Konut doğalgaz tarifesi, 1 Ocak 2021'den itibaren 2021 yılı haziran ayına kadar her ay yüzde 1'er ve 1 Temmuz 2021 tarihinde ise yüzde 12 oranında zamlanmıştı.

Bir nevi kışa hazırlık!

Akaryakıta da arda arda yapılan zamlar, temel tüketim maddelerinin fiyatlarında gelinen nokta tüketicileri artık dayanılmaz bir geçim sıkıntısının içinde bırakıyor.

Eylülde küresel gıda fiyatları son bir yılda yüzde 33 oranında artmıştı. Gıda fiyatlarındaki artışın enerji maliyeti nedeniyle daha da artacak olması endişeleri daha da tetikledi.

Doğalgaz krizinin yarattığı zincirleme etkinin artan gıda fiyatlarını daha da yükseltmesi; gelecek kışın yüksek elektrik ve doğalgaz faturalarını ve yüksek gıda fiyatlarını beraberinde getireceğini ön görmemek hayalperestlik olur sanırım.

Etkiyi şimdiden pazarda hissetmek mümkün.

Domatesin, salatalığın 5 Lira, yumurtanın kolisinin 30 liraya kadar varan fiyatlarda satışı mutfağı zorluyor.

Maaşlara yapılan küçük artışlar, temel tüketim ve enerji zamlarıyla kıyaslandığında devede kulak gibi duruyor.

Yani maliyetler artarken ve bu ürünlere yansırken gelir olduğu yerde eridikçe eriyor.

Pazarın ve temel tüketim maddelerindeki yüksek artışa çare olarak; porsiyonların küçültülmesi ya da tarım kredi kooperatiflerinin sayılarının çoğaltılması önerisine herkes ters baktı/bakıyor.

Peki, bu duruma nasıl geldik?

Zamların altındaki ana neden artan kömür ve gaz fiyatı. İthal kömürün fiyatı üçe katlanmış, gaz fiyatları zirve yapmış. Hepsinin de tedariği dışardan yapılıyor.

Ülkede ithal kömürle çalışan santralleri yokken bunları yapmayı kim akıl etmiş ya da en ücra yerlere kadar doğalgazı kimler ne amaçla götürmüş?

Bu durumda, öngörüsüz ve tamamen dışa bağımlı bir yatırıma mahkum edilmiş vatandaş ne yapabilir ki?

Burada sanki temel sebep vatandaşlarmış gibi, cefayı da direk vatandaşların çekmesi haksızlık.