Telaffuz edilen paralar akıllara ziyan.

Görgü, ahlak, mütevazilik, vicdan Allah vere.

Alan dar kaçamıyorum, anlattıkça anlatıyorlar yüksek sesle.

Bir bakıyorsunuz o dönümlü, paralı vasıfsızlar falanca partiden adaylar, niçin?

Hiçbir aidiyet bağı olmayan halkın vekilliği için.

Çok var bunlardan. Devran döner diyoruz ya hep bunlara dönüyor devran…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tarık Othan Arşivi