Ufuk Çimen Yazdı: Karakoç’u değerli kılan neydi? I

17 Kasım günün İstanbul'da 88 yaşında hayatını kaybeden Sezai Karakoç, 18 Kasım Perşembe günüİstanbul Şehzadebaşı Camisi'nden son yolculuğuna uğurlandı.

Diyarbakır’da da gıyabında cenaze namazı kılınanüstadı bu kadar değerli kılan neydi?

Karakoç, şair, yazar, mütefekkir ve siyasetçiydi.

Karakoç’un şiire ve edebiyata ilgisi lise yıllarına dayanıyor. 22 Ocak 1933 yılında Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde doğan Karakoç, lise yıllarında ilk şiirini yayımladığı Büyük Doğu dergisinin edebiyat ve sanat sayfasını yönetti.

Nisan 1960’ta siyasi ideolojisini de yansıtacak Diriliş dergisini yayımlamaya başladı. Dergi birçok kez yayın hayatını sonlandırıp, bazı dönemlerde günlük ve haftalık gazete olarak tekrar çıkmaya devam etti. 5 Şubat 1992'deki son sayısıyla da yayın hayatı son buldu.

Karakoç ayrıca 1990 yılında kurduğu Diriliş Partisi ile aktif siyasette de rol aldı. Üst üste iki seçime katılmadığı gerekçesiyle parti 1997'de kapatıldı ancak 2007'de ise Yüce Diriliş Partisi adıyla yeniden açıldı.

Karakoç, edebiyat ve siyaset ilişkisini “İyi bir şairin sadece şiirle değil, toplumsal meselelerle, hatta siyasetle de uğraşması gerekir"dözleriyle ifade eder.

Karakoç'un halk nezdinde sevilen bir şair olmasının sebebi, hem toplumsal yapıyı hem de insani duyguları ön plana çıkarması olarak değerlendirilir.

"Edebiyat Yazıları II" kitabında "Sanat tutumum, genel dünya görüşümün bir bölümünden başka bir şey değildir" diyen Karakoç, şiirlerini ve yazılarını "Diriliş" düşüncesi olarak ifade ettiği fikirle inşa eder.

Bir dönem Diriliş Dergisi’nde birlikte çalıştığı Ömer Erdem, Karakoç'un Diriliş fikrini nasıl aktardığını şu sözlerle özetliyor:"Vaktiyle bir İslam medeniyeti vardı. Geniş bir coğrafyaya yayılmıştı. Bu medeniyetin sanat, düşünce, siyaset ve ilim boyutu vardı. Bir medeniyeti yaratan şeyler bunlar. Osmanlı'nın çöküşüyle İslam medeniyeti de dünyadan çekilmiş durumda.İslam'ın özünde dirilik ve hayatiyet vardır. Bu da kıyamete kadar sürecektir. Hayatiyet esprisinin yeniden hayat bulabilmesi için de ekonomide, sanatta, siyasette entelektüel çapı gelişmiş çağdaş, modern bilgilerle donanmış, kendisini kazanmış bir fikre ihtiyaç vardır."

Erdem, geleneği Karakoç'un modern sanatın imkanlarıyla okuruna sunduğunu belirtiyor.

İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk, Alman besteci GustavMahler'in "Gelenek küllere tapmak değil, ateşi canlı tutmaktır" sözlerinin Karakoç'un gelenekle kurduğu ilişkiyi çok iyi anlatabileceğini belirtiyor.

Çoruk'a göre Karakoç, geleneğin yaşaması gereken taraflarını dirilterek hayata geçirilmesini ve günümüz sorunlarına da böyle çözüm olabileceğini savunuyor:"Şiir ve düşünce yazıları da bu yönde olmuştur. Radikal modernliğin, yani geleneği toptan inkar eden fikrin karşısına, gelenekle ilişkilerini devamlı sürdüren, gelenekle diyalog halinde olan, geleneğin günümüz sorunlarına nasıl çözümler üretebileceğini düşündü."Devam Edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ufuk Çimen Arşivi