Tarık Othan yazdı: Ebû Hanîfe; Hakikatin ve adaletin peşinde-II

Hakikati aramada ve takip etmede son derece samimi olan Ebû Hanîfe başkalarının görüşlerine karşı hoşgörülü olmuş, kendi içtihadının doğruluğunda ısrar eden ve onu tartışmaya imkân vermeyen bir taassup göstermemiştir.

Derslerinde ve ilim meclislerinde herkese söz hakkı veren, aykırı görüşleri dinleyen, öğrencilerini kendi kanaatlerini benimsemeye zorlamayan bir tavırla hareket ederdi. Tartışma sonunda ulaştığı netice için, “Bizim kanaatimiz ve ulaşabildiğimiz en güzel görüş budur. Bundan daha iyisini bulan olursa şüphe yok ki doğru olan onun görüşüdür” diyerek (Hatîb, XIII, 352) hem diğer görüşlere müsamaha ile bakar, hem de ilmî araştırmayı sürdürmeyi teşvik ederdi.

Fıkhî kanaatlerine katılsın katılmasın çağdaşı olan âlimler Ebû Hanîfe’nin ilim, takvâ, cömertlik, edep, tevazu, cesaret gibi vasıflar bakımından eşine ender rastlanan bir İslâm âlimi olduğunu belirtirler.

***

Yukarıda bahsi geçen tüm konularda İmamı Azam Ebu Hanife’nin dikkat ettiği nokta kendi üzerinden zulmünü meşrulaştırmak isteyenlere karşı aldığı tavır ve duruştur.

O yüzden kendisine defalarca teklif edilen ‘baş kadılık’ makamını elinin tersiyle itmiştir.

İmamı Azam yapılmak istenenleri çok iyi bildiği için, "Değil Mansurun baş kadılık teklifi, Şu vasıt mescidinin kapılarını say dese onu bile yapmam" demesi bu yüzdendir.

Bir keresinde Halifesi Mansur’un teklifini reddettiği için İmamı Azama’ 30 kırbaç cezası vermişti. Kanlar içinde İmamı Azamı gören Halifenin amcası, Abdulsamet yeğenini şöyle uyaracaktı.

"Sen ne yapıyorsun, bu yalnız Irak’ın değil bütün doğunun fakihidir. Böyle yapmakla aleyhine yüz bin kılıç hazırlamış oldun" dedi. Bunun üzerine pişman olan halife İmamdan özür dileyip, her kırbaca bin dirhem olmak üzere 30 bin dirhem imama verdi.

Bunun üzerine İmamı Azam, "Bu paralar Mansur’un babasının malı değil! Ümmetin (devlet hazinesinin) malıdır" diyerek reddederek, "”Bu paraları fakir fukaraya dağıtın" diye talebelerine tenbihte bulundu.

Daha sonra Mansur'un inadı tutacak ve İmamı baş kadılık teklifini kabul edinceye kadar zindanda kırbaçlatacaktı Zalim Mansur.

Maalesef piri fani yaşlı vücudu kırbaçlara daha fazla dayanamadı ve Şehid oldu.

Sırtında devletin kamçıları şaklarken, "Bu dünyada kırbaç yemek ahirette yanmaktan hayırlıdır" diye haykırıyordu Büyük İmam.

İmamı Azam Ebu Hanife hazretlerinin Fıkıhta ne kadar büyük bir imam olduğunu herkes biliyor. Ama onun çeyrek asır boyunca zülüm yönetimlerine karşı asil ve yiğit duruşunu herkes bilmiyor.

Çünkü bu durum Sultani Dikta rejimlerinin işine gelmiyor.

O yüzden İmamın Emevi ve Abbasilerin zulümlerine karşı bu destansı mücadelesi kasıtlı olarak unutturulmuş, O’nun sadece Fakihlik yönü nazara verilmiştir.

Allah ona rahmet etsin.

Onun Asil duruşundan ve şerefli ahlakından başta bizi ve devletin yöneticilerini nasibdar eylesin inşAllah. (SON)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tarık Othan Arşivi