Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedirxan

Yusif Bedîrxan yazdı: Son pişmanlık

Hayatımızı, sağlığımızı ve hayallerimizi satıyoruz yaşayabilmek için.

Peki, sattıklarımızın karşılığında nasıl bir hayat yaşıyoruz dersiniz?

Kendi adıma vereceğim cevap; Berbat!

Eminim birçoğunuzun da öyledir.

Birçoğumuz her şeyi ardında bırakıp bir köye, bir sahil kasabasına gitmek ister. Hep bu hayalin olabilirliğini kafasında tasavvur eder durur.

Sonra ardında bırakacaklarına bakar.

Ne vardır arkada bırakılacak olanlarda.

En başta çocukların eğitimi ve gelecek kaygısı. Sonra geçinmesi için gerekli bir iş, barınabileceği bir yer…

Yani bizi sömüren kendi yarattığımız kaygılar, kaygılar sıralanır bir biri peşi sıra.

Velhasıl sistemin dayattıkları, uykudan, yeme alışkanlıklarına, eğitimden, sağlığa kadar her şeye o kadar mecbur hissediyoruz ki kendimizi…

Sistemin ayakta kalma sebebi de bize monte edilen kaygılar değil mi zaten.

Çocukluktan başlayan kodlarla yaptıklarımızı ve yapmak istediklerimizi o kadar kanıksamışız ki hiç biri bize bir zamana kadar zor gelmez.

Fırsat eşitliği olmayan eğitime ses çıkarmadığımız gibi; sağlığımızı elimizden alan ve yaşam konforumuzu zedeleyen yiyeceklere köle gibi çalışarak, bonkörce ödediğimiz paralar pek umurumuzda olmaz.

Tüm bunlardan kaynaklı hastalıkları gidermek için bile tedavi etmeyen sağlık sistemiyle vücudumuzda sürdürülebilir hastalıkları devam ettirmek için ilaç firmalarına paralar öderiz de öderiz.

Bir de bakmışız ki hayatın son demlerindeyiz.

Geriye bakınca boşa geçen bir ömre ah ederiz de son pişmanlık fayda etmez.

İçinizi karartım ama yaşadığımız hayat böylesi bir kaosu barındırıyor içinde.

*

Bu kadar ahtan sonra Cemal Süreyya’nın ‘8.10 Vapuru’ndan üç kıtayla noktalayalım yazımızı.

Sesinde ne var biliyor musun

Uykusuz Türkçe var

İşinden memnun değilsin

Bu kenti sevmiyorsun

Bir adam gazetesini katlar

Sesinde ne var biliyor musun

Eski öpüşler var

Banyonun buzlu camı

Birkaç gün görünmedin

Okul şarkıları var

Sesinde ne var biliyor musun

Ev dağınıklığı var

İki de bir elini başına götürüp

Rüzgarda dağılan yalnızlığını

Düzeltiyorsun

Sesinde ne var biliyor musun

Söylemediğin sözcükler var

Küçücük şeyler belki

Ama günün bu saatinde

Anıt gibi dururlar

Sesinde ne var biliyor musun

Söyleyemediğin sözcükler var

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yûsif Bedirxan Arşivi